Çiğli Emek ve Demokrasi Güçleri'nin çağrısıyla bir araya gelen kitle, Çiğli Belediyesi önünde yaşanan iki büyük depremin ardından ilan edilen OHAL ve sosyal medyaya getirilen kısıtlamalarını protesto etti. Eyleme İzmir İşçi Evi Kültür Dayanışma Derneği de katılarak destek verdi.
Eylemde bileşenler adına basın açıklamasını Deniz Uslu okudu. Bilanço her geçen gün ağırlaşıyor diyen Uslu, şunları ifade etti:
“Deprem uzmanları, uzun zamandır bölgede büyük bir deprem olabileceği uyarıları yapıyor. Devlet ve yerel yönetimler ise bu uyarıları dikkate almadı. Depremin ardından 4 gün geçmiş olmasına rağmen ekranlardan ‘ulaşılmayan bölgemiz kalmadı’ açıklamaları yapılsa da bölgeye ulaşan gönüllülerin ve bölge halkının anlattıkları bunun yalan olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle İskenderun/Hatay bölgesine AFAD ve ihtiyaç malzemeleri gönderilmiyor. Halk oluşturduğu kendi seferberliği ve kısıtlı imkanlar ile enkaz altındaki insanlara ulaşmaya çalışıyor. Devlet, 4.derece alarm seviyesi olduğunu söyleyip 7 günlük yas ilan ederken kamusal seferberlik çağrısı yapmıyor. Halk çıplak elleriyle enkaz kazmaya çalışırken, inşaat şirketleri çalışmaya devam ediyor. Halk, devletin hiçbir kurumuna güvenmiyor/güvenemiyor; sosyalistlere, sanatçılara, meslek odalarına, belediyelere güveniyor. Depremden sağ kurtulanlar temiz suya, gıdaya erişemezken hipotermi tehlikesi ile baş başa bırakılıyor.”
Bizden çaldıkları yetmezmiş gibi para yardımı dileniyorlar
Uslu, inşaat sermayesine terk edilen kentlerde tüm itirazlara rağmen ‘ÇED gerekli değildir’ raporu alındığını belirterek, “yapılan havalimanları, binalar, belediyeler, hastaneler, okullar yıkılıyor. Bizden çaldıkları yetmezmiş gibi AFAD deprem için para yardımı çağrısı yapıyor. Yıllardır toplanan iletişim vergilerinin nereye kullanıldığı dahi bilinmezken her deprem bölgesinde olduğu gibi yine iletişim kurulamıyor. Elektrik şirketleri bölgeye ne zaman elektrik verileceğine dair tek bir açıklama yapamıyor. Maden şirketlerinde üretim durdurulup madenciler bölgeye gönderilmiyor. Zincir market ve depoları kamulaştırılmıyor.”
Erdoğan halka tehditler savurup OHAL ilan ediyor
Açıklamanın devamında şunlar vurgulandı:
“Erdoğan günler sonra açıklama yaparak, kamusal seferlik çağrısı yapmak yerine halka tehditler savurup OHAL ilan ediyor. Türkiye halkları yıllardır Erdoğan’ın OHAL’i altında yaşıyor. Kayyumlarla yok edilen kurumlar, kararname ile satılan ülke kaynakları, inşaat sermayesine terk edilen kent planlamaları yaşanan bu katliamın sorumlusunun AKP olduğu bir kez daha gösteriyor. OHAL ilanının ardından gazetecilerin görüntü alması engelleniyor, gözaltına alınıyor. Milyonlar sosyal medya ile hayatta kalmaya çalışırken gerçekleri gizlemek için iletişim engelleniyor. OHAL ile; ortada bıraktıkları halk, almadıkları önlemler, söyledikleri yalanlar, görünmesin; enkaz altında kalan devlete halkın öfkesi görünmesin istiyorlar. Çünkü OHAL söz, basın, ifade özgürlüğünün kısıtlanmadır. Televizyon/ radyo yayınlarına yasak, halkın haber alma hakkına engel koymak demektir. OHAL, devletin olmadığı, halkın kendi seferberliğini ilan ettiği yerde sermaye gruplarını besleyen AKP’nin halkı açlığa, susuzluğa, soğuğa terk ederek halkın dayanışmasını engellemeye çalışmasıdır.”
Dayanışma ile yaralarımızı saracak, katliamın hesabını soracağız!
Son olarak, “Çiğli’den öfkemiz ve dayanışmamız ile sesleniyoruz” denilerek, “Dayanışma ile yaralarımızı saracak, katliamın faili AKP’den, sermayeden hesap soracağız! Her gün bölgeden gelen talepler ile güncellenen ihtiyaç listelerimizi birlikte hazırlayalım, ortada bırakılan bir halkı dayanışma ile yaşatalım, sesimizi kısmaya çalışanlara, televizyon ekranlarında yalan söyleyenlere karşı yan yana, gerçekleri söylemeye devam edelim. Bölge halkının yanında olmaya devam edeceğiz.”
Açıklama sloganlarla bitirildi.
Kızıl Bayrak / İzmir