İHD: Cezaevlerinde 1333 hasta mahpus bulunuyor

İHD Merkezi Hapishane Komisyonu, Mart 2019'da güncellediği hasta mahpus listesinde 457’si ağır 1333 hasta mahpus olduğunu açıkladı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 07 Nisan 2019
  • 15:29

İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, Mart 2019'da güncellediği hasta mahpuslar listesini, bugün İHD Diyarbakır Şube binasında yaptığı basın toplantısında açıkladı.

Hasta mahpus listesini açıklayan Avukat Zeynep Ceren Boztoprak, güncelledikleri listelerinde 457’si ağır olmak üzere 1333 hasta mahpusun olduğunu belirtti.

Binlerce hasta mahpusun ölüm sınırında olduğunu vurgulayan Boztoprak, hasta mahpusların ölümüne seyirci kalındığını, bürokratik engeller ve yasal zorluklardan dolayı mahpusların tabutla tahliye olduğunu belirterek bunun bir işkence olduğuna dikkat çekti.

Sağlığa erişim hakkı yasalara aykırı olarak engelleniyor

Boztoprak açıklamanın devamında şunları söyledi:

“İnfaz sistemindeki sorunlar ve özellikle de 2005 yılında yürürlüğe giren 5275 Sayılı Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un insani olmayan bir yaklaşım üzerine kurulu olması; otoriteyi ve kuralları dayatan, yaşama hakkını ve özgürlükleri değil, güvenliği öne çıkaran bir anlayışla hazırlanması ve uygulamada yaşanan sıkıntılar sorunları artırmaktadır.”

Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) tutukluların sağlığa erişim  haklarına ilişkin düzenlemeleri hatırlatan Boztoprak, Türkiye'de mahpusların sağlığa erişim hakkının yasalara da aykırı olarak engellendiğini ifade etti.

Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) tıp etiğine uygun davranmadığını belirten Boztoprak “Adli Tıp Kurumu’nun bilimsellikten uzak ve taraflı kararları da hasta tutukluların maruz kaldığı durumun en başat nedenlerindendir. Oysa bilirkişilik, hizmetin niteliği gereği herhangi bir konuda verilecek objektif, teknik ve bilimsel görüştür. Bilirkişiliğin esası bilimsel görüşün özgürce sunulabilmesidir. Ancak kurum; 12 Eylül rejiminin etkisinde yapılmış düzenlemelerin ruhunu yansıtmaktadır” dedi.

Hasta mahpusların hakları

İmralı Hapishanesi'nde uygulanan tecrit işkencesine dikkat çeken Boztoprak, tecritin son bulmasını ve İmralı Hapishanesi'nin kapatılması gerektiğini vurgulayarak hasta mahpusların yaşam hakkı için şu önerileri sıraladı:

“* Halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir. Cumhurbaşkanının sağlık sebebi ile mahpusları af yetkisini düzenleyen genelge değiştirilerek, adli tıp kurumu tek belirleyici olmaktan çıkarılmalıdır.

* Cezaevindeki yaşam koşullarının, cezaevi dışındaki yaşam koşulları ile mümkün olduğunca uyumlu olmasına özen gösterilmelidir.

* Adalet Bakanlığı’nın 45/1 sayılı Genelgesi’nde belirtilen on kişi, on saat sohbet hakkı uygulamasının cezaevlerinde hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, tecridin insan üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi için mevzuatta belirtilen programların dışında da mahpusların bir araya gelmeleri sağlanmalı ve faaliyetler konusunda kendilerine farklı seçenekler sunulmalıdır. Bu seçeneklerin kullanımında tredman uygulamaları adı altında dayatmalara başvurulmamalıdır.

* Uluslararası standartlar ile yasaklanan zincir, demir gibi kısıtlama araçlarının kullanılması önlenmeli, kısıtlama araçları cezalandırma amacıyla kullanılmamalıdır.

* Özellikle işkence iddialarında olmak üzere, mahpusların muayeneleri İstanbul Protokolü uyarınca standart adli muayene formu kullanılarak kapsamlı biçimde yapılmalıdır.

* Mahpusların muayeneleri mahremiyete uygun şekilde, yalnız ya da en azından kimsenin duyamayacağı bir ortamda yapılmalıdır. Bu ortamın sağlanamadığı durumlarda, muayene sırasında bulunan kişilerin kimlik bilgileri rapora mutlaka yazılmalıdır.

* Cezaevi hekimi ve tıbbi personelinin İstanbul Protokolü eğitimi almaları sağlanmalıdır.

* Cezaevinde sağlanan tıbbi bakım hizmeti, cezaevi dışındaki olanaklarla eşit hale getirilmelidir.

* Mahpusların yeterli düzeyde sağlıklı yaşam koşullarına ve tıbbi bakıma erişimi sağlanmalı; sağlık hizmetleri ve mahpusların hekimle görüşme talepleri gereksiz gecikme olmaksızın karşılanmalıdır.”

Açıklama hapishanelerde işkence ve saldırıların son bulması ve mahpusların yasal haklarının engellenmemesi önerileriyle bitirildi.

İLİŞKİLİ HABERLER