İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Ankara Şube Başkanı Selim Tulumtaş, “imar barışı” ve ardı ardına yıkılan binalarla ilgi değerlendirmelerde bulundu.
Gazete Duvar’dan Tamer Arda Erşin’in haberine göre, 18 Mayıs 2018 tarihinde adına “barış” denilen “imar affı”na ilişkin bir düzenleme çıkarıldı. Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve “imar barışı”nın sağlanması amaçlanıyordu. Bu “barış” Haziran 2019 tarihine kadar uzatıldı ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un açıklamasına göre 9 milyon 210 bin kişinin bundan faydalandı.
“İmar barışı”yla ilgili her şey yolunda gibi gözükürken İstanbul Kartal’da 8 katlı bina çöktü ve 21 kişi yaşamını yitirdi. Bu bina için “imar barışı” başvurusunda bulunulmuştu. Bu olayı İstanbul Balat’ta çöken 3 katlı ve Mersin’de çöken 3 katı kaçak, 5 katlı bina izledi. Kaçak yapı olayı bununla da bitmedi.
UNESCO Dünya Mirası listesindeki Kapadokya’da peri bacalarının yanına kaçak otel inşa edildiği ortaya çıktı. Bu olaylardan sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 81 ile genelge göndererek 3 ay içerisinde riskli ve kaçak yapıların tespit edilmesi ve Bakanlığa bildirilmesini istedi. Tüm bu gelişmeleri İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Selim Tulumtaş değerlendirdi.
‘Biz söylemiştik!’ mi denilecek?
İMO Ankara Şube Başkanı Tulumtaş, “İmar barışı”yla ilgili düzenlemede yer alan, “Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir” ve “Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır” ifadelerinin altını çizdi ve “Kartal’daki çöken binada da insanlar başvurmuş. Bu insanlar deprem riskini kendi üzerine almış oldu. Yönetenler, insanlar öldükten sonra ‘sorumlu olacaklarını biz söylemiştik!’ mi diyecekler?” dedi.
‘900 bin yapıyı ve 2 milyon 700 bin kişiyi bombanın üstüne oturttuk’
Tulumtaş, “imar barışı”na başvuran kişi sayısı üzerinden hesap yaparak şunları söyledi, “9 milyon 210 kişi başvurdu. Bir hane olarak düşünelim ki hane değildir. Yüzde 10’nu durduğu yerde yıkılabilecek şekildeyse neredeyse 900 bin yapı demek. Buradaki hane halkını 3 kişi olarak sayarsak 2 milyon 700 bin kişiyi bir bombanın üstüne oturttuk.”
‘Geçen 7 yılda amaca uygun çalışma yapılmadı’
31 Mayıs 2012 tarihinde Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çıkarılmıştı. Tulumtaş bu kanunu hatırlatarak Bakanlığı 81 ile gönderdiği genelgeyi değerlendirdi: “Aradan 7 yıl geçti. Zaten riskli ve kaçak yapıların tespit edilmesi gerekiyordu. Riskli alanlarla ilgili alınmış 316 karar var. Ankara özelinde bakarsak, yapılaşmanın olmadığı mezarlık, yeşil alan gibi yerlerde riskli alan kararı var. Demek ki 7 yıllık süreç içerisinde amacına uygun olarak çalışma yapılmamış”.
‘Tespiti gözünüzle yapın, diyemezsiniz!’
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürü Vedad Gürgen yurttaşlara “Bodrum katlarını, hiç girilmeyen kömürlük kısımlarını kontrol etsinler” çağrısında bulunmuştu. Bu çağrıyı “Talihsiz bir açıklama” olarak gören Tulumtaş, riskli yapıların kamu kurumları tarafından tespit edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Siz uzmanlığı olmayan ve kendisine güvenli yapı aldığını düşünen insanlara ‘Kendi risk oranınızı, gözünüzle bakarak tespit edin diyemezsiniz” diye konuştu.