“Kadın koğuşları kamera ile izleniyor”

Diyarbakır'da tutuklu bulunan 16 gazeteci, kadınların kaldığı koğuşların kamera ile izlendiğini aktardı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 07 Eylül 2022
  • 20:30

Diyarbakır’da 8 Haziran’da gözaltına alınan ve 16 Haziran'da tutuklanan 16 gazeteci hakkında yürütülen soruşturmada, aradan geçen 83 güne rağmen halen iddianame hazırlanmadı. Diyarbakır 1 ve 2 No'lu Yüksek Güvenlikli cezaevlerinde tutulan gazeteciler, sundukları programlar ve haber kaynaklarıyla yaptıkları görüşmeler gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla suçlanıyor. 

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) avukatı Ülkü Şahin, tutuklu gazetecilerle görüştü. Gazetecilerin sağlık durumlarının iyi olduğunu aktaran Şahin, gazetecilerin dayanışma çağrısı yaptığını belirtti. Gazetecilerin 3 aydır tutuklu bulunmalarına karşı savcılığın halen iddianame hazırlamadığına dikkat çeken Şahin, gazetecilerin cezaevinde yaşanan sorunlara dair aktarımlarını paylaştı. Şahin, kendisine aktarılan sorunlara dair şunları söyledi:  

"Hava sıcaklıklarının yaz boyunca 40 ve üstü derecelerde seyretmesi ve cezaevi tavanının demir sac ile döşenmesi nedeniyle koğuşlarda yüksek sıcağa maruz kaldılar.  

1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutulan Aziz Oruç, Suat Doğuhan ve Abdurrahman Öncü, sevk edildikleri Temmuz ayından bu yana buzdolaplarının temin edilmediğini, yüksek hava sıcaklığına rağmen soğuk su içemediklerini ve kantinden temin ettikleri ürünlerin hemen bozulduğunu iletti. Bu hususta cezaevi yönetimine yapılan başvuruların cevaplanmadığını belirttiler. 

Sohbet ve spor haklarının kullandırılmadığı, yine sosyal aktivitelerin düzenlenmediği, bu durumun sosyalleşmelerini engellediğini belirttiler.

Hastaneye sevklerin uzun süre yapılmadığı ise aktarılan diğer konu başlıkları arasında.

Kadın cezaevinde tutulan kadın gazeteciler, koğuşun banyo kapısından sosyal alana kadar her noktanın kamera ile izlendiğini ve cezaevi dışına çıkarıldıklarında çift kelepçe uygulandığını belirttiler.

Kantin fiyatlarının fahiş olduğu, bu durumun kendileri ve ailelerini ekonomik olarak yıprattığını söylediler.

Nakil nedeniyle yaşam alanlarının ve düzenlerinin bozulduğunu belirttiler.

Mektuplarına el konulması, posta ile gönderdikleri mektupların ulaşmaması ve mektup ücretlerinin çok yüksek olmasından yakındılar. 

Elektrik faturalarının tutukluya yansıtılmaması gerekirken, ticarethane türünden kesildiği için çok yüksek faturalar geldiğini söylediler.

Yeni Yaşam, Evrensel ve BirGün gazetelerinin kendilerine verilmediğini, verilen gazetelerin ise akşam saatlerinde teslim edildiğini belirttiler. Cezaevi yönetiminin izin verdiği kanallar dışında TV kanallarına ulaşamadıklarını, yaptıkları başvuruların ise yanıtsız bırakıldığını ilettiler."