Maraş Pazarcık'ta meydana gelen depremin büyüklüğü ‘99 depremini akıllara getirdi. Yaşanan deprem nedeniyle halen binlerce insan enkaz altında ve yapılan son resmi açıklamalara göre 1014 kişi yaşamını yitirdi.
Erdoğan, Maraş'ta meydana gelen 7.7'lik depremle ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Deprem bölgesindeki pek çok binada enkaz kaldırma çalışmaları sürdürdüğü için ölü ve yaralı rakamının nereye kadar yükseleceğini bilmiyoruz.”
AKP-MHP iktidarı, yaşanan tüm felaketleri krize çevirme konusunda uzman. Her felaketin ardından AKP-MHP iktidarı tarafından yapılan açıklamalarda, sorumluluk baştan savılır ve “başarı hikayeleri” peşi sıra yazılır. Öyle ya, rejimin şeflerine göre maden katliamlarında, iş cinayetlerinde, doğal afetlerin felakete dönüşmesinde iktidarın rant ve talan politikalarının, alınmayan önlemlerin payı yoktur. Bu nedenle yaşanan tüm olayların ardından “kader” ve “fıtrat” açıklamaları birbirini izler. Şimdi ise yapılan kısa açıklamada “ölü ve yaralı rakamının nereye kadar yükseleceğini bilmiyoruz” denilerek yaşanan büyük yıkım ve felaketin üzeri örtülmek isteniyor…
“Deprem vergisi”
Gerçekleşen her depremin ardından “Deprem vergilerinin nereye gittiği” sorusu gündeme geliyor. Deprem vergisi olarak alınan Özel İletişim Vergisi’nin akıbeti ise bugüne kadar bilinmiyor.
17 Ağustos 1999'da yaşanan 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi’nin ardından “dayanışma vergisi” adı altında “deprem vergisi” toplanmaya başlandı. Bir yıl süreli ve geçici olduğu açıklanan vergi, 2003 yılına kadar toplanmaya devam edildi ve 2003’te AKP’nin ilk yılında kalıcı hale getirildi.
1999 ile 2003 yılları arasında Özel İletişim Vergisi (ÖİV) adıyla 4,6 milyar lira toplandı. 2003 itibarıyla kalıcı olan ÖİV’nin depremzedeler veya depreme hazırlık için harcanmadığı eski Maliye Bakanlığı Mehmet Şimşek tarafından itiraf edildi.
Dayanışma ve hesap sorma zamanı!
Evet, şimdi dayanışma zamanı ancak en güzel dayanışma hesap sorularak yapılabilir.
Deprem kuşağında yaşayan bir ülkede ne gibi önlemler alındı?
Deprem vergileri nereye gitti?
Doğal bir olay olan depremin yaratacağı sonuçları hafifletmek için ne gibi politikalar uygulandı?
Depremden birinci derecede zarar gören bölgelerde ve her yerde dayanışma örgütlemenin önemi son derece açık. Ancak toplumsal dayanışmanın temelinde sıradan doğa olaylarının felakete dönüşmesinde birinci dereceden sorumlu olan kapitalizmden ve AKP-MHP iktidarından hesap sorma bakışı yer almalıdır. Yoksa depremler geçer, ancak yaşanan yıkımın emekçilere dönük faturası her geçen gün daha da büyümeye devam eder…