KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı, 24 Haziran seçimlerinin sonucuna dair açıklama yaptı. Seçim öncesi baskılar ve sandıklara müdahalelerle bu seçimin gayrimeşru olduğu vurgulanan açıklamada, AKP-MHP ittifakının Kürt halkına ve “demokrasi güçleri”ne karşı savaş politikalarını sürdüreceği belirtildi. HDP’nin baraj altında bırakılması çabalarının Kürt halkı ve Türkiye halklarının sahip çıkmasıyla boşa düşürüldüğü ifade edilen açıklamada, AKP-MHP ittifakının savaş hükümetine karşı mücadeleyi geliştirmenin önemi vurgulandı.
“Seçimler meşru görülmemeli, mücadele süreklileştirilmeli”
ANF’de yer alan habere göre, “OHAL ortamında baskı ve eşitsizlik koşullarında hilesi bol bir seçim yapıldı. AKP-MHP faşist iktidarının demokrasi ve Kürt düşmanı politikalarına meşruiyet sağlamak için yapılan seçimde bu amaca hizmet edecek sonuç çıkarmak için her türlü baskı, hile, yol ve yöntem uygulandı” ifadeleriyle başlayan açıklamada seçimlerin gayrimeşru olduğu vurgulandı. Bu sonuçların meşru görülmemesi gerektiğinin altı çizilerek ve “gayrimeşru faşist iktidara karşı mücadelenin süreklileştirilmesi” gerektiği ifade edildi.
“Kürt halkı ve Türkiye halkları HDP’ye sahip çıktı”
Devamında, dinci-faşist ittifakın en büyük amacının HDP’yi baraj altında bırakmak olduğuna değinilerek “Kürt halkı ve Türkiye halkları sahip çıktığından ne baskılar ne hileler HDP’yi baraj altında bırakmaya yetmemiştir” denildi.
AKP-MHP ittifakının başarı elde etmediği vurgusu yapılan açıklama şu ifadelerle sürdü: “Aslında Türkiye halkları bu faşist iktidarın yönetimi altında olmak istemediğini ortaya koymuştur. Sadece devlet imkânları ve baskısıyla iktidarda kalıyorlar. Yoksa Türkiye halklarını ve toplumlarını bir birine düşman eden, komşusuyla ve iş yerindeki arkadaşıyla barışık olmayan mutsuz bir toplumsal ruh hali yaratan bu iktidarın halklar tarafından kabul edilmesi mümkün değildir.”
“AKP-MHP ittifakı toplum desteğini kaybetti”
İktidarın mücadele karşısında ömrünün uzun olmayacağının altı çizildikten sonra, AKP-MHP ittifakının toplum desteğini kaybettiği üzerinde duruldu. Bunu anlayan dinci-faşist ittifakın savaş ve şovenizmi körükleyerek seçime girmeyi çabaladığı ve Kandil manipülasyonuna başvurduğu şöyle ortaya kondu: “Kandil’e rutin hava saldırıları dışında herhangi bir hareketlilikleri olmadığı halde toplumu kandırmak için Kandil’e karadan askeri harekât yapıyoruz, Kandil’e yaklaştık yalanını söylemişlerdir. Bunlar yetmiyormuş olacak ki 35 PKK-KCK yönetimini vurduk, diyerek oylarını yükseltmeyi hedeflemiştir.”
Savaş hükümetine karşı “en geniş demokrasi ittifakı”
Dinci-faşist ittifakın savaş ve saldırganlık politikalarını yeni dönemde de sürdüreceği ve baskılarını arttıracağının altı çizilen açıklamada, bu ittifakın Kürt halkına ve “demokrasi güçleri”ne karşı savaş ittifakı olduğu hatırlatılarak “Tüm toplumu ve demokrasi güçlerini savaş politikalarına alet etmeye çalışacaktır. Bu yönüyle demokrasi güçlerine yönelik yeni bir baskı dönemi başlatılacaklardır” ifadeleri kullanıldı.
AKP-MHP ittifakının seçimle iktidarı bırakmayacağının anlaşıldığı belirtilen açıklamada, “en geniş demokrasi ittifakı” çağrısı şu ifadelerle yapıldı: “Çünkü bu bir toplum yönetimi ve iktidarı değildir. Demokrasi güçlerini ezmeyi önüne koyan bir savaş hükümetidir. Böyle bir iktidara karşı da bir gün bile beklemeden mücadeleyi örgütleyip geliştirmek zamanıdır. Bu açıdan Türkiye'de tüm demokrasi güçlerinin en geniş demokrasi ittifakında buluşmaları önemlidir.”
Açıklama son olarak “Kürt Özgürlük Hareketi’nin bu demokrasi ve halklar düşmanı faşist iktidara karşı her yerde mücadele edeceği” vurgusuyla noktalandı.