İstanbul Tabip Odası Kovid-19 İzleme Kurulu, İstanbul’da artan vaka sayısı ve buna karşı alınması gereken önlemlere dikkat çekmek amacıyla basın toplantısı düzenledi. Tabip Odası’nın binasında gerçekleştirilen toplantıda İstanbul’da artan vaka sayılarına ilişkin hazırladıkları raporu paylaşan Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, pandemi sürecinde önemli bir dönemden geçildiğini belirterek, birinci dalgası bile baskılanmadan, yüksek bir hasta sayısıyla mevsimsel grip dönemine girildiğini söyledi.
“Artış durdurulmazsa felaket bekliyor”
Saip, özellikle İstanbul'da Nisan ayında en büyük vaka sayılarının yaşandığını, Haziran’da ise vaka sayılarında azalma olduğunu ancak hızla normalleşmeye geçilmesiyle vakaların tekrar arttığını vurguladı. Ekim ayında birinci dalgada ikinci büyük pik dönemine girildiğini belirten Saip, İstanbul'da hızlı bir artışın olduğunu söyledi.
İstanbul’da hem nüfusun kalabalık olması hem de nüfus yoğunluğunun çok fazla olması sebebiyle vaka sayısındaki artışın çok daha dramatik boyutta gerçekleşecek özelliklere sahip olduğuna dikkat çeken Saip, kentin hem toplumsal hem de sağlık çalışanları açısından alarm verdiğini belirtti. Saip, vaka artışlarının durdurulmaması halinde İstanbul'u felaketin beklediğini de sözlerine ekledi.
“Toplumsal hareketlilik sınırlandırılmalı”
İstanbul’u zor günlerin beklediğini ifade eden Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç ise salgına ilişkin alınması gereken önlemleri şu şekilde sıraladı:
“*Ev içinde buluşmanın çok yaygın olduğu gerçeği göz önüne alınarak; mevcut algoritmaya göre hastaneye yatışına gerek görülmeyen ancak, evde izolasyon önerilen asempotomatik veya hafif semptomlu hastalardan ev koşulları izolasyon için uygun olmayanlar, evde Covid-19 açısından yüksek riskli birey bulunanlar ücretsiz olarak yurt, misafirhane veya otellerde gözetim altında tutulmalıdır.
*İstanbul’da bu zamana kadar açılan sınıflara ek olarak Kasım ayından itibaren 5’nci ve 9’ncu sınıflarda yüz yüze eğitime geçilmesi, zaten artmış olan salgının boyutunu daha da artırabilir.
*Okullar, TTB, uzmanlık dernekleri ve eğitim sendikalarının önerileri ile sık sıkı önlemler alındıktan sonra açılmalıdır.
*Okullarda personel eksikliği giderilmeli, tuvalet vb. ortak kullanım alanlarında temizlik kurallarına uygun koşullar sağlanmalıdır.
*Şeffaf veri paylaşımı, yaygın test yapılması, Sağlık Bakanlığı’nın tedavi rehberlerinin bilimsel verilerle düzenlenmesi önemlidir.
*Bakanlık Bilim Kurulu'nun konunun bizatihi içinde olan uzmanlık derneklerinin görüşlerine şeffaf ve açık biçimde başvurmaları, hatta bu görüş raporları kamunun erişimine açık olmalıdır.
*İhtiyaç halinde özel hastanelerin sevk ve idaresi tamamen Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmelidir, sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonu arttırmak için ek ödeme adaletsizliği giderilmelidir.
*Sağlık çalışanları için güvenli çalışma koşulları sağlanmalı, düzenli test yapılmalı, grip aşısı yapılmalı ve Covid-19 meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir.
*İstanbul’da sosyal destek paketleri ile desteklenerek toplumsal hareketliliğin sınırlandırılması ihtiyacı vardır.
*Pandemi tsunamisi hastanelerde değil, toplumda, toplumla birlikte karşılanmalıdır!”
İllerde etkili mekanizma kurulmalı, bağımsız karar alınabilmeli
Pandeminin hastanelerde değil, başta çalışma alanı olmak üzere toplum genelinde kazanılabileceğinin altı çizilen açıklama şu sözlerle bitirildi:
“Birinci basamak sağlık hizmetleri organizasyonu hızla bölge temelli yapılanmaya dönüştürülerek salgın ile mücadeleye uygun hale getirilmelidir. Toplumun tüm kesimlerinin salgın sürecine katkı ve katılımının etkili mekanizmaları kurulmalıdır. İllerin pandemi ve il hıfzıssıhha kurullarında ilgili yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarının sendika ve odaların temsiliyeti sağlanmalı, illerin kendi kararlarını (bölgesel kapanma, toplumsal hareketliliğin azlığı, toplu törenler vb.) bağımsız şekilde alabilme hakkı tanımlanmalıdır.”