Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevini sonlandırdı!

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, OHAL Komisyonu'nun işe iade taleplerini reddden kararını bildirdiğini açıklamalarının ardından, açlık grevini sonlandırdıklarını ve yargı yoluna gideceklerini duyurdu.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 26 Ocak 2018
  • 13:45

Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve Esra Özakça, OHAL Komisyon'unun işe iade edilmeleri talebini reddetmesine ilişkin olarak bugün saat 13.00’te basın açıklaması gerçekleştirdi.

Semih ve Esra Özakça'nın evinde, direnişçilerin doktorları, avukatları, Acun Karadağ ve Veli Saçılık'ın da katılımıyla yapılan açıklamada, Gülmen “hepinizin bildiği gibi açlık grevimizin 324. günü, Yüksel Direnişi’nin 444. günü” hatırlatmasından sonra direnişe destek sunan kurum ve kişilere teşekkür etmenin yetersiz olacağını belirtti. Ayrıca destek için açlık grevinde olan emekçileri de selamladı.

Direniş bizi özgürleştirdi”

Direnişin kendilerini özgürleştirdiğini belirten Gülmen, açıklamasında şunları söyledi: “Semih’in de deyimi ile bu direnişi çocuğumuz gibi büyüttük. Jean Paul Sartre ‘özgürlük kişinin kendisine yapılanlarla ilgili aldığı tavırda gizlidir’ diyor. Bu direniş bizi özgürleştirdi. Bizim zincirlerimiz yok. Biz bu direnişi çok seviyoruz. Bu saldırı karşısında bir şey yapmasaydık bugünkü gibi kendimizi böyle dik sizin kaşınızda bulamazdık. Ben Yüksel’e ilk çıktığımda şöyle demiştim: ‘bugün yaşamaya değer hikayeler yaratma sırası bizde, eğitim ve bilim emekçileri bir kıyımla karşı karşıya. Korku hapishanesinin duvarlarını yıkıp haykıracak mıyız? Eğer biz buradayız diye haykırmazsak daha çok kurban olacağız. Oysa geleceğin öğretmenleri yeni hikayeleri bekliyor, belki zaferin belki yenilenlerin, ama mutlaka direnenlerin hikayelerini, bize ait olanları geri almak için direnme zamanı. Hiç unutmayalım, zulüm varsa direnmek haktır.”

Onurumuzu korumanın direnişiydi”

Direnişlerinin, aynı zamanda onurlarını koruma direnişi olduğunu söyleyen Gülmen, açıklamasına şöyle devam etti:

Bu direniş işimizi istemenin yanısıra onurumuzu korumanın bir direnişiydi. AKP iktidarının bu zulmü karşısında yeni yeni direnişler ortaya çıktı. Hiçbir şey yapılamaz denilen dönemde başlamış bir direniş… Ve bugün sokağa çıkmanın fitilini ateşleyen bir direniş oldu Yüksel Direnişi. Sokağa belki bir kişi çıktık ama sesimiz milyonlara ulaştı. Faşizme karşı birlik olabildiğimiz için direnişimizi çok seviyoruz. İktidar kullanabileceği bütün araçları kullandı. Direnişi karalamaya çalıştılar, tutukladılar, hastaneye kaldırdılar, tecrit ettiler. Ama buna rağmen bu saldırılara karşı güçlü bir şekilde çıkabildik. Bunu direniş sayesinde başardık. Her koşulda direnişimize sarıldık.”

Açlık grevini sonlandırarak yargı yoluna gideceğiz”

Gülmen, dün OHAL Komisyonu'nun tebliğini aldıklarını, bu kararda işe iadelerinin reddedildiğini gördüklerini belirterek, bundan sonra yargı yoluna gideceklerini ve açlık grevini sonlandıracaklarını söyledi. Gülmen, “Bundan sonraki aşamada açlık grevini sonlandırarak yargı yoluna gideceğiz. Ama direnişimiz bitmedi. Hastanede Yüksel Direnişini izlemeye devam edeceğiz. Sağlığımıza kavuşunca Yüksel Direnişine tekrar katılacağız. Bizi vazgeçiremeyecekler” diye konuştu.

Tarihe bir not düştü”

İşten atılmalarının ardından başladıkları direnişte karşılaştıkları saldırıları hatırlatan Semih Özakça, açıklamasında şunları söyledi: “Bizler ekmek kavgası veriyoruz. Ve ekmeğimiz elimizden alınınca da direnmeye başladık. Onurumuza saldıranlar karşısında dik bir şekilde durabiliyorsak aslında bizim direnimiz o zaman kazanmış oldu. Bizim irademizi kırmaya çalıştılar, işkenceler yaptılar. Ama biz bu hamleler bizim o kadar aleni bir şekilde ortada olmamız iktidarın demagojilerini boşa düşürdü. Halkımız haksızlıkla, hukuksuzlukla karşı karşıya ve bu hala devam etmekte. Biz direnişimize başladığımızdaki emekçilerin durumundan bahsetmek istiyorum. 'FETÖ'cü diye atılan memurlar kendi komşuları ve arkadaşları ile bile konuşamaz hale gelmişlerdi. Ama şu anda şöyle bir kazanımımız var, insanlar artık başı dik bir şekilde haksızlığa uğradıklarını söyleyebiliyorlar. Bizler halkın içinden normal insanlarız. Biz kaş kişi olursak olalım bir şeyler yapılabildiğini gösterdik. Bu direnişin en önemli kazanımı dünya halklarına umut olmasıdır. Bu direniş baskının en yoğun olduğu dönemde ortaya çıktı. Ve bir şeyler yapılabildiğini gösterdi. Bu direniş tarihsel bir direnişti. Tarihe bir not düştü. Bu notlardan biri de iktidarın ne kadar pervasız olduğunu teşhir etti. Bu direniş baskıdan korkan kurumları da teşhir etti. Artık twit atan insanlar dahi tutuklanabiliyor, yani kaçacak bir yer yok. Bizim kişiliklerimizi ezmeye çalışıyorlar. Ve biz kişiliklerimizi ezdirmedik ezdirmeyeceğiz. Adımıza kitapçık bile yayınladılar. Tarih bunun da notunu düştü. Biz normalde böylesi bir yaşamı tercih etmezdik. Bizim ailemizi parçalamaya çalıştırlar ama biz ailece daha da büyüdük. Bize yapmak istedikleri şey bizi daha da kuvvetlendirdi. Biz kazandık, bu direniş artık kazanmış bir direniştir. Şunu da atlamayayım, biz direniş içinde eşimle sevdamızı da büyüttük. Yozlaşmanın bireyciliğin sevda diye yutturulmaya çalışıldığı bu ortamda sevdanın da ne demek olduğunu gösterdik. Esra ile acıları, mutlulukları ve açlığı da paylaştık. Bir kitapta şöyle bir not vardı: ‘sevgi birbirinin gözlerinin içine bakmak değil, beraber aynı yöne bakabilmektir.’ Biz sevgimizle halkımıza olan sevgimizi de büyüttük. Annem de bu direniş boyunca nasıl bir anne olması gerektiğini gösterdi. Komisyonun ret kararını somut bir kazanım olarak da görüyoruz. Yargı yolunu açtık. Direnişimiz komisyonun çalışmasını zorunlu kıldı. Bu somut bir kazanım. KHK ile alabilirlerdi. Ama onlar binlerce insanı sürüncemede bırakmak için bu yolu seçtiler. Onlar bizim intihar eden insanlar olmamızı istediler. Biz intiharı seçmedik. Psikolojimizi bozmadık. Mücadelemiz devam edecek. Emekçiler işlerinden atılıyorlarsa direnmek haktır. Biz direnişimize farklı bir şekilde devam edeceğiz.”

Direnişe hep beraber devam edeceğiz”

Esra Özakça Nuriye ve Semih için Dayanışmaya teşekkür ederek sözü Acun Karadağ’a bırakırken, Karadağ Yüksel direnişine devam edeceğini belirtti ve şunları söyledi: “İktidar yönetemiyor, onun için ohal ilan ediyor. Biz bu yönetemeyen iktidardan daha iyi bir karar beklemiyorduk. Destek açlık grevine girenler çok büyük irade gösterdiler. Biz aslında her gün kazandık. Nuriye ve Semih sağlıklarına kavuştuklarında direnişe hep beraber devam edeceğiz. Arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz. Onlar bizim göz bebeğimiz.”

TTB’den Vedat Bulut'un direnişçilerin sağlıkları ve ilerleyen süreçle ilgili bilgi vermesinin ardından Avukat Betül Vangölü Kozağaçlı konuştu. Kozağaçlı, hukuki sürecin değerlendirilmesini sonraya bırakarak direnişin tarihe geçtiğini belirtti ve direnişçilerin isimlerinin artık “umut” olduğunu dile getirdi. OHAL Komisyonu'nun işlemesi ve hukuki sürecin önünün açılmasını kazanım olarak gördüğünü söyledikten sonra avukatların üzerindeki baskıya da dikkat çeken Kozağaçlı, mücadeleye devam edeceklerini dile getirerek sözlerini sonlandırdı.

Kızıl Bayrak / Ankara