Sermaye devleti emekçi sınıflara yönelik her saldırısında ön cephe olarak hapishaneleri görmüş ve bu temelde saldırıya geçmiştir. OHAL sürecinde de sermaye devletinin saldırılarının ön cephesi hapishaneler oldu, olmaya devam ediyor.
Kürdistan'daki hapishanelere bir örnek Siirt Hapishanesi
Kürdistan'da yürütülen kirli savaşın bir uzantısı olarak Kürdistan'daki hapishaneler içinde Elazığ, Diyarbakır, Van ve Siirt hapishanelerinde basına yansıdığı kadarıyla her gün yeni bir saldırı oluyor. Kürdistan'daki hapishanelerin durumunu Siirt Hapishanesi’ndeki saldırılarla özetleyelim.
Siirt E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde geçen hafta 18 tutsak, Rize ve Gümüşhane’deki hapishanelere, bu hafta ise 24 tutsak farklı hapishanelere sürgün edildi. Başka hiçbir saldırı yapılmasa bile, sürgünün kendisi işkencedir. Sürgün edilen hapishanelerde çıplak arama mutlaka dayatılıyor. Son bir ayda 6 defa koğuşlar basıldı ve keyfi uygulamalar arttı. Öyle ki, hapishane idaresi tarafından tutsaklara verilen eşyalara dahi el konuldu. Bu saldırılar sadece Kürdistan'da da değil, Türkiye'deki bütün hapishanelerde uygulanıyor. Çocuklara dahi.
Adana Kürkçüler Hapishanesi’nde çocuk koğuşunda çıkan yangından sonra tahliye olan bir çocuk basına, herkesin darp edildiğini ve gardiyanların kendilerine "başkanım" denilmesini istediğini anlattı.
Antalya Hapishanesi
Antalya L Tipi Kapalı Hapishanesi’ndeki tutsaklar, aileleri aracılığı ile basına gönderdikleri mektupla, yaşadıkları işkenceyi anlattılar: Antalya’nın Kemer ilçesinde balıkçı barınaklarına yapılan roketli saldırının ardından tutuklanan Abdulkadir Akdoğan hapishane de baskı altında tutularak, sürekli ölümle tehdit ediliyor.
Tutsaklara kitap ve okumak istedikleri muhalif hiçbir yayın verilmiyor. Telefon görüşü hakkı haftada bir olmasına rağmen 15 günde bir yapılıyor. Amedspor forması bile “sakıncalı” bulunarak tutsaklara verilmiyor. Öte yandan PKK'li tutsakların bulundukları koğuşların koridorundaki diğer koğuşlara adli tutuklular konuluyor ve tutsaklara karşı kışkırtılıyor.
Hapishanelerde yalnızca kitap ya da yayın değil “Mekap” ayakkabı bile verilmiyor.
İzmir Şakran T Tipi Hapishanesi’nde bulunan 40 yaşındaki Necmettin Ayhan'a ailesinin gönderdiği "Mekap" marka ayakkabıya yasak gerekçesiyle el konuldu.
Kadın tutsaklar cinsiyetçi işkenceye uğruyorlar
Adalet Bakanlığı’nın Kasım 2016 tarihli verilerine göre, 3 bin 235’i tutuklu olmak üzere 7 bin 894 kadın tutsak bulunuyor. Bugün bu rakamın arttığını söylemeye bile gerek yok.
Av. Ezgi Duman, basına hapishanelerde sayıları artan kadın tutsakların yaşadıklarını anlattı: Bazı tutsaklar ayda üç kez sürgün edilip, ailesinden uzaklaştırılıyor. Sürgün sırasında kadın gardiyan bulundurulmayıp, tümüyle erkek jandarmalar var. Bu bile tek başına bir işkence.
Hemen her sürgün sonrası yeni gidilen hapishanede “hoşgeldin” der gibi çıplak arama yapılıyor. Mevzuata göre, kişilerin yasadışı eşya bulundurduğuna dair makul şüphe olması durumunda bu aramanın yapılması gerekirken artık rutin bir uygulama haline getirildi. Çıplak arama istemeyen tutsaklara ise fiziki işkence uygulanıyor.
Av. Ezgi Duman'ın aktardıkları dışında, tuvalet, banyo gibi yerlere bile kamera takılması, cinsiyetçi ve psikolojik işkenceden başka bir şey değil.
Tutsaklar teslim olmuyor, direniyor
Edirne F Tipi Hapishanesi’nde PKK davasından tutsak S.C., A.K., M.B., E.B., Z.O. ile R.K., OHAL saldırılarına karşı 25 Şubat'ta süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başladılar.
İzmir Aliağa Şakran Hapishanesi'nde bulunan tutsaklar, açlık grevi eylemi başlattı. 15 Şubat'ta Şakran T2 Kapalı Cezaevi'nde 8 tutsak, Şakran T3 Kapalı Cezaevi'nde de 5 tutsak süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladı. Şakran Kadın Cezaevi'nde ise 5 tutsak kadın, 25 Şubat'ta süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemine başladıklarını duyurdu.
Öte yandan Tarsus C Tipi Kadın Hapishanesi’nde OHAL'le birlikte artan saldırılara karşı bir ay önce yapılan görüşe çıkmama eylemi kazanımla sonuçlandı.
40 kişilik koğuşta tutulan 90'a yakın kadın tutsak için yeni bir koğuş açıldı. Yine kadın tutsakların sosyal ve kültürel haklarından yararlanmaları önündeki engeller kaldırıldı. Hapishane idaresinin kadınlar adına temsili boyutta görüşmeleri kabul edeceği, bireysel görüşmelere kadınların kararı olmadan zorlama ve dayatmanın yapılmayacağı kararlaştırıldı.
Kadın tutsaklara verilen iletişim yasağının kaldırılması, aramaların kadın gardiyanlar eşliğinde yapılması ve bu esnada koridora askerin alınmaması konusunda anlaşmaya varıldı. Ayrıca tutsakların havalandırmaya çıkmaları önündeki engellerin kaldırıldığı ve havalandırma bölgesinin üst kısmının kapatılmaması üzerine anlaşmaya varıldı.
Moral olarak bu kesinlikle bir kazanım. Ne var ki sermaye devleti verdiği sözlerin pek çoğunu yerine getirmeyecektir. Ancak bu gerçeklik tutsakların kazanımını gölgeleyemez. Tutsaklar direndi ve kazandı.
Kaynaklar: Dihaber, Görülmüştür.org, İHD İstanbul Hapishane Komisyonu