Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı:

“Raporlar hazırlayıp Cumhurbaşkanı ilgili Bakanlıklara sunduk, tek bir geri dönüş alamadık”

Öncelik hayatları kurtarıp yaraları sarmak olsa da bu toplumsal faciayı önlemek için kılını kıpırdatmayanlar hiçbir zaman unutulmamalı ve halka karşı işledikleri bu suçların hesabı mutlaka sorulmalıdır.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 07 Şubat 2023
  • 12:30

On ili vuran bölgesel depremle ilgili açıklama yapan AKP şefi Tayyip Erdoğan, “…Deprem bölgesindeki pek çok binada enkaz kaldırma çalışmaları sürdürüldüğü için ölü ve yaralı rakamının nereye kadar yükseleceğini bilmiyoruz” dedi. Depremden etkilenen bölgenin genişliği, yıkımın büyüklüğü ve önden hiçbir tedbir alınmadığı için yazık ki, insan kayıpları da yüksek olacak.

Tek adam rejiminde iktidarın tepesinde oturan Tayyip Erdoğan ölü sayısının ne kadar yükseleceğini bilmiyor olabilir ama kesin olarak bilgisine sahip olduğu şeyler var. Zira Jeoloji Mühendisler Odası depremle ilgili hazırladığı raporları daha önce kendisine sunmuş.

Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan depremin beklendiğini belirterek, bu bölgelerin depreme hazır edilmesi gerektiği konusunda rapor hazırladıklarını ve ilgili bakanlıklarla Cumhurbaşkanlığı'na sunduklarını ancak hiçbir geri dönüş alamadıklarını söyledi.

BirGün gazetesine açıklama yapan Alan’ın bazı ifadeleri şöyle:

“…Bu fayların deprem üreteceğine ve her an kırılabileceğine ilişkin çok sayıda rapor ve akademik makale bulunuyor. Bunları dikkate alarak sıklıkla bu bölgeye dikkat çekmeye çalıştık. Hatta Oda’mızın bu fay üzerinde oturan 24 kent ve 500’ü aşkın mahalle ve yerleşim yeri için çalışmaları oldu. Bu yerleşim yerlerinin depreme hazır edilmesi gerektiğini defalarca söyledik ve yazdık. Bu konuya ilişkin raporlar hazırlayıp sunduk. Cumhurbaşkanı, ilgili bakanlıklara bu raporu sunduk. Tedbir alınması gerektiğine defalarca kez dikkat çektik. Tek bir geri dönüş dahi alamadık. Ne Cumhurbaşkanı ne bir milletvekili… Kimse bize dönmedi.”

(…)

“Daha iki ay önce Nur Dağı’nda deprem oldu. Sismik boşluk olduğunu ve her an bir kırılma yaşanabileceğini söyledik. Uyarılarda bulunduk. Tek bir iyileştirme dahi yapılmadı. Bütün uyarılarımız yanıtsız kaldı. Biz bu ülkede neyi değiştireceğiz o halde? Bu yüzden olacak olan oldu. Bu bölgenin ekonomik durumu ortada. Yapılar mühendislik denetimi almamış.

Kurumsal yapıdan teknik donanıma kadar birçok yapıda iyileştirme ve düzenlemeye ihtiyacımız var. Doğrudan fay hattı üzerine yapılmış barajlar, boru hatları, kritik sanayi bölgeleri var. Bakın Maraş-Antep arasındaki doğalgaz hattı hasar gördü. Ne olacak şimdi bu mevsimde? BOTAŞ’ın Ceyhan’daki dolum tesisi, Hatay Havaalanı, Osmaniye’yi gördük. Kentsel planlamanın ne kadar eksik ve hatalı olduğunu görmüş olduk böylece. Göz göre göre geldi. Bunun yaşanılacağını biliyorduk.”

Alan’ın açıklamaları ve başka pek çok bilim insanının benzer yöndeki uyarıları, ‘doğal’ olan bir olayın, iktidarın vurdumduymaz, bilime düşman rantçı politikalarıyla nasıl toplumsal bir ‘faciaya’ dönüştürüldüğünü gözler önüne seriyor. Oysa bilimin imkanları ve haramilerin kasalarına akıtılan büyük servetler depreme karşı önlem almak için kullanılmış olsaydı hasar ve kayıplar asgari sınırlarda tutulmuş olacaktı.  

Şu anda öncelik hayatları kurtarıp yaraları sarmak olsa da bu toplumsal faciayı önlemek için kılını kıpırdatmayanlar hiçbir zaman unutulmamalı ve halka karşı işledikleri bu suçların hesabı mutlaka sorulmalıdır.