Meslek odalarına yönelik saldırılar gündemde

T. Erdoğan’ın iktidarını koruyabilmek için baskı, zorbalık ve anti-demokratik uygulamalarla tek adam rejimini kalıcılaştırmaktan başka seçeneği bulunmamaktadır. Meslek odalarına yönelik gündemdeki saldırılar da bu kapsamda değerlendirilmelidir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 20 Mayıs 2020
  • 14:39

Salgın günlerinde AKP iktidarı ilerici, devrimci, muhalif kesimlere yönelik baskı ve saldırılarına hız kesmeden devam ediyor. Nasıl ki işçi ve emekçilere yönelik sömürü politikalarını hayata geçirmek için salgın günleri fırsata çevrilmeye çalışılıyorsa, muhalefetin sesini kesmek için de salgın günleri fırsat olarak görülüyor. İktidar, kendisine muhalif gördüğü her kesimi gözaltı ve tutuklamalarla susturmaya çalışırken, her türlü hak arama eylemi ve basın açıklamasını yasaklarken ve HDP’li belediyelere kayyım atarken “terörle mücadele”, “milli birlik ve beraberliğin korunması” vb. söylemler kullanıyor.

Kendisine muhalif olan her kesimi susturmaya çalışan iktidar son dönemde meslek odalarını da hedef tahtasına çaktı. Baroların Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın LGBTİ’lere sarf ettiği nefret söylemlerini eleştirmesi üzerine, T. Erdoğan baroların İslam’a saldırdığını iddia etti. Baro ve tabip odaları başta olmak üzere meslek odalarının yapılarının değiştirilmesine yönelik çağrı yaptı. Bu çağrının ardından kolları sıvayan AKP ise barolar ve Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı odaların seçim sistemi ve statülerinde değişiklik yapılmasını içeren yasa teklifi için çalışmaya başladı. Yasa teklifi kapsamında Avukatlık Kanunu ve TMMOB Kanunu’nda değişiklik yapılması planlanıyor. Tabip odaları ise T. Erdoğan’ın ilk açıklamasında adı geçmesine rağmen, salgın nedeniyle şimdilik kapsam dışında tutuldu. Yapılacak değişikliklerle ilgili AKP adına yapılan açıklamada meslek odalarının yapıları “gecekondu tarzında yapılanmalar”a benzetilip şöyle denildi:

“18 yıldan bu yana her konuda demokratikleşme, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler, adil temsil açısından yorulmadan çalışıyoruz. Anayasa meslek örgütlerinin çalışmalarının çerçevesini çizmiş. Bizim yapacağımız çalışma bir demokratikleşme çalışması. Barolar ve TMMOB gibi, 1950-1970 arasında kurulan, bürokratik vesayetin zorladığı bütün oda yapılanmaları ile ilgili bir demokratikleşme çalışması.”

Meslek odaları, hem kendi meslek alanlarını ilgilendiren konularda hem de siyasal gelişmeler karşısında AKP iktidarının politikalarını eleştiren, yer yer eylemli süreçlerin içerisinde yer alan bir konumda bulunuyor. Pratikte hayata geçirmek için ne kadar çaba sarf edildiğinden bağımsız olarak, TMMOB’nin temel ilkeleri arasında “Anti-emperyalisttir, Yeni Dünya Düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır.”, “Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür.”, “Barıştan yanadır.” gibi ilkeler yer almaktadır. Sadece bu ilkeler bile AKP iktidarını rahatsız edecek cinstendir. Suriye’deki kirli savaş sırasında Türk Tabipler Birliği’nin barış çağrısı yapması, TMMOB’ye bağlı odaların Kanal İstanbul gibi rant projelerine karşı gelmesi ise T. Erdoğan’ı en çok kızdıran örneklerdir. Kuşkusuz bu örneklerin içerisinde en önemlisi ise T. Erdoğan’ın korkulu rüyası Gezi Direnişi’nde TMMOB’nin aktif rol almış olmasıdır. Tüm bu sebeplerden dolayı da meslek odaları uzun süredir AKP iktidarının hedefinde.

AKP iktidarı uzun süredir Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu örneğinde olduğu gibi kimi meslek odası başkanını satın alarak, kendisine yandaş listelerle seçimleri kazanarak ya da yasal düzenlemelerle parça parça odaların yetkilerini tırpanlayarak meslek odalarını işlevsizleştirmek için uğraşıyor. T. Erdoğan’ın talimatıyla meslek odalarına yönelik demokratikleşme (!) çabası hayata geçtiği takdirde ise büyük oranda bu hedefe ulaşılmış olacak. Odaların yetkileri daralacak, bakanlıkların odalar üzerindeki denetimi artacak, seçim sistemlerinin değişmesiyle de “yandaş” oda sayısında artış gerçekleşecek. Yani AKP iktidarının meslek odalarını işlevsizleştirme politikası büyük oranda hayata geçmiş olacak.  

T. Erdoğan’ın iktidarını koruyabilmek için baskı, zorbalık ve anti-demokratik uygulamalarla tek adam rejimini kalıcılaştırmaktan başka seçeneği bulunmamaktadır. Meslek odalarına yönelik gündemdeki saldırılar da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bu saldırıların püskürtülüp püskürtülememesini ise başta meslek odaları olmak üzere toplumsal muhalefetin göstereceği direnç belirleyecektir.