İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Çocuk Hakları Komisyonu “Çocuk Hakları Günü” vesilesiyle yaptığı açıklamada Türkiye’nin sözleşmeye koyduğu çekinceler hatırlatıldı:
“Ancak 1995 yılında Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 17, 29, ve 30. Maddelerine çekince konulması Türkiye’de yaşayan çocuklar arasında etnik köken, toplumsal cinsiyet, din ya da kültüre dayalı ayrımcılığın devam etmesine yol açmıştır. Türkiye, çocuklar hakları bakımından yasalar önünde bile eşitliği sağlayamamış, çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar başta olmak üzere, erken yaşta zorla evlendirilme, ağır iş koşullarında kayıtsız çalıştırılma ve iş cinayetlerine kurban gitme gibi giderek artan hak ihlallerinin önüne bir türlü geçilememiştir.”
Açıklamada “Savaşın öznesi olmaya zorlanan çocuklar”, “Deprem sonrası çocuk”, “Mülteci çocuklar”, “Çocuklar okula değil iş yerlerine gitmek zorunda kalıyor”, “Kanunla muhalefete düşen çocuklar”, “Engelli çocuklar yaşamın her alanında dışlanıyor” ara başlıklarla çocuk hakları ihlallerinin anlatılarak sonuç ve öneriler olarak şunlar sıralandı:
“* Çocuk Hakları Sözleşmenin çekince konulan maddelerine de derhal taraf olunmalı iç hukukta her çocuk için erişilebilir düzenlemeler yapılmalıdır.
*Çocuklara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için Çocuk Hakları ve İnsan Hakları örgütlerinin katılımıyla “Çocuğa Karşı Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı” hazırlanmalıdır.
*Çocuk Cezaevleri kapatılmalı ve Kanunla Muhalefete Düşen Çocuklar için onarıcı, sosyal yaşama katılımlarını destekleyici ve çocukları güçlendirici programlar hayata geçirilmelidir. Çocukların kapatılması için açılması planlanan Çocuk Ceza İnfaz Kurumları ve Çocuk koğuşları derhal lağvedilmelidir.
*Engelli çocuklar ve ailelerinin sosyal yaşama dahil olacağı başta erişilebilirlik olmak üzere tüm tedbirler eksiksiz hayata geçirilmelidir.
*RTÜK dahil olmak üzere, çocuklarla ilgili her konuda karar mekanizmalarına çocuk katılımı ve çocukların görüş ve önerilerini sunacağı mekanizmalar oluşturulmalıdır.
*Deprem bölgesindeki çocuklarla ilgili kamuoyunu tatmin edici ayrıştırılmış bilgilerin ivedilikle paylaşılması, halen kayıp olan çocuk sayısı ile ailesini tümden kaybeden çocukların durumuna ilişkin bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
*Her çocuğun eğitim ve öğretim görme hakkı kapsamında ilköğretimden başlayarak her kademede beslenme ve barınma desteği sağlanmalıdır. Farklı etnik grupların kendi anadillerinde eğitim öğretim almalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Din dersi zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır.
*Çocuk İşçiliğinin önlenmesi için çocukların ve ailelerin ekonomik ve sosyal olarak desteklenmesi ve Çocuk Çalıştıran işyerleri etkin bir şekilde denetlenmelidir.
*Merkezi ve yerel yönetim bütçelerinde çocuklar için harcanacak kaynakların ayrılması zorunlu olmalı ve ayrılan kaynağın çocuklar için harcanması kurala bağlanmalıdır.
*TBMM bünyesinde çocuk haklarını koruyup gözetecek Çocuk Hakları İhtisas Komisyonu kurulmalıdır.”