Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan, Kadir Manga Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) militanı üç yiğit devrimciydi. Onlar, yoldaşlarıyla birlikte emperyalizme geçit vermemek için Malatya Kürecik’teki radar üssüne eylem düzenlemek üzere yola çıkmışlardı. Beş gün, beş gece yürüdüler. Mola vermek için Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde durduklarında tarih 31 Mayıs 1971’di. Düşman karşısında haykırılan “Teslim olmayacağız!” sesleri bu kez Nurhak dağlarında yankılandı.
Köylüler THKO militanlarını kendilerini haraca kesen eşkıyalar sanmış ve jandarmaya ihbar etmişlerdi. Düşmanın saldırısı karşısında teslim olmadılar, son kurşunlarına kadar çatıştılar. Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan, Kadir Manga katledildi, diğerleri ise yaralı olarak ele geçirildi. Mayıs ayını kızıl yapan kanlar bu kez Nurhak dağlarında döküldü.
31 Mayıs 1971’de Nurhak’ta şehit düşen Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan, Kadir Manga’nın ardından 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan korkusuzca idam sehpasına yürüdüler. 18 Mayıs 1973’te İbrahim Kaypakkaya Diyarbakır zindanında ser verip sır vermedi, işkencede katledildi. İbo’dan tam dört yıl sonra 18 Mayıs 1977’de PKK’nin önder kadrolarından Haki Karer Antep sokaklarında hain bir pusuda katledildi. Haki Karer’den dört yıl sonra da 18 Mayıs 1981’de Dörtler, Haki Karer’in birken dört olduğunu göstermek için bedenlerini ateşe verdiler. Nurhak şehitleri ve diğerleri Mayıs ayını yiğitlikleri, cesaretleri ve inançları ile kızıllaştırdılar.
Üzerinden 42 yıl geçti...
Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan, Kadir Manga tıpkı Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya gibi ‘71 devrimci kopuşu içerisinde yer alan devrimcilerdi. TİP’in reformist-parlementerist çizgisi, MDD’nin kurtuluş için askeri darbeden medet uman ufku ‘71 devrimci kopuşu ile aşılmıştı. Bu kopuş örgütsel karşılığını THKP-C, THKO ve TKP-ML’de bulmuştu. Onlar devrim teorisi açısından yetersiz ve kusurlu ideolojik bir bakışa sahip olmalarına rağmen devrime olan inançları ve pratikleriyle kendilerinden sonraki kuşaklara büyük bir devrimci miras bıraktılar.
Nurhak şehitleri devrimci fedakarlıkları, yiğitlikleri ve cesaretleriyle kendilerinden sonra gelen kuşaklara devrimci duruşun nasıl olması gerektiğini göstermeye devam ediyorlar. Katledilmelerinin üzerinden 42 yıl geçmesine rağmen devrime olan inancın canlı kalmasını sağlıyorlar. Aradan geçen zaman düzenin karalamalarla, baskıyla, zorla ve yeri geldiğinde Denizler’e yaptığı gibi içini boşaltma, romantikleştirme hamleleriyle unutturma çabalarına rağmen onları unutturmaya yetmedi.
Onları unutmuyoruz. Ama sadece onların “matemini tutmak”la da yetinmiyoruz. Çünkü tam da Sinan Cemgil’in dediği gibi onların matemini tutmaya vaktimizin olmadığını biliyoruz. Bugün biz sınıf devrimcileri, birileri devrimden kaçıp reformizme sığınırken, birileri “barış” gelecek diye düzenle barışırken Nurhak şehitleri ve tüm devrim şehitlerinin ortaya koyduğu devrimci iradeye sahip çıkıyoruz. Onların anıları belleklerimizde hep canlı kalıyor ve onları devrim ve sosyalizm mücadelemizde yaşatmaya devam ediyoruz. Ve şairin de dediği gibi bir kez daha onlara söz veriyoruz:
Nurhak sana güneş doğmaz
Uçan kuşlar yuva kurmaz
Dökülen kan, yerde kalmaz
Soracağız hesabını
* Sinan Cemgil, 23 Eylül 1969’da Mustafa Taylan Özgür’ün İstanbul Üniversitesi’nde katıldığı Öğrenci Birliği Kongresi’ne yapılan saldırıda katledilmesi üzerine Ankara’da Atatürk Anıtı önünde toplanan kalabalığa, aranıyor olmasına karşın şöyle seslenmişti: “Bir devrimci kardeşimiz polis kurşunu ile kahpece öldürülmüştür. Devrimci şehitlerin matemini tutacak zamanımız yoktur. Devrimcilerin postunu ucuza satmayacağız.”
B. Bahar