Kapitalist-emperyalist sistem, başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın bir dizi yerinde tırmandırdığı savaş politikaları üzerinden en barbar yüzünü göstermeye devam ediyor. Devasa savaş makinalarıyla girdiği her yeri yakıp-yıkan, kana bulayan emperyalistler, en modern teknolojiyi kullanarak kanlı katliamların altına imza atıyorlar.
Son 15 yıldır Ortadoğu coğrafyasında yaşanan savaşlar dizisi emperyalist-kapitalizmin ne denli vahşileşebileceğini ise bir kez daha gözler önüne serdi. “Teröre karşı mücadele” ya da “Ortadoğu'ya demokrasi götüreceğiz” yalanı ile Afganistan'ı, Irak'ı ve Libya'yı yerle bir eden emperyalistler, bölgedeki tarihi ve toplumsal birikimi barbarca talan ettiler. Emperyalistlerin yağma ve egemenlik için başlattığı bu savaşlar, yüz binlerce insanın hayatına mal oldu.
Emperyalizmin kanlı savaş aparatları: El Kaide, IŞİD, ÖSO...
Günümüz dünyasında emperyalist saldırganlığın yıkıma uğrattığı bir başka coğrafya ise Suriye. Suriye'de 2011 yılında başlayan ve hala devam eden savaş boyunca resmi rakamlara göre 500 bin kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 2 milyon kişi ise yaralandı. Yine milyonlarca Suriyeli savaş nedeni ile yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı, birçoğu göç yollarında yaşamından oldu.
Bu kanlı bilançonun gerisinde ise emperyalistler arası egemenlik ve yağma kavgası yer alıyor. Zira, Kuzey Afrika ve Arap coğrafyasını etkisi altına alan kitle hareketlerini yozlaştırıp, kendi gerici çıkarları için kullanmaya çalışan ABD emperyalizmi, Suriye'de patlak veren hareketliliği de bu eksende istismar etmek için kolları sıvadı. Daha ilk günden itibaren Esad rejimini yıkıp yerine dinci-Amerikancı bir iktidar kurmak için her türlü kirli yöntemi devreye soktu. Etnik-mezhepsel ayrımları kaşıdı, IŞİD, ÖSO ve benzeri cihatçı çeteleri besledi, silahlandırdı. Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte oluşturdukları “operasyonal mekanizma” ile yıkıcı savaşı tırmandırdı. “Eğit-donat” projeleri ile dinci-faşist çeteleri Suriye'de savaş makinesi olarak kulandı, hala daha kullanıyor. Kafa kesen, insanları diri diri yakan ve hiçbir insani ölçütü ve değerler sistemi olmayan bu çeteler Suriye halklarına karşı acımasız katliamlar gerçekleştiriyor.
Tüm bu olgular göstermektedir ki, adı ister IŞİD olsun isterse El Nusra, isterse ÖSO; tüm bu çağ dışı çeteler emperyalizmin karanlık ve en barbar yüzüdür. Bu çeteler emperyalizmin paramiliter vurucu gücü olarak Suriye'de savaşmaktadır. Türk sermaye devletinin bu çetelerle kurduğu çok yönlü ilişkiler dahi bunu tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermektedir. Son yıllarda emperyalistlerin ilan ettiği “IŞİD'e karşı savaş” ise tamamen sözdedir. Zira IŞİD zihniyeti ve pratiğinin temsilcisi bir dizi çete bugün ÖSO çatısı altında Türk sermaye devleti ile birlikte, onun tam desteği ile Suriye'de yıkıcı bir savaş yürütmektedir.
IŞİD'in asker yakma görüntüleri: Vahşet ve barbarlık emperyalist sistemin doğasıdır
Geçtiğimiz günlerde IŞİD, iki Türk askerini yakarak öldürdüğünü bir video ile duyurdu, yayınlanan görüntüler bütün bir toplumun ana gündemi oldu. Söz konusu video üzerine çeşitli yorumlar yapıldı, toplumu maniple etmek için türlü senaryolar ortalığa saçıldı.
Tüm bu keşmekeş içerisinde gizlenemeyen çıplak gerçek ise, IŞİD'in emperyalist sistemin en barbar yüzü olduğu idi. Zira cihatçı çetelerin kullandığı bu vahşi yöntemler, bizzat emperyalist sistem patentlidir. Hitler nasıl ki gaz odalarında insanları barbarca yakmışsa, nasıl ki Türk sermaye devleti bodrumlarda Kürt halkını ateşe vermişse ya da ABD emperyalizmi atom bombalarıyla Hiroşima'yı, Nagazaki'yi nasıl kavurmuşsa; IŞİD'de bugün aynı yöntemleri Suriye'de kullanmaktadır. Hem de Türk sermaye devleti ve gerisindeki emperyalist güçlerin tam desteği ile.
Söz konusu vahşi yöntemler üzerinden “eğit-donat” projeleri ile açık ya da gizli biçimlerde bu çeteleri eğitenler de emperyalistler ve işbirlikçileridir. El Kaide'yi, IŞİD'i, El Nusra'yı, ÖSO'yu bölge ve dünya halklarının başına musallat edenler, şimdi iki Türk askerinin yakılması üzerinden “teröre karşı savaşta” ne kadar da haklı olduklarından dem vurup işçi ve emekçileri kandırmak için çabalıyorlar. Lakin, Suriye savaşının ağır faturası daha görünür hale geldikçe, dinci-faşist çetelerle kurdukları karanlık ilişkiler ifşa oldukça bu alçakça yalanların emekçiler nezdinde hiçbir hükmü kalmıyor.