TMMOB “Plansız, hukuksuz Kanal İstanbul projesine geçit vermeyeceğiz! Ya kanal ya İstanbul!” şiarıyla basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda okunan açıklamada 13 Ağustos 2012 tarihinde başlatılan Kanal İstanbul projesinin bugüne dek hukuki süreci aktarıldı. Açıklamanın devamında mahkemeye ve bilirkişilere şu hatırlatmalar yapıldı:
“Derhal yürütmeyi durdurma istiyoruz!
Bu beş yıl içinde verilmeyen yürütmeyi durdurma kararı, İstanbul’un hassas ekosistemleri üzerinde telafisi imkânsız zararlar ortaya çıkarmıştır. ÇED Olumlu kararına ilişkin açılan ve Yasa uyarınca ivedilikle görülmesi gereken davada yürütmeyi durdurma kararı gecikmeksizin verilmelidir.
2020 tarihli Nihai ÇED Raporu sonrası yürürlüğe giren ve defalarca değişen hukuksuz planlar ve ardından gelen ihaleler bugün dava konusu ÇED sürecini konusuz ve anlamsız bırakmıştır.
ÇED raporunun eklerinde, Kanal İstanbul’un olası etkileri açıkça ortaya konmaktadır. Kanal İstanbul’un aktif fay hatlarının üzerinde yer aldığı, tsunami ve heyelan riski yarattığı, arkeolojik eserler üzerinde yüksek etki yaratacağı, hassas ekosistemlere etki edeceği, vb. konular ayrıntılı biçimde eklerde belirtilmesine rağmen, çevresel etki değerlendirilmesinin nasıl olumlu kabul edildiği anlaşılamamaktadır.
Suyumuzu, toprağımızı, havamızı, ormanımızı, hassas ekosistemlerimizi, arkeolojik mirasımızı yok edecek olan, planlama ilke ve esaslarını göz ardı eden, hukuksuz Kanal İstanbul ve yeni şehir projesinden bir an önce tümüyle vazgeçilmelidir.”
Bilirkişi heyetinde ilgili tüm meslek gruplarından uzmanların yer almamasına itiraz edilen açıklamada iktidara “Kanal İstanbul ısrarından vazgeç, Hatay’ın yaralarını sar” çağrısı yapıldı.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Kanal İstanbul Projesi, afet risklerine karşı çareymiş gibi sunulmaktadır. Oysa büyük bir gayrimenkul ve rant projesidir. Özel proje alanları, yat limanları, eko-turizme yönelik fonksiyonları, özel eğitim ve sağlık alanları ile “rezerv” alanın amacına tümüyle aykırı bir niteliğe sahiptir. Bu durum, projenin kamu yararına aykırılığını, özel yarara hizmet ettiğini açıkça ortaya koymaktadır.
ÇED Olumlu kararına itirazımızın temel nedenlerinin başında, rezerv alan olarak planlanan alanın İstanbul’un 1/100 000 ölçekli plan kararlarına taban tabana zıt plan kararları gelmektedir. Rezerv alanı plandan üstün olamayacağını ısrarla vurguluyoruz.
Tüm bu sebeplerle, TMMOB’a bağlı odalar olarak, plansız ve hukuksuz Kanal İstanbul projesine ve onun boşa düşen ÇED Olumlu kararına beş yıl sonra bir kez daha hayır diyoruz. Rasyonellikten, bilimden hukuktan, akıldan uzak bu projeye ısrarınızdan bir an önce vazgeçin.”