BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ
Bu kitap TDKP teorisyeni Z. Ekrem’in Hatalarımız ve İnkarcı Tasfiyeci Eğilim Üzerine isimli broşürüne cevap olarak kaleme alınmıştır. Fakat Z. Ekrem’e cevap vermekten çok öteye bir amaç taşımaktadır.
Z. Ekrem’in broşürü hiç de böyle uzun bir cevabı gerektirecek değerde bir içeriğe sahip değil. Başka koşullarda, bu broşürü bir kaç sayfalık bir değerlendirmeyle de cevaplamak mümkündü. Ne var ki Z. Ekrem’in broşürü tam da TDKP içinde bir yol ayrımının yaşandığı koşullarda, ve gerçekte, bu yol ayrımında Z. Ekrem’in oportünist kanattan yana açık ve kesin tavır alışının bir belgesi ve TDKP'nin popülist teori ve pratiğinin bir savunusu olarak yayınlandı.
İşte bu durum, bize, Z. Ekrem’in broşürünü vesile ederek, TDKP’nin popülist teori ve pratiği ile hesaplaşma fırsatı ve olanağı verdi. Hiç kuşkusuz, bu broşürün sınırları içinde, bu hesaplaşma, özellikle teorinin temel konularını bazı kısa değinmeler dışında kapsamıyor. Ele alınan konular, Z. Ekrem’in broşüründe ele alınanlarla sınırlı. Z. Ekrem’in tartıştığı ve resmi TDKP görüşü adına savunusunu yaptığı konularda, (parti, partileşme süreci, sınıf bakış açısı, sınıf hareketi, sınıfa yöneliş perspektifi ve tabii devrim kavrayışı, taktik sorunu ve çeşitli taktik sorunlar(7)vb.), popülizm ile Marksizm-Leninizm arasındaki derin ideolojik-sınıfsal görüş farklılığı vurgulanmaya çalışılıyor.
Okuyucu bunu bir başlangıç, bir ilk adım saymalıdır.
***
İki şeyi önemle ve özellikle belirtmek gerekiyor.
Birincisi; burada, Z. Ekrem vesile edilerek TDKP’nin şahsında yapılan eleştirinin, gerçekte, bizim kendi geçmiş anlayış ve pratiğimizle bir hesaplaşma olduğu gerçeğidir. TDKP mensupları olarak, TDKP’nin geçmiş teori ve pratiğinin sorumluluğunu hataları ve sevaplarıyla kendi yerimiz ve konumumuz ölçüsünde bizler de doğrudan taşıyoruz. Bugünkü TDKP savunucularından farklılığımız geçmişin değil, fakat bugünün olgusudur. Bizler küçük-burjuva popülist geçmişimizle hesaplaşarak ondan kopuyor, proleter sosyalizmine yöneliyoruz. Onlar ise, o geçmişi öze ilişkin olmayan düzeltme ve değişikliklerle yaşatıp sürdürmek istiyorlar. Yol ayrımı bunda ifadesini buluyor.
İkincisi; eleştirimiz TDKP’nin teori ve pratiği ve onun belgeleri esas alınarak TDKP’nin şahsında yapılıyor. Fakat yapmaya çalıştığımız, gerçekte ve özünde, TDKP’ye yakın diğer grupların (TKİH, TKP/ML Hareketi, TİKB vb.) anlayış ve pratiklerinin de bir eleştirisidir. Hiç kuşkusuz diğer grupların her biri de, bu aynı popülist anlayış ve pratiği kendilerine has koşullarda, değişik düzeylerde, değişik biçimlerde, kimi zaman değişik niteliklerde yaşadılar, yaşıyorlar. Bugünün en belirgin ve en önemli olgusu olan devrimci küçük-burjuva popülizminden ideolojik kopuş, teoride ve pratikte proleter sosyalizmine yöneliş eğilimi ve süreci, bu grupların bünyesinde de şu ya da bu ölçüde yaşanmakta. Dolayısıyla bu değerlendirme TDKP’yi aşan bir hesaplaşma ve kopma sürecinin bir parçası sayılmalıdır.
Son olarak; yazıda, özellikle ilk bölümlerde, tartışmaya konu belgelerden kimi zaman tartışmanın akışını etkileyecek kadar çok aktarma var. Bu bilinçli bir tutumun ürünüdür; gerekçesi, “Giriş”te ve diğer bazı vesilelerle açıklanmış bulunuyor.
H. Fırat
5 Ağustos 1987
***
İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ
Bugüne kadar adı birçok yazı ve tartışmamızda geçmiş, kaynak olarak gösterilmiş bu kitap, hayli gecikmiş olarak nihayet geniş okur kitlelerinin karşısına çıkıyor. Kitap 1987 Temmuz’unda, kopuşumuzun ilk aylarında, zorunlu bir yanıt olarak kaleme alınmış ve yurtdışında yayımlanmıştı. Bir kopuş anının ve bu anlamda bir geçiş döneminin ürünüdür. (“TDKP-Leninist Kanat” adına yayımlanmış olması da bunu gösterir.) Bu özellik, onun dili ve üslubunda olduğu kadar, tartıştığı konular ve savunduğu fikirlerde de şu veya bu ölçüde yansır.
O tarihlerde bir yenilgi sonrasının ilk toparlanma çabaları yaşanıyordu ve doğal olarak bu, geçmişin değerlendirilmesini zorunlu kılıyordu. Bu ihtiyaca yaklaşım, çok geçmeden TDKP’de bir iç saflaşmaya yol açtı. Geçmişe tutucu bir biçimde sarılmak ile geçmişle devrimci bir temelde hesaplaşmak, bu saflaşmanın ilk hareket noktalarıydı. Bu verimli bir ideolojik tartışma ve çatışmanın, dolayısıyla sağlıklı bir ayrışmanın zemini olabilirdi. Öyle olmadı; geçmişe sarılanlar, bunu ideolojik bir çerçevede yapmak yerine, yenilgi döneminin beslediği küçük-burjuva dejenerasyonuna özgü tepki ve davranışlarla çıktılar ortaya. Kişisel saldırı, spekülasyon ve dedikoduyu sınırsız ölçüde kullandılar ve böylece sağlıklı bir iç ideolojik hesaplaşmanın yolunu kesmiş(9)oldular. (Zamanında iki kitap halinde yayınladığımız belgeler buna tanıklık etmektedir.)
Komünistler başından itibaren kendi cephelerinden bu seviyesizliğe muhatap olmadılar. Israrla ideolojik yaklaşımı öne çıkardılar ve o günün örgüt platformlarında, geçmişle hesaplaşma temelinde ulaştıkları değerlendirmelerin ilk sonuçlarını ortaya koydular. Bu küçük-burjuva gericiliğini iyice şiddetlendirince ve artık bir arada kalmanın koşulları hepten ortadan kalkınca da, ayrılıklarını kamuoyu önünde ortaya koyma yoluna gittiler.
Ayrılığımızı ilan eden ve bu kitaba ek olarak sunulan TDKP-Leninist Kanat Bildirisi, 1987 Nisan’ında yayımlandı. Bunu, geride kalan çatışmalı dönemin bizde mevcut tüm belgelerini yayımlamak (Mayıs 1987) izledi. Belgeler'e yazılan sunuşta, “Bu belgeleri yayınlayarak bu faslı kapatıyoruz. Artık bizi küçük-burjuva yozlaşmanın ürünü sorunlar ilgilendirmiyor. ... Bu belgelerin yayını esnasında söylediklerimiz dışında bu konuya dönmemek kararındayız. İdeolojik-siyasal nitelikteki sorunların ötesi, artık bizleri ilgilendirmiyor.” deniliyordu (Bkz. bu kitabın Ekler bölümü).
Komünistler verdikleri söze uygun davrandılar. Belgeler’in hemen ardından, bugün EKİM’in ilk çıkış belgeleri kabul edilen Yakın Geçmişe Bir Bakış ve Platform Taslağı başlıklı ideolojik metinleri kamuoyuna sundular (Mayıs 1987). Elinizdeki kitap bunları izledi (Ağustos 1987).
Alt başlığından da anlaşılacağı gibi, kitap bir yanıttır. Fakat daha ilk baskıdaki Önsöz'de de vurgulandığı gibi, yanıt vermek burada yalnızca bir vesiledir. Asıl amaç, bunu vesile ederek geçmişle hesaplaşmaktır. Z. Ekrem’in görüş ve iddialarını adım adım izleyerek, geçmişin teorik ve pratik bir değerlendirmesini ortaya koymaktır. Cep sözlüğü büyüklüğündeki 68 sayfalık bir broşüre verilmiş bir yanıtın nispeten hacimli bir kitap olarak ortaya çıkması bundan dolayıdır.
Kitabın dili olağan polemikleri aşan bir “sertlik”te görülebilir. Bunun tek ya da asıl nedeni, hiç de geçmişle hesaplaşmanın sertliği değildir. Z. Ekrem’in broşürü eleştiri ve iddialarındaki dayanaksızlığı ölçüsünde kaba ve saldırgan bir üsluba sahipti.(10)Bu saldırganlık bolca kaba hakaret de içeriyordu. Bu açıdan bakıldığında, verilmiş yanıta nispi bir yumuşaklık ve sükunetin hakim olduğu bile iddia edilebilir. Öylesine ki, tartışmanın ideolojik özünü karartmaması kaygısıyla, Z. Ekrem’in “yenilgi yılları” edebiyatı üzerinden yaptığı kaba dokundurmalara yanıt hakkından vazgeçilmiştir. Üstelik kitabın Giriş bölümünde buna gerekli yanıtın kitabın sonunda verileceği duyurulduğu halde...
Kitabın düşünsel içeriğine gelince, bir kopuş anının ürünü olduğu ölçüde, fikirlerin içeriğinde değilse bile işlenişinde belirli zayıflıklar muhakkak ki vardır. Fakat bu kitabın ilk çıkış belgelerimiz sayılan ve yukarıda anılan metinlerin ardından kaleme alındığı da bilinmelidir. Bu, savunulan temel fikirlerin, bizim için bahsi geçen ideolojik metinlerimiz ölçüsünde canlılığını ve geçerliliğini koruduğu anlamına gelir. Bugün kitap yeniden okunduğunda, ancak bir takım ayrıntı sorunlara, yer yer de “çubuk bükme”lere kayıt konulabilir ki, buna bile burada gerek yoktur.
Aradan 8 yıl geçti. Z. Ekrem’in broşürü daha çıktığının üç-beş ay sonrasında unutulmaya terkedildi. Oysa yanıtı, ilk çıkış dönemine benzer bir güvenle, bugün yeniden okur karşısına çıkıyor. Broşürün savunduğu hareketin (TDKP) nereden nereye geldiği bugün herkesin gözleri önündedir. İleriye çıkamayanların geriye, savundukları geçmişin çok çok gerisine düşecekleri daha en başından söylenmişti. Sonuç bugün ortadadır. Bu kitapta eleştirilen eski TDKP ile bugünkü TDKP, küçük-burjuva devrimciliğinin küçük-burjuva reformizmine dönüşmesi anlamında, iki farklı harekettir. Bu değişim ve dönüşümün başlangıç noktası ise 1981 Nisan’ıdır.
Zamanında söylendiği gibi, geçmişle devrimci bir hesaplaşma gerçekleştirememesi, devrimci TDKP’nin sonu oldu. Dolayısıyla kitabın TDKP hakkında öngördükleri, biçim yönünden belki değil, fakat öze ilişkin olarak gerçekleşmiş durumdadır. Bir zamanlar Türkiye devrimci hareketinin en devrimci ve itibarlı isimlerinden olan bu hareketin ismi, bugün artık tasfiyeci ve reformist akımlarla iç içe anılmaktadır.
Broşüre yanıtın savunduğu çizginin sonuçları da, aynı şekilde,(11)bugün gözler önündedir. Elverişsiz bir tarihsel kesitte ve en elverişsiz başlangıç koşullarında yola çıkılmış ve sıfırdan bir örgüt yaratılmıştır. Tüm güçlüklere rağmen ideolojik tutarlılık korunmuş, ihtilalci örgütlenme çizgisinde ısrar edilmiş, engeller tek tek çiğnenerek devrimci bir sınıf partisi olmanın eşiğine gelinmiştir.
Kuşkusuz aradan sekiz yıl geçmiştir. Fakat bu kitabı inceleyenlerin temel önemde şu basit ayrıntıya dikkat etmeleri gerekir. 1974-1980 dönemi boydan boya bir devrimci yükseliş dönemiydi ve bu dönemin her bir yılı, ‘87-95 döneminin neredeyse, toplamına bedeldir ve hatta daha önemlidir. Küçük-burjuva devrimciliği, devrimci yükselişin verimli ve devrimci kimliği sürekli besleyen zemini üzerinde neredeyse kendiliğinden gelişip serpildi. Fakat bu zemin geride kalır kalmaz, devrimci çizgi de bel vermeye başladı. Sonrası, görülmemiş boyutlarda bir ideolojik ve örgütsel tasfiye oldu. Oysa komünistler ulusal ve uluslararası planda peşpeşe gelen iki yenilginin bozucu etkileri ortamında ve kitle hareketinin bir türlü devrimcileşemediği koşullarda, buna rağmen devrimci ideolojik ve örgütsel mevziler yaratmayı başarmakla kalmadılar, yıldan yıla güç kazanan tasfiyeci basınç karşısında onları özel bir ısrarla koruyup geliştirdiler de. Zor olan buydu ve komünistler zoru başardılar.
Küçük-Burjuva Popülizmi ve Proleter Sosyalizmi’ne bugün güncellik ve canlılık kazandıran, onu güvenle yeniden okur karşısına çıkaran da bu olgudur. Vardığımız nokta, nereden ve nasıl yola çıktığımıza apayrı bir önem kazandırmaktadır. Ek belgeleriyle birlikte elinizdeki kitap, bu olanağı sağlamaktadır.
Kitap yurtdışında basıldığı ve zamanında Türkiye’ye pek az sokulduğu için bugüne kadar geniş devrimci okur çevrelerine ulaşmış değildir. Öteki devrimci çevreler bir yana, genç yoldaşlarımızın hemen tümü de bir yana, nispeten eski bir kısım yoldaşımız bile bugün hala bu kitabı inceleyebilmiş değildirler. Kitaba duydukları özel ilgiye rağmen bu olanağı bulamamışlardır. Zira 1987-88 yıllarında yurda sokulan az sayıdaki nüsha zamanla bulunamaz olmuştur. Bu açıdan kitabın yeniden yayını, herşeyden önce kendimiz için bir ihtiyaçtır. Fakat biz onun, dışımızdaki devrimci okur(12) çevreleri tarafından da ilgiyle karşılanacağına inanıyoruz.
***
O dönemde kullanılan geri bir dizgi tekniği ile tashihdeki özensizlik nedeniyle ilk baskıda yer alan sayısız dizgi yanlışları bu baskıda düzeltildi. Yanı sıra, fikri içeriği değiştirmemesine özen gösterilerek bazı dil ve üslup, düzeltmeleri de yapıldı. Bunun ötesinde kitabın kendisi olduğu gibi sunuluyor. Fakat Ekler bölümü, Z. Ekrem’in kitapta sık sık atıf yapılan ve başka yerde bir baskısı bulunmayan Aralık 1986 tarihli yazısı dışında, yeniden düzenlendi. Birinci baskının ekleri, anılan yazı dışında, TDKP’nin Nisan ‘81 öncesine ait “poliste tutum” üzerine belgelerinden oluşuyordu. Bizzat Z. Ekrem’in yol açtıği tartışmalar nedeniyle bu belgeleri o gün yayımlamak zorunlu olmuştu. Bugün buna artık gerek yoktur. Bunlar çıkarılarak yerine Belgeler-1 ve Belgeler-2'den iç çatışma ve ayrışma sürecine ışık tutan bazı belgeler konuldu.
H. Fırat
11 Eylül 1995