Ali amca hayatını kaybetti. Bugün memleketi Sivas’a götürülecek. İçimizde derin bir sızı olarak kalacak Ali amcanın ölümü...
Ali amcanın bildiğimiz son beş senesi yoğunlukla hastanede geçti. Onca tedavinin ardından son nefesini verdi. Bizim üzerimizdeki emeği, mücadelemize desteği baki. Ali amcanın ve cefakâr eşinin hayatı bu sistemde emekçilerin yaşamlarının bir özeti. Köyünden göçen, büyük şehirlerde tutunmaya çalışan, emekleri ile geçinen milyonların yaşamlarının benzeri.
Yolları devrim mücadelesi ile kesişmiş, emek harcamış, destek vermiş milyonlarca insandan biri Ali amca. Çokça eleştirsek de birçok yanını, aynı mücadelede yan yana olduğumuzun bilinci ile hep tebessümlerle bitti tartışmalarımız.
Ali amca, yine bir “özel günde” son yolculuğuna çıkıyor. Her bayram, yılbaşı, doğum günü bizleri hastane koridorlarında, yüreğimiz ağzımızda bekletirdi. Arada bir fırsatını bulduğunda hasta yatağında rakı isterdi çaktırmadan. İçeceğinden değil ya muzipliğinden.
Kim bilir, neler çektiği bu hayata katlanabilme meziyetindendi belki de muzipliği. Kızından, dünyanın en emekçi ve fedakâr kadınlarından biri olan eşinden kaçıp arabayla gezdiğini kimseye söylemeyeceğiz biz yine de.
Biz onu daha işçi sınıfının dünyayı değiştireceğine ve Türkiye’de var olduğuna ikna edecektik. O da hep muzip tavrıyla “Türkiye feodal bir ülke” diyecekti, tartışma alevlendikçe, sonra sinirlenecekti… Eve her geleni tavlanın karşısına oturtup yendiğinde zafer halayları çekip, yenildiğinde kabul etmeyecekti.
Her piknikte, etkinlikte bize yemek yapacaktı, kapısını açıp, kollayıp, koruyacaktı. Bunların hepsini belki de eşinin ve kızının etkisiyle yapacaktı ama mücadeleye de sırt çeviremeyecekti. Hiç sırt çevirmedi de…
Biz sınıf devrimcileri ona bu vedayı borç biliyoruz.
Ali amca bizim için hep çok özel bir dostumuz, amcamız, babamız olarak kalacak.
O ve onun gibi emekçilerin destekleri ile bu mücadele sürecek…
Hoşçakal Ali amca, hoşçakal Ali usta…
Sınıf devrimcisi çocukların…