Merkez Bankası piyasaları tatmin etmedi

Merkez Bankası'nın 5 puanlık faiz artışı "Neden bu kadar beklendi?" sorularını beraberinde getirdi. Ekonomistler gecikmenin iyileşme sürecini uzatacağı ve ekonomik büyümeye olumsuz yansıyacağı görüşünde.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 08 Haziran 2018
  • 09:31

İki hafta önceki 3 puanlık faiz artırımının ardından, Merkez Bankası politika faizini 1,25 puan daha yükselterek yüzde 16,50'den yüzde 17,75'e çıkardı. Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in Londra temaslarının ardından, piyasalar  enflasyon oranlarının yüksek çıkması durumunda böyle bir artışı bekliyordu. Son faiz artırımı ile birlikte Merkez 45 gün içinde faizi 500 baz puan artırarak 12,75’den 17,75’e çıkardı. Ekonomistlerin ortak sorusu ise "Madem faiz bu kadar artırılabiliyordu. Neden bu kadar beklendi?” oldu.

Deutsche Welle Türkçe’den Aslı Işık’ın haberine göre, Ekonomist Erkin Şahinöz, karar için “Bu doğru yönde atılmış bir adımdır. MB, faiz artırımı konusunda piyasaya iradesini gösterdi. Bu algı yönetimi açısından önemlidir. 5 puanlık bir artış, dile kolay. Spekülatif olarak, ihtiyaç dışı döviz alanlar artık biraz daha korkarak döviz alacak" değerlendirmesini yaptı.

Ancak 5 puanlık artışa rağmen MB’nin politika faizinin, 18,20 olan piyasa faizinin gerisinde olduğunu hatırlatan Erkinöz, “5 puan artırmış Merkez Bankası, neden 0,5 puan daha artış yapmadı, sorusu da akla geliyor. MB, faizi 1,75 artırsaydı, piyasadaki gösterge faizinin üzerine çıkmış olacaktı. Bu da piyasada çok daha güçlü bir etki yapacaktı” dedi.

Morgan Stanley’in eski ekonomistlerinden Kaan Sarıaydın’a göre, MB kur 4,92’lere çıkana kadar oturup bekledi ve ardından 45 gün içinde “üç tane saçma hamle” yaptı. Sarıaydın “Merkez, korkak bir poker oyuncusu gibi, 25 Nisan’da 75 baz puanlık cılız ve gereksiz bir faiz artışı yaptı. Ardından kur ateşini körükledi. Blöfünü gösterdi ve piyasayı saldırıya maruz bıraktı” diye konuştu.

"İyileşme süreci uzadı"

Merkez’e aynı eleştiriyi yönelten Erkinöz de, “Başlangıçta çok daha az faiz artırımıyla, kuru çok daha düşük seviyelerde tutuyor olabilirdik. Dolayısıyla tedaviye geç başlamakla hastanın iyileşme süresi uzadı. Geç kalınmışlıkla hafızalarda bırakılmış negatifliğin hemen giderilmesi çok zor” yorumunu yaptı.

İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki ise, Merkez’in faiz artırımının beklentilerin üzerinde olduğunu belirterek, “Fiyat istikrarında sıkı duruşun hakim olduğunu görüyoruz. Buradaki soru, madem bu yapılacaktı, bu kadar bedeli niye ödedik? Daha önce yapılsaydı, kur farkı zararından kaçınabilirdik. Demek ki yapılabiliyormuş” dedi.

"Ekonomiyi zor günler bekliyor"

“Bir Merkez Bankası için en büyük tehlike hesaplanabilir olmaktır” diyen Sarıaydın, son faiz hamlesinin Türkiye’nin ikinci yarısındaki ekonomik büyümesini daraltacağını belirterek, “Önünü göremeyen sanayici alternatif getirilere bakar. Banka faizi yüzde 20'lerdeyse, sanayici faizi tercih eder. Türkiye'de bu körüklendi. Bu hamlelerle ekonomide bizi zor günler bekliyor” diye konuştu.

"Yeniden faiz artışı gelebilir"

Hem gecelik borç verme hem de geç likidite faizinin politika faizinin üstünde olduğuna dikkat çeken Erkinöz, "Merkez önümüzdeki günlerde herhangi bir toplantı beklemeden gün içinde faiz oranlarını 3 puan yukarı çekebilme lüksüne sahip oldu” dedi.

Dolar kurunun yeni bir faiz artırımı olmadan 4,30’ların altına inmesinin mümkün olmadığını belirten Erkinöz, gerekçesini şöyle açıkladı: “Dolar şu anda 4,45’den işlem görüyor. Önümüzdeki günlerde 4,30’lara kadar geri çekilme olabilir ama hem dünya genelindeki genel belirsizlikler hem de seçimler var. Özellikle döviz açığı olan reel sektörden döviz talebi gelebilir. Doların bu seviyenin altına inmesi yeni bir faiz artırımı yapmadan pek de mümkün değil.”

Piyasalarda yeniden güvenin tesis edilmesi için ekonomide ciddi sıkılaşmanın emarelerinin devam etmesi gerektiğini söyleyen Selçuki, "Bu beklenti gerçekçi mi?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Hayır değil. Herkes şu anda seçim vaatlerini bol keseden dağıtıyor. Doların düşüşünden piyasanın bu hareketi sevdiğini gördük. Bu hareketler, tutarlı bir sıkı para politikasına dönüşürse olumlu olur.”