AKP’nin itiraz dilekçeleri nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin seçim sonuçlarının resmi açıklaması 17 günlük sürenin sonunda geldi. Önce geçersiz oyları tekrar saydırtan AKP, bundan sonuç alamayınca, İBB seçimlerinin iptal edilip yeniden yapılması için YSK’ya başvurdu.
İstanbul’u kaybetmek iktidar partisi açısından yalnızca politik başarısızlık anlamına gelmiyor. İBB’nin kaybedilmesi ihaleler yoluyla beslediği yandaş sermaye gruplarına rant kapılarının kapatılacağı anlamına da geliyor. Refah Partisi’nden AKP’ye uzanan 25 yıllık süreçte İstanbul üzerinden birçok yandaş şirket palazlandı, AKP kadroları zenginleşti. Erdoğan ve AKP’si tek adam rejimini inşa ederek fiili olarak parti-devleti yapısının bir örneğini oluşturdu.
AKP iktidara gelir gelmez yaptığı ilk icraatlardan biri Kamu İhale Kanunu’nu değiştirmek oldu. Bunu Avrupa Birliği standartlarına uyum ambalajıyla sundu. 2018 yılına kadar, yani 16 yıl süresince bu kanun 186 defa değiştirildi. Bu değişiklikler ile ihale dağıtımları AKP ve Erdoğan’ı tek yetkili hale getirdi, bu yetki her türlü denetimden muaf tutuldu. Bu konuda araştırma yapanlara davalar açıldı. Soyguncular hep aklandı.
Kanunun 18. Maddesi’ne göre kamu ihalelerinde üç temel yöntem belirlenmiş: Açık ihale usulü, belli istekliler arasında ihale usulü ve pazarlık usulü. İlk ikisi temel usul, pazarlık usulü ise “özel hallerde” kullanılabilir denilmiş. Özel haller ise Kanunun 21. Maddesi’nde; “doğal afetler, salgın hastalıklar, can ve mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması” şeklinde tarif edilmiş. Pazarlık usulünün kanunen ancak istisnai durumlarda yapılması gerekirken, bu usul kural haline getirilmiş durumda. Birçok ihale artık ‘pazarlık usulüyle’ yapılıyor. Pazarlık usulünde, Kamu ihaleleri için ilan verilmiyor, istenen firmalar davet ediliyor ve aralarından uygun görülene ihale veriliyor. Yandaş sermaye, kârları karşılığında AKP’nin fonunu oluşturuyor, ‘dava’ komisyonları ödüyor.
Hazine garantili projeler, pazarlık usulü kamu ihaleleri, silinen vergi borçları ile büyütülen bu sermaye kesimi özellikle İstanbul’u soygun alanı olarak kullanıyor. İBB’nin 2019 bütçesi 23,8 milyar TL. İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) ile birlikte toplam bütçe 34.8 miyar TL’ye ulaşıyor. Bunlar dışında İBB’nin ortak olduğu 28 şirketin toplam cirosu olan 24 milyar TL eklenince, rakam 60 milyar TL’ye yaklaşıyor. Yatırım için ayrılan bütçe 16,5 milyon TL. Bu rakam yandaş sermayenin büyük gelir kaynağını oluşturuyor.
Karayolları, köprü, tünel projeleri, şehir hastaneleri, hava alanları, TOKİ, İSKİ ve İGDAŞ’ın sayaç okuma hizmetleri, metro ihaleleri, atık toplama, İBB’nin araç kiralama işleri, İETT’nin motor yenileme fabrikası inşaatı, Taksim Altgeçit ve Meydan Projesi ihalesi ve daha da sayılabilecek nice kamu projesi AKP’nin beslediği sermaye grupları arasında bölüştürülmüş durumda. Hazine garantisi verilen projeler üzerinden de Limak Holding, Cengiz Holding, Kolin, Kalyon ve MNG Holding dünya genelinde en çok kamu ihalesi alan ilk 10 şirket arasında bulunuyorlar. Bu şirketlerin devletten aldıkları ihalelerin toplamının 150 milyar doları aştığı belirtiliyor.
Yeni Şafak gazetesinin sahibi olan Albayrak Grubu da İBB ihaleleri ile palazlanarak semiren tekellerden biri. Birçok farklı sektörde faaliyet gösteren bu grup için İBB’nin kaybedilmemesi şart. Gerek Yeni Şafak gerekse de Kalyon Grubu’na ait Sabah gazetesi İstanbul seçimleri üzerine “seçim darbesi” ibarelerini kullanarak, İBB’nin kaybedilmesini kabullenmiyorlar.
Yandaş sermaye grupları İstanbul’un AKP’de kalması için ellerinden geleni esirgemediler. Soygun düzenlerine devam edebilmek uğruna her türlü kirli oyunu devreye sokarak İBB’yi gasp etmek için ellerinden geleni yaptılar.