İklim Adaleti Koalisyonu, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) ve Ekoloji Birliği’nin yer aldığı Muğla çevre örgütleri, “Muğla’daki Termik Santrallerin Neden Olduğu Sosyal ve Ekolojik Yıkımlar” başlıklı rapor yayınladı.
Raporda, Türkiye'nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne 2004’te, Kyoto Protokolü’ne ise 2009’da taraf olmasına karşın, aynı dönem yerli kömür arama ve kömürden enerji elde etme çalışmalarına tekrar başladığı vurgulandı. 31 Aralık 2022’de yayınlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı’na göre 4000 Megawatt gibi yüksek bir kapasitede yeni kömürlü santraller açılacağına işaret edildi.
“Muğla tahribatın en ağır yaşandığı bölgelerden biri”
ANKA’da yer alan habere göre, raporda şu tespitlere yer veriliyor:
“Muğla, 1980 ve 90’larda üretime başlayan 3 termik santral ve yaygın kömür madenleriyle bu tahribatın en ağır yaşandığı bölgelerden biri olarak yer alıyor. 2014 yılında işletme hakları özel sektöre devredilen toplam 13 maden işletme ruhsatı çerçevesinde, Yatağan’da 21 bin hektar, Milas’ta 23 bin hektar alan linyit maden ocağı olarak tahsis edilmiş durumda ve işletme ruhsat alanlarının yüzde 47’si orman alanı.
Bölgede 1979’dan beri toplamda yaklaşık 5 bin hektar (7800 futbol sahası büyüklüğünde) alanda açık ocak linyit işletmeciliği yapılıyor. Önümüzdeki 30 yıllık süreçte, ruhsat alanlarının tamamının işletmeye alınması durumunda Milas’ta 11 bin 200 hektar, Yatağan’da 7 bin 250 hektar, toplamda yaklaşık 30 bin futbol sahası büyüklüğünde orman alanı daha tahrip olacak.”
Kömür madenciliği nedeniyle su havzalarının kirlendiğine dikkat çekilen raporda “Geçtiğimiz 35 yıl içinde kömür madenlerinin işletmeye alınması nedeniyle bölgede 8 köy yer değiştirmek zorunda kaldı; bir kısmı birden fazla kez taşındı” denildi.
“Gıda güvenliği olumsuz etkileniyor”
Hava kirliliğinin yoğunlaştığı Yatağan ve Milas ilçe merkezinde hava kalitesi ölçümlerinin yapılmadığı belirtilen açıklama şöyle devam etti:
“Yatağan Santrali çevresindeki tarımsal üretimde yer alan bitkiler incelendiğinde, ‘havuç ve susam örneklerinde çinko, kurşun, kadmiyum ve bakır ağır metal miktarlarının sebzelerde tüketilmesine izin verilen değerlerin üzerinde olduğu’ saptandı.”
Raporda, kömürün yol açtığı yıkımların sadece canlı varlıklarda değil, kültürel miras üzerinde de gözlendiği vurgulanarak “Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kirletici etki alanında kalan toplamda 880 adet sit alanı var ve bunlardan 833’ü arkeolojik sit alanı” deniliyor.
“68 binden fazla erken ölüm”
Raporun devamında şu ifadelere yer veriliyor:
“Sağlık ve Çevre Birliği’nin 2022 yılı raporlarına göre ilk işletmeye girdikleri tarihten 2020’ye kadar Muğla’daki 3 termik santral 68 binden fazla erken ölüme, 43 binden fazla erken doğuma, 455 bin çocukta bronşit vakasına ve 98 milyar avronun üzerinde sağlık masrafına neden oldu. Muğla’daki bu üç kömürlü termik santralın üretim lisansları bitim tarihi olan 2063’e kadar çalıştırılması 22 bin 600 civarında ilave erken ölüme ve 37 milyar avro civarında ilave sağlık masrafına yol açacaktır.
Muğla’da tarım topraklarının yüzde 43’ü zeytinliklerden oluşuyor. Zeytin Yasası’nda ‘Zeytinlik sahaları içinde en az 3 kilometre mesafede kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez’ maddesine rağmen Yatağan’ın köylerinde kömür madenini ruhsat alanları içinde genişletebilmek için zeytin ağaçları sökülmektedir.”