Kobanê Davası’nın 16. duruşmasında 8. oturum

Kobanê Davası’nın 16. duruşmasının 8. oturumu Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 09 Eylül 2022
  • 16:00

Kobanê Davası’nın 16’ncı duruşmasının 8'inci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’nde bulunana Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi görüldü.

Duruşmada ilk olarak "tanık" Hicran Berna Ayverdi’nın adresi ile ilgili mahkemelere talimat yazıldığı ve tanığa ulaşılamadığı belirtildi ve tanığın beyanları okunmaya başlandı. Söz alan avukat Çiğdem Kozan, tanığın beyanlarının okunmasına itiraz etti. Tanığın daha önce verdiği ifadenin hukuki bir delil niteliği taşımadığını aktaran Kozan, “Tanığa soru sorma ve sorgulama haklarımız kullanılmadan ifadesinin okunmasına itiraz ediyoruz” dedi.

DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ise “tanık” hakkında, “Tanık belli ki ısmarlama ifade vermiş” diyerek tanık beyanının okunmasına itiraz etti.

İtirazlara rağmen “tanık” Ayverdi’nin daha önceki beyanlarının CMK 211/1-A maddesi uyarınca okunmasına karar verildi.

“Tanık” ifadesine karşı söz alan Tuncel şunları söyledi:

“Birçok eylem ve etkinliklere katıldım, defalarca gözaltına alındım. Kürt siyaseti içerisinde rol alıyorsan bunlarla karşılaşmak normaldir. Doğal haliyle böyle ifadeler de gelebiliyor. Bütün arkadaşlarımız açısından sürekli bir ‘kadro’ tabiri kullanılıyor. Bizim demokratik siyaset alanında çalışma yürüten arkadaşlarımızı kriminalize ederek siyasetin dışarısına iten bir anlayışı var. Ben bir Kürt kadını olarak haklarımın ortadan kaldırılmasını istemiyorum. Bugüne kadar inkar ve asimilasyon politikalarıyla geldik. Bu nedenle siyaset yapıyorum. Biz özgürlüğü tercih ettik. Bunun da bedelini ödüyoruz ve göze aldık. Ancak cesur insanlar bunu göze alır. Mahkeme heyetinin tüm derdi Kürt siyasetçileri tamamen cezalandırmaktır. Tanıkları ve müştekileri yönlendirirken böyle bir yaklaşımınız var. Sizin maddi gerçekliği açığa çıkarma derdiniz yok.”

 

“Esat Oktay’ın mirasına mı sahip çıkıyorsunuz?”

Duruşmanın devamında, Kürt siyasetçi Sibel Akdeniz’in bulunduğu adliye ile SEGBİS bağlantısı kurulamadığı için, Akdeniz’e yöneltilecek soruların bir sonraki duruşma periyodunda sorulmasına karar verildi.

Duruşma Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Başkanı Gültan Kışanak’ın beyanlarıyla devam etti. Kışanak 12 Eylül darbesine ilişkin şunları söyledi:

“12 Eylül faşist darbesinin 42’nci yılı olacak. Onlar da aynı şeyleri yaptılar. ‘80’lerden beridir cezaevindedir’ diye gerekçe gösteriyorsunuz. Yattım evet, darbecilere karşı direnerek yattım. İki yıl Diyarbakır Cezaevi’nde insanlık dışı uygulamalara karşı direndim. İki kere yattım, ikisi de bu devletin inkârcı faşist politikalarının sonucudur. İkisi de yüz karasıdır. Halepçe’de katliam olmuş, ben de üniversitede katliamı protesto eden bir üniversite öğrencisi olarak tutuklandım. Darbecilerin mirasına mı, Esat Oktay’ın mirasına mı sahip çıkıyorsunuz? Diyarbakır Cezaevi’ndeki insanlık dışı uygulamalara mı sahip çıkıyorsunuz? Neden tanık Ulaş’a ‘1980’den beri cezaevindedir’ ifadesini söyletiyorsunuz? Açık açık söyleyin ki ‘bu ülkede adalet, demokrasi yoktur.’ Bunu söyleseniz eyvallah.”

Kışanak’ın ardından konuşan Figen Yüksekdağ, Türkiye tarihinin darbeler ve faşizme karşı direnişin tarihi olarak yazıldığını belirterek iktidarın pis işlerini yargı üzerinden yaptığını vurguladı.

20 siyasetçi hakkında kopyala-yapıştır ibarelerle tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, duruşmaya iki hafta ara verdi.

Bir sonraki duruşma periyodu 26-27-29-30 Eylül, 03-04-06-07 Ekim olarak açıklandı.