Erdoğan başkanlığında sarayda yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Kürt ulusal hareketinin kazanımlarına karşı savaş, Suriye topraklarındaki işgalin 'sınırların' güvenliği bahanesiyle kalıcılaştırılması kararı çıktı.
Toplantının ardından yapılan açıklamada riyakarca, “Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın durdurulması ve barışçıl çözüme giden yolun açılması için vakit kaybetmeksizin kapsamlı ateşkes ilan edilmesi gerektiğinin altı çizilmiş; Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğü çerçevesinde ulaşılacak bir çözümün, bölgemizde kalıcı barışın tesisine esas teşkil edeceği' söyleniyor.
Bu sahte 'barış' temennisini Erdoğan’ın MGK toplantısı öncesinde ilan ettiği “Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinlikte güvenli bölgeler oluşturmak için… hâlihazırda icra edilen'' savaşın tırmandırılacağı ilanı takip ediyor. Suriye topraklarının işgalinin kalıcılaştırılması amacı güden 'sınır boyunca 30 kilometre derinlikte güvenli bölgeler'' oluşturma işgal planının ''komşularımızın da huzur ve güvenliğine'' katkı sağlayacağı yalanını utanmazca ileri sürebiliyorlar.
Açıklamada NATO ve batı emperyalist güçlerine de çağrı yapılarak, “Mensubu olduğu uluslararası kuruluşlarda ve ittifaklardaki yükümlülüklerinin gereğini her daim'' uşaklık ruhuyla yerine getirdiklerini hatırlatarak 'müttefiklerinden, Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerini dikkate almaları isteniyor''.
Kürt ulusal hareketinin iğreti de olsa elde ettiği bir kısım kazanmalarının yok edilmesini ve Suriye topraklarındaki işgalciliğin kalıcılaştırılmasını amaçlayan savaşın ''millî güvenlik''le hiçbir alakası ve meşruiyeti yoktur. Bu savaş sınırların güvenliği ve ''millî güvenlik''i değil ama AKP-MHP gerici-faşist blokunun sarsılan iktidarını sağlama alma savaşıdır. Bu savaş işçilerin, emekçilerin ve yoksulların sofrasındaki ekmeği daha da küçülterek toplum üzerindeki boğucu gerici-milliyetçi siyasal atmosferin daha da katmerleştirecektir.
''Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğü çerçevesinde ulaşılacak bir çözümün bölgemizde kalıcı barışın tesisine esas teşkil edeceği' demagojisini yapanlar, iktidarlarının selameti için komşu ülkelerin sınırlarını rızaları hilafına çiğneyerek ‘barış'ı torpillemekten geri durmuyorlar. Bu savaş sarayın savaşıdır! Bölgemizde gerçek bir barış ve halkların kardeşliğini sağlamak için işçi sınıfının bayrağı ve programı etrafında kendi savaşımızı yükseltmekten başka bir çaremiz yoktur.