Hüseyin Cevahir 1946 yılında Dersim’in Mazgirt ilçesine bağlı Yeldeğen köyünde dünyaya geldi. ‘60’lı yılların ortasına gelindiğinde Yükseköğrenim için Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi. 1960 yılların hareketliliği içerisinde sol düşünceye ilgi duymaya başladı ve Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Fikir Kulüpleri Federasyonu’na (FKF) katıldı. Sonrasında FKF’nin Dev-Genç’e dönüşmesinde büyük emek harcadı. Dev-Genç’in öncü militanlarından biri oldu, her türlü eyleme ve işgale katıldı, işçi ve emekçilerin verdikleri mücadelede onların yanında en önde dövüşenlerdendi.
Dönemin hareketliliğinin yaratmış olduğu atmosfer içerisinde artık düzenin sınırları aşılıyor ve düzenden kopuşu temsil edecek örgütler kuruluyordu. Böyle bir dönemde Hüseyin Cevahir, Mahir Çayan ve yoldaşlarının yanında yer alarak THKP-C’nin kurulmasına emek harcadı. Hüseyin Cevahir artık devrim mücadelesinin Cevahir’i olmuştu. Siper yoldaşlığı adına örnek devrimcilerdendi. Hapisteki devrimci tutsakların serbest bırakılması için, binlerce insanın katledilmesinde rol oynayan İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un kaçırılmasında ve hesap sorulmasında yer aldı. Dönemin birçok devrimcisinde olduğu gibi, Cevahir de devrimci fedakarlığın ve cüretin örnek temsilcilerindendi.
O dönem bir yandan toplumsal mücadeleler gelişiyor, öte yandan sermaye devleti buna karşı saldırganlığı tırmandırıyordu. Böylesi bir atmosferde, 12 Mart 1971’de askeri faşist darbesi gerçekleştirildi. Askeri faşist darbe ile birçok devrimci zindanlara atılmış ve devrimciler için sürek avları başlatılmıştı. Hüseyin Cevahir ve Mahir Çayan da 29 Mayıs 1971 günü devlet güçleri tarafından teslim alınmaya çalışılmış ve sonrasında çatışma çıkmıştı.
Çayan ve Cevahir İstanbul Maltepe’de bir evde konumlanmışlardı. Devlet tarafından Üç gün boyunca Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir’in kaldığı ev kuşatıldı. Takvim yaprakları 1 Haziran’ı gösterdiğinde ise eli kanlı sermaye devleti saldırıya başladı ve Hüseyin Cevahir nöbet tuttuğu camın önünde Cihangir Erdeniz tarafından vurularak katledildi. Mahir Çayan ise yaralı olarak gözaltına alındı. Cevahir’in vücudunda 25 kurşun izi vardı. Katliamcılar öldürmekle yetinmemiş bedenine işkence yapmışlardı.
Aradan tam 49 yıl geçti. Sermaye devleti halâ devrimcileri teslim almak ve katletmek için saldırmaya devam ediyor. Devlet, yapılan her eyleme azgınca saldırıyor, devrimci tutsakları teslim almak için tecrit uygulamalarına devam ediyor. Üniversitelerde siyaset yasakları ve uzaklaştırmalarla, fabrikalarda ise işçilerin örgütlülüklerine yönelik saldırılarla mücadelenin önünü kesmek istiyor.
Bizler, ‘70’li yıllarda düzenden kopuşu temsil eden ve düzene karşı devrim için fedakarlıkla, cüretle mücadele eden ve yaşamını yitiren yiğit devrimcilerin bıraktığı kavga bayrağını dalgalandırmaya devam ediyoruz. Onlardan devraldığımız devrimci direniş bayrağını kapitalizmin burçlarına dikene kadar ve özgür bir dünyaya kavuşana kadar mücadele sürecek.
K. Sönmez