TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından depremin 8. Ayında Antakya’da basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada şunlar ifade edildi:
"Siyaset alanını finanse eden rant düzenini koruyanlar sorumluluğu başkalarına yıkıp kendilerini sıyıramazlar."
İMO Yönetim Kurulu Üyeleri, Danışma Kurulu Üyeleri ve İMO üyelerinin katıldığı açıklama, Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç tarafından okundu. Açıklamada şunlar ifade edildi:
“Depremin etkilediği 11 ildeki kullanılamaz durumda bulunan toplam yapının yüzde 30’u Hatay’dadır. Böylesine büyük bir yıkıma uğrayan Hatay için sorunlar, ne yazık ki geride kalmış değildir. Depremlerin üzerinden 8 ay geçmesine rağmen şehirde yaşam normale dönememiş, depremin yıkıcı olduğu Antakya, Defne, Samandağ ve Kırıkhan ilçelerinde barınma, beslenme, sağlık, hijyen, içme suyu, eğitim gibi en temel insani ihtiyaçlara yönelik problemler varlığını sürdürmektedir. Konteyner kentlerin oluşturulmasıyla barınma sorunu kısmen düzeltilmiş gibi görünse de, yer seçimi yanlışlıkları iklim koşullarına göre ciddi sorunlar yaratmaktadır.”
Deprem bölgesindeki ağır hasarlı yapılara değinilerek şunlar ifade edildi:
“Depremin üzerinden 8 ay geçmesine rağmen yıkılmayı bekleyen ağır hasarlı yapılar insan hayatını tehlikeye sokmaya devam ederken, kontrolsüz bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma işlemleri çevreye ve insan sağlığına zararlar vermekte, enkaz toplama alanları ise içme suyu kaynaklarını kirletmesi bakımından ciddi riskler oluşturmaktadır.”
Rant düzeninin sorumluluğuna işaret edilen açıklamada son olarak şunlar ifade edildi:
“Bu kayıplar olmayabilirdi; on yıllardır biliniyor ve ifade ediliyor olmasına rağmen riskli yapılar tespit edilip karı ve rantı düşünmeden müdahale edilseydi eğer! Bu yıkımlar olmayabilirdi; kağıt üzerinde kontrollüymüş gibi görünen ama fiiliyatta başıboş bir yapılaşma düzeni olmasaydı eğer! Bunca acılar çekilmeyebilirdi; afetlere hazırlık ve müdahale planları kağıt üzerinde kalmasaydı eğer! Şimdi İnşaat Mühendisleri Odası olarak buradan, Hatay’dan bir kez daha sesleniyoruz. Bu vurdumduymazlık hali artık son bulsun. Akılın, bilimin ve tekniğin ışığı altında, halkın genel menfaatlerini gözeten, doğa ve çevre ile barışık yaşanabilir güvenli kentleşme ve yapılaşma için harekete geçilsin. Depremleri en az hasarla atlatmak mümkün. Yeter ki siyasal sorumluluk sahipleri burada göstermelik değil kararlı adımlar atsın.”