Öğrenci yoksul, eğitim pahalı ve kalitesiz

Eğitim sisteminin her geçen gün oyuncağa çevrilerek sürekli değiştirilmesi, eşitsizlikleri büyütüp, kalitesizliği arttırarak yol alıyor. Temel olarak sermaye iktidarının güncel ihtiyaçlarına göre yapılan bu değişikler, gençliğin özgür, parasız, anadilde ve bilimsel eğitim talebine yönelik de olmuyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 27 Eylül 2015
  • 11:45

2015-2016 öğretim yılı yaklaşık 18 milyon öğrenci, bir milyon öğretmenle başlayacak. Cumhuriyet gazetesinden Figen Atalay’ın haberinde, tuvaleti, kaloriferi, kitaplığı, spor salonu, oyun alanı, rehber öğretmeni olmayan okullar ülkesinde olduğumuza dikkat çekiliyor. Okullarda duvarların pis ve çıplak ama akıllı tahtaların yer aldığını, çocukların ayaklarında ayakkabı, sobaya atacak odun, tuvalette, kâğıt, sabun yokken tabletlerin dersliklerde mevcut olduğu betimleniyor.

Eğitime erişim zor

Eğitim sistemi, varolan eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor. Yoksul çocukların kaliteli eğitime erişimi çok zor. Okullar arasında kalite ve fiziksel olanaklar açısından uçurum var. PISA sonuçları, ortaöğretim programlarının akademik başarı açısından aynı nitelikte eğitim sunmadığının kanıtı.

Tüm bu yoksunluklara karşın öğretmenlerin sınıfta mucizeler yaratabildiğini biliyoruz. Tek bir öğretmenle bile iyi bir ilişkisi olan çocuk, okula gitmeyi daha çok seviyor, başarılı olmak için daha çok çalışıyor. Ancak ülkede yıllardır büyük bir “öğretmen kalitesi” sorunu var.

Öğretmen adaylarının 2014 Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nde tüm alanlardaki ortalama net doğru sayıları kaygı verici derecede düşük.

Eğitim Reformu Girişimi’nin son eğitim raporunun “Sonsöz”ünü yazan Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Pınar Uyan Semerci, sorunu şu sözleriyle özetliyor:

“Düşük sosyoekonomik altyapıdan gelen çocuklar, daha az kaynağın ve yetersiz fiziki şartların bulunduğu ‘yoksul’ okullara erişebiliyor. Devlet okulları ve özel okullar arasındaki uçurum kadar çocuklara eşit imkânlar sağlaması beklenen devlet okulları arasında da gittikçe artan farklar gözlemleniyor.

Türkiye’de her çocuğa gerçekten eşit imkânlar sunmak istiyorsak, 13 yaşındaki bir kız öğrencinin ifade ettiği ‘eğitim hep çalışkana odaklanıyor, tembeli bir kenara atıyor’ cümlesini duyarak, eğitim politikalarını dezavantajlı, kırılgan çocuklar için farklı ihtiyaçlara duyarlı ve ayrımcı olmayan bir biçimde kurgulamak zorundayız.”

Rakamlarla eğitim

Eğitimci Alaattin Dinçer’in hazırladığı çalışmada, eğitim sisteminin en önemli sorunları şöyle sıralanıyor: 434 bin 356 okulda kütüphane yok. 434 bin 741 öğrenciye bir spor salonu düşüyor.

* Bütçeler yetersiz, kişi başına yapılan eğitim harcamaları OECD ülkeleri arasında son sıralarda.

* Okulların bakanlığın verilerine göre 83 bin, bizim hesaplamalarımıza göre 125 bin öğretmene ihtiyacı var.

* İşsiz öğretmen sayısı 380 bine ulaştı.

* Çağ nüfusunun okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde okullaşma oranları olması gereken noktaya ulaşamadı.

* Özellikle kalabalık sınıfların ve ikili eğitimin yaygın olduğu 11 büyük kent ve diğer kentlerde derslik açıkları var. 48 bin 317 ilkokul, 5 bin 368 ortaokul ve bin 537 lisede ikili eğitim yapılıyor.

* Yeterli oyun ve spor alanı, yeşil alan yok.

* Özellikle ortaöğretimde okul terkleri ve sınıf tekrarı oranları çok yüksek (yüzde 24.35)

* Eğitim sistemi tamamen sınavlara bağlandı. Çocuklar, eğitim yaşamı boyunca 739 resmi sınava giriyor.

* Açık ortaokul ve liselerinde okuyan öğrenci sayısı 2 milyona dayandı.