İnsan Hakları İzleme Örgütü: Cizre’de en az 196 kişi katledildi

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) Cizre’de 79 gün süren sıkıyönetim uygulamalarına ilişkin hazırladığı raporda, kirli savaş süreci ile birlikte en az 338 sivilin yaşamını yitirdiği ve Cizre’de ise 14 Aralık ile 11 Şubat tarihleri arasında aralarında 11 çocuğun da bulunduğu en az 66 kişinin ateşli silahla vurulma veya havan topu patlaması sonucu, vahşet bodrumlarında ise 130 civarında insanın öldürüldüğüne yer verildi. Raporda, ayrıca hükümetin son çıkardığı yasa ile suç işleyen personelleri korumak istediğinin altı çizdi. 

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Temmuz 2016
  • 11:51

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), sıkıyönetim uygulamalarının 79 gün sürdüğü Şırnak’ın Cizre İlçesi’ne ilişkin hazırladığı raporunu yaptığı yazılı açıklama ile kamuoyuna duyurdu. Devlet güçlerinin engellemelerine rağmen hazırlanan raporda, sivillerin yaşam hakkının elinden aldığı, zorla yerinden göç ettirildiği ve özel mülklerin tahrip edildiğine yer verildi. Raporda, saldırılar süresince yaşamını yitiren insan sayısı ile ilgili nihai bir sayı elde edilmediği ancak daha önce yayınlanan raporlarda 251 insanın yaşamını yitirdiğine yer verildiği kaydedildi. 

‘Erdoğan'ın açıklaması sonrası sivil toplum örgütleri engellendi’

DİHA’nın haberine göre, İnsan Hakları İzleme Örgütü, engellemelere rağmen rapor için yaptığı araştırma sırasında mağdur, tanık, avukat ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile görüştüklerine değindi. Raporda ayrıca bazı sivil toplum örgütlerinin Cizre ile ilgili hazırladıkları raporları açıklaması sonrası Tayyip Erdoğan'ın 7 Nisan da sarf ettiği, "Geçenlerde onların malum STK’larıymış… Bir araya gelmişler raporlar yayımlamışlar. Bu raporları yayımlayanların üzerine gidilmesi lazım. Neyin raporunu yayımlıyorsun?” sözlerinden sonra devlet yetkililerinin sivil toplum örgütlerinin Cizîr’deki çalışmalarını engellediği ifade edildi.

Sahada belgeleme yaptıkları esnada polis engelli karşılaştıklarını belirten İnsan Hakları İzleme Örgütü, Cizre Kaymakamı'nın kendileri ile görüşmek istemediğini de kaydetti. 

‘Beyaz bayrak taşıyanlar hedef alındı’

Kirli savaş süreci ile birlikte ülke genelinde en az 338 sivilin yaşamını yitirdiği aktarılan raporda, Cizre’de 14 Aralık ile 11 Şubat tarihleri arasında, aralarında 11 çocuğun da bulunduğu en az 66 kişinin ateşli silahla vurulma veya havan topu patlaması sonucu öldüğü vurgulandı. Tanıklarla yapılan görüşmelerde ellerinde beyaz bayrak olan sivillerin hedef alındığı ifade edilen rapor da, vahşet bodrumlarında aralarında sivil ve silahsızların da olduğu 130 civarında insanın öldürüldüğü belirtildi.

‘Hendeklerin olmadığı yerlerde ölüm var’

Raporda, ölümlerin çoğunluğunun hendeklerin olduğu bölgeler de olduğunun altı çizilerek, hendeklerin olmadığı mahallelerde de çok sayıda sivilin öldürüldüğü kaydedildi. Cizrelilerin özel mülklerinin yaygın bir şekilde ve hukuksuz olarak tahrip edildiğinin belgelendirildiğine dikkat çekilen raporda, uydu görüntülerinde 95 bin metrekareden (9,5 hektardan) oluşan iki yıkım bölgesinin tespit edildiğine yer verildi.

‘Hastane karargâh olarak kullanıldı’

Uydu görüntülerinde Cizre Devlet Hastanesi bahçesine çok sayıda askeri aracın konuşlandırdığı görüntülerinin tespit edildiğine değinilen raporda, kentin stratejik noktalarına yerleştiren zırhlı araçlarla kente top atışı yapıldığı aktarıldı.

‘Etkin soruşturma yok’

Yetkililerin kentte yaşanan sivil ölümleri ve özel mülk tahribatlarına yönelik etkin bir soruşturma yürütmediği kaydedilen raporda, savcılar tarafından bazı soruşturmaların başladığı söylense de görüşülen ailelerden hiçbirinin ifadeye çağırılmadığı belirtildi. Özelikle bodrumlarda mahsur kalan insanların ölümünün tam olarak soruşturulması gerektiğine dikkat çekilen raporda, ortaya çıkan delillerin bu ölümlerin yargısız infaz ve hatta cinayete varan kanunsuz öldürmelerden kaynaklanmış olabileceğine işaret ettiği vurgulandı. 

‘Cezasızlığın önü açılıyor’

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri'nin Cizre’deki inceleme talebini destekledikleri belirtilen raporda, hükümetin son çıkardığı yasa ile suç işleyen personelleri korumak istediğinin altı çizildi. Raporda, çıkarılan yasa ile ‘90’lı yıllardaki gibi yargısız infaz, zorla kaybetme, işkence ve binlerce evin hukuksuz bir şekilde tahrip edilmesi gibi yaygın ve ağır hak ihlallerinin varlığına rağmen, devlet görevlilerinin sistematik bir şekilde cezasız kalmasına olanak sağlanacağı ifade edildi. 

‘8 ölüm belgelendi’

Biri üç aylık bebek ile 13 ve 11 yaşlarında iki çocuğun da bulunduğu 8 kişinin ölümlerinin ayrıntılı bir şekilde belgelendiği ifade edilen raporda, yapılan araştırma sonucu devlet güçlerinin bu sivilleri aktif çatışma bağlama dışında öldürdüğüne işaret edildiği belirtildi. 

‘Cesetlerin uzuvları yok’

Bazı cenazelerin yanmış olduğuna ve bazılarının tanınmayacak ölçüde yanmış olduğuna yer verilen raporda, bazı cenazelerinde uzuvlarının veya kafalarının olmadığına dikkat çekildi. 8 kişinin otopsi raporlarına ulaşıldığı kaydeden raporda, otopsi raporlarında cenazelerin 6'sında eksik uzuvların bulunduğu ve 4'ünün de yanmış olduğu vurgulandı. Raporda, incelenen otopsi raporlarında cenazelerin bazılarının neden kısmen "karbonize" olduğunun açıklanmadığı ifade edildi. 

‘Tahliye esnasında saldırı’

Raporda, vahşet bodrumlarındaki insanların çıkması için mutabakata varıldığı ancak HDP’li vekillerle yapılan görüşmelerdeki ses kayıtlarından anlaşılacağı üzere tahliye yapılacağı sırada bodrumlara yönelik ağır saldırıların olduğu kaydedildi. Ses kayıtlarında bodrumlardan patlama ve silah seslerinin duyulduğu vurgulanan raporda, saldırı sonucu telefondaki kişinin molozların altında kaldıklarını söylediği belirtildi. Bodrumlarda bulunan kişilerin TV’lerle yaptıkları görüşmelere yer verilen raporda, görüşen kişilerin devlet güçlerinin bodrumları yaktığını ve alevlerden dolayı çok sayıda kişinin öldüğünü duyurduğu aktarıldı.

‘Nehir kenarında uzuvlar bulundu’

"Operasyon bitti" açıklamasından sonra ilçede birçok bina yıkımının devam ettiği ve çıkan molozların kamyonlarla Dicle Nehri kıyısındaki bir bölgeye yığıldığı belirtilen raporda, nehir kenarında insan uzuvlarına ulaşıldığı ve halen bölgede insan uzuvlarının olma endişesinin yaşandığı vurgulandı.