Malatya Çevre Platformu (MALÇEP) doğa talanına ve artan madenciliğe “dur” demek için Pütürge Hükümet Meydanı’nda açıklama yaptı.
Platform adına açıklama yapan MALÇEP Pütürge Temsilcisi Ramazan Derin, ilçede sayısı her geçen gün artan madenciliğin doğaya verdiği zararları belirterek şunu ifade etti:
“Emperyalist maden şirketlerinin kendi ülkesinde kıyamadıklarını bizim ülkemizde bizim doğamızı fütursuzca talan etmelerine karşıyız”
Derin açıklamaya şu şekilde devam etti:
“Tabiat insansız yaşar ama insan tabiat olmadan yaşayamaz. Pütürge ilçesinin can damarı olan Şiro Çayı’nın Islah Projesi denilen ve hakkında hiçbir açıklama yapmayıp 2 bin 417 ıslak imzaya, halka, yargı kararına rağmen hâlen bu ucube projede ısrar eden anlayışa karşıyız. Pereş yeni ismi ile Büyük Çay Deresi’nin üzerinde yapılacak olan ve 8 köyün haritadan silinmesine yol açan, sırf Adıyaman’ın bir köyünü sulayacak olan bu projeye karşıyız.”
“Şirketler hiçbir kural tanımadan doğayı tahrip ediyor”
Derin, Şiro Çayı Tepehan Bölgesi’nde kurulu bulunan kum ve çakıl tesisine değil, hiçbir önlem olmadan tarım arazilerine, yaşam alanlarına ve akarsularımıza, atıkları ile verdiği zarara karşı olduklarını söyleyerek şunları ifade etti:
“Malatya il genelinde 11 Aralık 2021 tarihine kadar 867 adet ÇED başvurusu yapıldı ve 328’ine ‘ÇED gerekli değildir’ raporu verildi.”
Malatya’da ve çevre illerde madencilik çalışmalarının devam ettiğini hatırlatan Derin şunların altını çizdi:
“Bizler idari ve gerekse hukuki muhatap bulmakta zorluk çekiyoruz. Bu nedenle ana şirketler ile lobiler arasındaki kopukluklar maalesef halka yansıyor ve bu durum halktan büyük mağduriyetlere sebep oluyor. Oysa 5909 sayılı Çevre Kanunu ve ÇED Mevzuatı gereği ÇED raporu düzenlenmeden önce halkın katılımı toplantısının yapılması zorunludur. Bu toplantıya köy muhtarı ve heyeti ile köy halkının çağırılması ve yapılacak faaliyetin tüm detayları ile anlatılması gerekir ama günümüzde mevzuatta bir değişiklik olmamasına rağmen uygulamanın genelde masa başında yapılıp ‘ÇED gerekli değildir’ raporu verilebiliyor. Bu rapor yargıya intikal edildiğinde aylarca hatta yıllarca süren hukuki süreçte şirketler faaliyetlerine devam etmekte bir sakınca görmüyor.”
“Madenciliğin dokunulmaz olmasına karşıyız”
Çok uluslu şirketlerin hiçbir kural tanımadan, kâr hırsı ile doğayı tahrip ettiğini söyleyen Derin şunları ifade etti:
“Bizler vahşi madenciliğe karşıyız. Bizler etkili bir maden yasasının yapılmamış olmasına karşıyız. Bizler, madenciliğin kural tanımamasına karşıyız. Bizler madenciliğin denetlenmemesine, dokunulmaz olmasına karşıyız. Bizler emperyalist maden şirketlerinin kendi ülkesinde kıyamadıklarını bizim ülkemizde bizim doğamızı fütursuzca talan etmelerine karşıyız”