"Mesele, türban meselesi değil"

Başörtülü öğrencilerin üniversiteye alınmadığı iddiasıyla bir anda iktidarın hedefi haline gelen ODTÜ'nün Rektörü Ahmet Acar, yaşananları, "Ortada kıyafet mağduriyeti yok " sözleriyle özetledi. Acar, Başbakan Erdoğan'ın üniversitelerde polis olmalı sözlerine ilişkin "Polis gelirse gençlik radikalleşir" dedi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 09 Eylül 2013
  • 09:58

Son günlerde iktidara yakın çevrelerin odağında yine ODTÜ var. Önce başları örtülü öğrencilerin üniversiteye alınmadığı iddiaları, ardından da üniversite yerleşkesinin doğu sınırından geçecek yola karşı çıkanları gerekçe göstererek ODTÜ’ye polisi sokma çabaları...

ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar ile her iki konuyu da konuşma fırsatı bulduk.

 

Bakan ve YÖK Başkanı aradı

- Öncelikle türbanlı 4 kızın eğitim hakkından mağdur edildiği iddiaları doğru mu? Başbakan’ın dediği gibi başı örtülü öğrenciler ODTÜ’de ötekileştiriliyor mu?

Rektör Acar bu soruyu, bizden önce kendisini arayan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya ve AKP’li parti yöneticilerine de şöyle yanıtlamış:

 

‘Ortada kıyafet mağduriyeti yok’

- Herhangi bir öğrencimizin kılık kıyafeti nedeniyle kayıtlarda sorun yaşaması diye bir şey ODTÜ’de söz konusu olamaz. Aynı şekilde, mevcut öğrencilerimizin de kılık kıyafeti ya da görüşleri nedeniyle eğitim ve öğrenim hakkının kısıtlanması hiçbir şekilde söz konusu değil. Bu yıl 3 bin 600 öğrenci kaydettik. Bunlardan onlarcasının başı örtülüdür. Keza, halen eğitim gören başörtülü öğrencilerimiz var. Hiçbiri mağduriyet yaşamıyor.

 

‘Kayıt için mi geldiler emin değiliz’

- O zaman yaşanan sorun nedir?

- Biz de onu tespit etmeye çalışıyoruz. O görüntülerde başı örtülü kızlar kayıt yaptırmaya gelen ODTÜ öğrencisi mi, bundan emin değiliz. Bizim görebildiğimiz kadarıyla olay kayıtlara gelen öğrencilerle ilgili değil.

 

‘Başka türbanlılar sorun yaşamadı’

Aynı yerde yine başı örtülü olan, kayıtlar için gelmiş başka kız öğrenciler başka aileler de var. Onların yaşadığı hiçbir sıkıntı, mağduriyet yok. Zaten olay, kayıtların yapıldığı binanın dışında bekleyen insanlar arasında yaşanmış.

 

‘İzinleri yok, yanaşıp konuşuyorlar’

- Cemaat - tarikat yurdu tanıtımı yaptıkları ileri sürülen o grubun izinleri var mı?

- Hayır. İlke olarak biz üniversite içinde sadece kendi öğrenci topluluklarımızın stand açmasına izin veriyoruz. Dışarıdan gelen herhangi birisi de izin istemedi. Orada zaten stand da yok. Anladığım kadarıyla oradaki ailelere yanaşıp konuşuyorlar. Kapıdan “öğrenciyim ya da ailesiyim” diye girdilerse kontrol etmemiz mümkün değil. Kayıt dönemi yüzlerce insan geliyor. Kim ne yapıyor bilmemiz mümkün değil

 

‘Fiziksel şiddet yok’

- Protestocu öğrenciler hakkında işlem yapacak mısınız?

- Demokratik hakların kullanımıyla ilgili ODTÜ’nün çizgisi bellidir. Şiddet olmayacak. Başkasının özgürlüğü engellenmeyecek. Üniversite faaliyetlerine engel olunmayacak. Çevreye zarar verilmeyecek. Bu 4 çizgi aşılırsa özgürlük ortamını sürdüremeyiz.

 

‘Başörtüsü tacizi kesinlikle yok’

- Bu olayda çizgiler aşıldı mı? Şiddet yaşandı mı?

- Ona bakıyoruz. Eğer çizgi aşılmışsa tabii ki soruşturma açacağız. Gerekirse disiplin işlemi uygulayacağız.

Benim görebildiğim kadarıyla fiziksel şiddet kesinlikle yok. Zaten aksini söyleyen de yok. Sözlü taciz var mı? Hakaret var mı? Ona bakıyoruz. Ama kesinlikle “Başörtünüzden dolayı sizi istemiyoruz” gibi bir tavır yok orada. Zaten etrafta onlarca başı örtülü öğrenci ve veli var. Hiçbiri de böyle bir şey algılamamış.

 

‘Üniversiteye şikâyetçi olmadılar’

- Olaya ilişkin elinizde kayıt ya da belge var mı?

- Bizim elimizde başka bir video kaydı yok. Sosyal medyaya yansıyan, kendi çektikleri kayıt var. Olay hakkında bilgisi olan birimlerimizden tutanak istedik. Bahsi geçen başı örtülü kızlar ve yanlarındaki erkeğin bir şikâyeti yok. Bizim yetkililerimiz onları Rektörlüğe davet etmişler ve “Şikâyette bulunacak mısınız” diye sormuşlar, dilekçe verebileceklerini söylemişler. Ayrıca, “Karakolda şikâyet etmek isterseniz size yardımcı olabiliriz” demişler. Ama onlar “Şikâyet etmeyeceğiz”d demişler. Gazetelerden gördüğüm kadarıyla daha sonra karakola şikâyette bulunmuşlar.

 

‘Kayıt yaptırdılarsa ilişkiye geçeriz’

Bana yapılsa, kızımı kayıt için götürdüğümde “taciz” ile karşılaşsam şikâyetçi olurum. Ama onlar olmamışlar. Şikâyet dilekçesi olmadığı için kimlik tespiti de yapılmamış. Kayıt yaptıran öğrenciler arasında bulabilirsek, kendileriyle ilişkiye geçeceğiz.

 

‘Üniversite değil toplum gergin’

- Bu olay sonrasında “üniversitelere polis” projesi yeniden gündeme getirildi. Görüşünüz nedir?

- Bizim yerleşkemizden 2008’de jandarma çıkarken polis konulması teklif edildi. Biz bunu uygun görmedik. Nitekim son 5 yılda da sadece iki kez dışarıdan polis istemek durumunda kalındı. Onlar da dışarıdan gelen grupların çıkardığı olaylarla ilgiliydi. Üniversitelerde çıkan çatışmaların kaynağını üniversiteler olarak görmemek lazım. Hatta üniversitelerde sosyal çevrenin daha fazla kontrolü oldğu için ferenleyici bir yönü de vardır. Ama toplum gerildikçe bu gerginlik üniversiteye de kaçınılmaz olarak yansıyor. Toplumun sorunları en açık şekilde üniversitelerde yaşanıyor.

 

‘Polis gelirse gençlik radikalleşir’

Üniversitedeki olayları polisle bastırsanız dahi başka yerde yine patlayacak o gerilim. Polis gelse hem üniversitedeki gençlerin daha radikalleşmesi, hem de toplumun farklı noktalarında patlamaların yaşanma ihtimali düşünülmeli.

 

‘ODTÜ hedefe konmak isteniyor’

- Bu olay sonrasında başlayan ODTÜ tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- ODTÜ olayların odağına, hedefine çekilmek isteniyor. Ben üniversitemizin herhangi bir parti lehine ya da aleyhine kullanılmasını istemiyorum. Şimdiye kadar da kullanılmadı. Burası bir bilim kurumu. Ama bizim de yöneticilerimizden beklentimiz, bu tür haberler çıktığında açıp sormaları. Milli Eğitim Bakanı, YÖK Başkanı açıp sordular. Tek bir kaynaktan gelen haberler üzerine tepki göstermeyip ilgili kurumdan bilgi alarak karar verseler daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.

 

‘Halkın ‘yol’ itirazı dinlenmeli’

ODTÜ ile ilgili ikinci sıcak tartışma konusu ise “yol ve kesilen ağaçlar” konusu. Prof. Dr. Acar görüşmemizde bu konuyu da etraflı biçimde anlattı:

- ODTÜ arazisinden geçmesi istenilen iki yol birbirine karıştırılıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi iki yol geçmesini istiyordu. Biri 2007’de gündeme getirdiği, binalarımızın arasından geçecek ve kampusu doğu-batı yönünde ikiye bölecek yoldu. Karşı çıktık, dava açtık ve iptal ettirdik o yolu. Diğeri ise Anadolu Bulvarı’nın devamı olarak ODTÜ arazisinin doğu sınır bölgesinden ve 100. Yıl-Çiğdem mahallelerinden geçecek olan yol. Bu yol Konya Yolu ile Eskişehir ve İstanbul yollarını birbirine bağlayan bir “iç çevre yolu” olarak 1982 yılında yapılan “Ankara Nâzım Planı 1990”da yer aldı. ODTÜ, Ankara kentinin ulaşım ihtiyacını düşünerek, Anadolu Bulvarı’nın devamı olan bu yolun kısmen arazisindan geçmesini kabul etmiş ve yol güzergâhı 1993-94 yıllarında onaylanan ODTÜ İmar Planı’nda yer almıştır. Bu düzenleme ile yaklaşık 4 km’lik Eskişehir Yolu - Konya Yolu bağlantısının 1.8 km’lik kısmı ODTÜ arazisinin doğu sınır bölgesinden geçmektedir. Söz konusu arazinin yol için ayrılmış olması nedeniyle, ODTÜ 1980’lerden beri bu bölgede ağaçlandırma yapmamıştır.

 

‘Yol inşaatının henüz onayı yok’

- Ama yolun ODTÜ içinde kalan bölümü sit alanı...

- Yol güzergâhının ODTÜ arazisi içindeki yaklaşık 400 metrelik kısmı 1995 yılında kararı alınan 1. derece sit alanı ile örtüşmektedir. Bu nedenle koruma kurulu onayına bağlıdır. Aynı yol, 2007 yılında kesinleşen “Ankara Nâzım Planı 2023”te de yer almaktadır. Ayrıca, “ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planı” hazırlanırken, 2010 yılında ilgli kurum ve kuruluşlarla yapılan toplantılarda itiraz konusu olmamıştır. Ancak, bu yolun yapılması için “Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu” ve “Ankara Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu”nun olumlu görüşlerine ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayına tabidir.

- Peki bu onaylar alındı mı?

- Hayır henüz kesinleşmedi. ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planı onaylandıktan sonra inşaat izninin verilmesi gerekir. Belediye bu onaylar tamamlanmadan inşaat başladı. Ve aslında kendi açısından riskli bir karar aldı.

- Ama ODTÜ'nün yola ilişkin yasal bir itirazı yok anladığım kadarıyla

- Benim birinci sorumluluğum üniversitemize, öğrencilerimize, çalışanlarımıza karşı. ODTÜ olarak yasal ve meşru zeminde kalmak zorundayız. Bizim “Ankara’nın ihtiyacı olduğu” gerekçesiyle sınırımızdan geçen bu yola ilişkin itirazımız olmadığı 1994 imar planı, 2007 Ankara Nâzım Planı’ndan biliniyor. Ama “evet” dememiz tüm kentleşme ve ulaşım kararlarına “evet” dediğimiz anlamına gelmez.

 

Halka danışın, projeyi değiştirin

- Onaylar ve kararlar alınmış olsa da öğrencilerin ve yolun geçeceği mahalle sakinlerinin itirazları var. Sizce ne yapılması gerekir?

- Yetkililere de ilettiğimiz görüşümüz şu: Kesinlikle bu yol konusunda şiddete başvurulmaması gerekir. Bu kararlar yıllar önce alınmış olsa bile öncelikle şimdi yolun geçeceği güzergâhta yaşayan 100. yıl ve Çiğdem mahalleleri sakinlerinin itirazları dikkate alınmalı. Dinlenmeli. Onlarla bir danışma süreci başlatılmalı. Belki zaman alacak, geciktirecek ama sağlıklı olanı budur. Gerekirse, bu yurttaşların istekleri de haklı görülürse projede bazı değişikliklere de gidilmesi düşünmelidir.

Utku Çakırözer – Cumhuriyet / 09.09.13