AKP-MHP rejimi yıllardan beri işsizlik Sigorta Fonu'nu (İSF) yağmalıyor. Rejim ya kendi rezil işleri için kullanıyor ya da kapitalistlere peşkeş çekiyor. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İSF’den sermayedarlara aktarılan para miktarı artırıldı. Teşvik, destek vb. adlar altında aktarılan miktar, 2024 yılı için %30’dan %50’ye çıkartıldı.
2016 yılında yapılan yasa değişikliği ile İSF’den sermayeye fon aktarım oranı %30 olarak belirlenmişti. Bu oranı az bulan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yetkisini kullanarak %50’ye çıkarttı. AKP şefi işçiye düşmanlık, sermayeye hizmette sınır tanımadığını aldığı bu kararla birkez daha gösterdi.
***
İşsizlik Sigorta Fonu, 1999 yılında güya ‘kendi isteği dışında işsiz kalan işçilere gelir desteği sağlamak amacıyla’ kuruldu. İlk haliyle yasada “amacı dışında kullanılamaz” hükmü vardı. Ancak AKP hükümetleri bu hükme hiçbir zaman uymadı. Nitekim fondan ilk ödemeler 2002 yılında gerçekleştirildi. İşçilerin fondan yararlanma koşulları o kadar ağırlaştırıldı ki, işsiz kalanların ancak küçük bir kısmı bu imkandan yararlanabildi. Bu ise fonda biriken paranın sürekli artmasını sağladı. Burada biriken parayı gören AKP şeflerinin adeta gözleri döndü. Dolayısıyla işsizlerden esirgendiği için biriken parayı yağmalama rutin işlerden biri haline getirildi.
2008 yılında işsizlik fonunda biriken paranın farklı amaçlar için harcanmasına yasal kılıf uyduran hükümet, GAP projesi için, ‘geri ödenmesi koşuluyla’ kaynak aktardı. O günden bu yana yağma fütursuzca devam ettiriliyor.
İşçilerden ve kapitalistlerden yapılan kesintiler ile devletin katkı payından oluşan fonda biriken para, 2011 yılına kadar İş-Kur tarafından kamuoyuna duyuruluyordu. Dahası nereye ne kadar kaynak aktarıldığı da verilerle açıklanıyordu. 2012 yılı itibariyle ise sadece yıllık gelir-gider oranları açıklanmaya başladı. Fonun kimler tarafından, nasıl yağmalandığı gizlenmeye çalışıldı. Sonraki yıllar ise “amacı dışında kullanılamaz” kuralı tamamen ortadan kaldırıldı. Gerçi AKP bu kurala hiç uymadı. Yine de yasayı değiştirerek yağmaya ‘yasal kılıf’ uydurdu. Bu düzenleme ile fonda biriken kaynakların %30’u sermayeye teşvik adı altında aktarılmaya başlandı ve bu oranı %50’ye çıkarma yetkisi Cumhurbaşkanı’na verildi. İşçi düşmanı Tayyip Erdoğan’la müritleri, yağma için fonda daha çok para biriksin diye, işsiz kalan işçilerin fondan yararlanabilme kurallarını daha da zorlaştırdı. O günden bugüne olan şudur: işsizler için oluşturulan fonu AKP-MHP rejimi ile kapitalistler birlikte yağmalıyor.
***
İşsizlik Fonu’nun kullanımıyla ilgili ulaşılabilen 2023 yılına ait sınırlı bilgiler bile yağmanın boyutunu gözler önüne seriyor. Bu verilere göre 2023 yılında fonda biriken para 117,3 milyar lira. Bunun yaklaşık %18,5’ine tekabül eden 21,7 milyarı işsizlik ücretleri için kullanılmış. %67’sine denk gelen 78,5 milyar ise “teşvik, destek, işbaşı eğitim” gibi adlar altında sermayeye aktarılmış.
Fonun ne olduğu, nasıl kullanıldığı açıklıkla ortaya konulmadığı için ekonomistler iğneyle kuyu kazarcasına verilere ulaşarak kimi sonuçlar ortaya koyabiliyorlar. Kamuoyunda sıklıkla tartışılan İşsizlik Fonu’nun ne olduğu, nasıl kullanıldığı gibi bilgiler ancak bu çabalar sayesinde ortaya çıkartılabiliyor. Bu verilere göre, yasa değişikliğinden bu yana fon büyük ölçüde sermayeye çeşitli kılıflara uydurularak aktarılmıştır. Pandemi döneminde güya istihdamı korumak adına sermayeye aktarılan kaynaklar ise diğer dönemlerle kıyaslanamaz boyutlara ulaşmıştı. Kimi ekonomistlere göre ise İşsizlik Fonu’nda toplanan para sadece kâğıt üstünde ve gerçekte böyle bir para kalmadı.
Her adımı sermaye sınıfının ihtiyaçlarına göre atan saray rejimi, ülke kaynaklarını yağmalama ve kapitalistlere peşkeş çekme konusunda önceki tüm emsallerinden daha pervasızdır. Yasalar rafa kaldırıldığı için işlediği suçların hesabını vermediği gibi, gerçekleri de toplumdan gizleyebilmek için ayak oyunlarına baş vuruyor. Geçtiğimiz yıllarda sermayedarların “hiçbir dönem bu kadar teşvik almadık” diyerek mutluluklarını ve AKP iktidarından memnuniyetlerini dile getirmelerinin nedeni de bu pervasızlıktır. Şu kriz atmosferi içinde işsizlik istikrarlı bir şekilde artarken fonda biriken paradan kapitalistlerin işçilerden üç kattan fazla pay alması, AKP-MHP rejiminin emekçileri hiçe sayan bir küstahlığının dorukta olduğuna işaret ediyor.
Ekonomide yarattığı yıkımın faturasını işçi ve emekçilere ödettirmek için atılan adımların bir parçasını işçilere ait fonların sermayenin yağmasına açılması oluşturuyor. Öyle ki işbaşı eğitim, istihdamı desteklemek, asgari ücret prim desteği gibi bitmek bilmez “destek” listesi uzayıp gidiyor. İşçilerin soygunu derinleşirken, çalışma ve yaşam koşulları ağırlaşırken holdinglerin devasa kâr oranları açıklamaları sermaye düzeni ve onun tepesinde oturan saray rejiminin emek düşmanlığının somut delilleridir.
İşçi sınıfı ve emekçiler, fabrikalarında ve yaşam alanlarında örgütlü mücadeleyi yükseltip saraylarda sefahat süren bu kokuşmuş soyguncu takımına dur demedikçe, rejimin kararnameleriyle sömürü ve talan artmaya devam edecektir.