Çoğunluğu “imam hatipli” olan AKP şeflerinin kendilerine özgü bir “ahlak” anlayışları var. Mafyatik saray rejiminin toplumun mide sağlığını alt-üst eden icraatları, adamlar için “olağan” hatta “kutsal” sayılabiliyor. Hırsızlık, yolsuzluk, mafyacılık, yağma, talan, adam kayırma, mala çökme, çocuklara tecavüz, kadınların öldürülmesi, polis zulmü, cinayetler, linççilik, ırkçılık, mezhepçilik, kaba riyakarlık… Liste daha da uzatılabilir.
Bu ve benzer icraatlar AKP şeflerinin “izzeti nefislerini” zerre kadar incitmez. Onlar bu icraatlarıyla iftihar bile ederler. Zira tümü bu kirli/karanlık çarkın sağladığı ranttan pay alıyor. Yine de bu adamların tahammül edemediği şeyler var. Örneğin İmam hatipliler hakkında bir şarkıcının söylediği bir cümle, adamları müthiş incitir, “izzeti nefislerini” yerle yeksan eder.
Önceki gün yine böyle bir olay organize ettiler. Piyasaya sürülen bir videoda geçen bir cümle üzerine AKP şefleri seferber oldu. Hatta adı skandallarla anılan, lüks makam araçlarına düşkünlüğü ile bilinen Diyanet İşleri Başkanı da onlarla birlikte ‘isyan’ etti.
Mevzu, şarkıcı Gülşen’in Nisan ayında verdiği konserde, bir imam hatip mezunu ile ilgili söylediği şu sözde düğümlendi:
“İmam hatipte okumuş, sapıklığı oradan geliyor.”
Bu söz dört ay önce söylenmiş. Ama şimdi birileri sosyal medya üzerinden bu cümlenin geçtiği videoyu piyasaya sürdü. Saray beslemesi medya anında Gülşen hakkında soruşturma başlatılacağını ilan etti. Nitekim haberin çıkmasından kısa süre sonra Gülşen gözaltına alındı ve ardından tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gülşen'in ifadeleri üzerine soruşturma başlatmış, Gülşen'in kolluk görevlilerince mevcutlu bir şekilde Cumhuriyet Başsavcılığı'nda hazır edilmesi talimatı vermişti.
Mafyatik saray rejiminin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) da Gülşen'in o cümlesine karşı hukuki süreç başlatıldığını duyurdu.
Gülşen, ifadeleri nedeniyle iktidar sözcüleri tarafından da 'nefret suçu' işlemekle suçlanmıştı. Birçok yandaş ‘gazeteci’ tarafından da hedef alınan şarkıcıya saldıranlar arasında AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş gibi rejimin “esaslı” adamları da var.
Suç dosyaları bu kadar kabarık olan bir rejiminin şeflerinin, dört ay önce söylenmiş bir söze gösterdikleri sert ‘ahlaki’ tepki, pek çok kişinin gözlerini yaşartmış olabilir. Ancak bu tabloda daha belirgin olan, kapitalizmin “hilkat garibeleri” yaratma konusundaki eşsizliğini tüm dehşetiyle gözler önüne sermiş olmasıdır.