Haklarımız ve özgürlüğümüz için 1 Mayıs’ta alanlara!

Eğer insanca çalışma ve yaşam koşullarına ulaşmak, baskı ve zorbalığa son vermek istiyorsak, yapmamız gereken 1 Mayıs’ta mücadele alanlarında yerimizi almaktır.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 29 Nisan 2023
  • 19:00

1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Bu büyük günde iki dünya karşı karşıya gelir. Sermaye dünyası ile emek dünyası… Sömürü ve kölelik dünyası ile kardeşlik ve özgürlük dünyası…

İşçi sınıfının verdiği zorlu mücadelelerin ürünüdür 1 Mayıs. İnsanlık dışı koşullarda yaşayan, karın tokluğuna çalışmaya mecbur bırakılan, örgütlenme ve oy hakkından yoksun işçilerin 1800’lü yıllardan başlayarak sürdürdükleri kavgayı simgeler. Birliğin, dayanışmanın ve sınıf kardeşliğinin günüdür. Sınıfların, sömürünün, yıkımların ve savaşların olmadığı bir dünyaya olan özlemimizi temsil eder.

Bundan dolayıdır ki, yıllarca yasaklanmıştır 1 Mayıslar. İstenmiştir ki, işçi sınıfı ve emekçiler bu önemli günü unutsunlar. Yürütülen büyük mücadeleleri hatırlamasınlar. Böylece içinde yaşadıkları sömürü ve kölelik düzenine boyun eğsinler. Onun yenilmez ve değişmez olduğunu düşünsünler.

Ama dünyanın dört bir yanında işçiler, yüz yılı aşkındır, inat ve ısrarla 1 Mayıs’ın mücadele ruhunu yaşatıyorlar. Her 1 Mayıs’ta talepleri ve özlemleriyle alanları dolduruyorlar.

İşçiler, kardeşler!

Bir 1 Mayıs daha yaklaşıyor… Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri olarak bu 1 Mayıs’ı da ağır sömürü ve baskı koşullarında karşılıyoruz. Adına kapitalizm denilen bu çürümüş ve kokuşmuş düzende sermaye sınıfı, dün olduğu gibi bugün de biz işçi ve emekçilere insanca bir yaşam hakkı tanımıyor. Kendi krizlerinin faturasını bizim sırtımıza yıkmaya çalışıyor. Bunda ne yazık ki başarılı da oluyor. Fakat bu başarı onların gücünden ya da becerisinden gelmiyor. Bu düzenin egemenleri, biz kendi gücümüze güvenmediğimiz, gereğince mücadele etmediğimiz için bu sefil yaşamı bize dayatabiliyorlar.

Oysa dünya üzerinde yaratılan tüm zenginlikler, bizim nasırlı ellerimiz sayesindedir. Demire şekil veren biziz. İpliği dokuyan da, petrolü işleyen de, kömürü çıkartan da bizim ellerimiz. Milyon dolarlık binalar bizim sırtımızda yükseliyor. Bütün yolları biz yapıyor, bütün tarlaları biz ekiyoruz. Yani bir avuç kapitalistin el koyduğu bütün bir zenginlik, lüks ve ihtişam bizim emeğimiz, alınterimiz üzerinde yükseliyor.
Tüm bunlara rağmen bizler borç batağında, sefalet içinde yaşıyoruz. Posamız çıkıncaya değin çalışıyoruz. İş kazalarında, savaşlarda can veriyoruz. Sosyal ve siyasal yaşamın dışına itiliyoruz. Haklarımız gasp ediliyor, özgürlüklerimiz kısıtlanıyor. Bir avuç kan emici azınlığın çıkarları uğruna yaşamımız köleleştiriliyor. İşte 1 Mayıs bu kölece yaşama dur deme, haklarımız ve özgürlüğümüz için mücadele etme günüdür.

Kardeşler!

AKP iktidarı 21 yıldır ülkeyi sermaye sınıfı adına yönetiyor. Tek adam rejimi zaten sınırlı olan demokratik haklarımızı dahi saldırıların konusu haline getirdi. Toplumu kutuplaştırdı. Hak isteyeni, adalet isteyeni, özgürlük talep edeni baskı ve zorbalıkla sindirmeye çalıştı. Grevleri yasakladı. İşçi sınıfı ve emekçiler bu rejim altında iyice yoksullaştı. Gelir adaletsizliği hiç olmadığı kadar büyüdü. Bu iktidar son depremde on binlerce insanımızı göçük altında bıraktı. Milyonlarca kişinin en temel insani koşullardan mahrum kalmasına yol açtı. 1 Mayıs tüm bunların hesabını soracağımız bir gündür.

Öte yandan, AKP’nin yerine iktidar dümenine geçmeye hazırlanan düzen partileri de bol bol vaatlerde bulunuyorlar. Bize “Biz iktidara gelince her şey çok güzel” olacak diyorlar. Oysa uygulayacakları ekonomik program, IMF’nin ve emperyalist tekellerin programıdır. Vaat ettikleri siyasal özgürlükler ise, iş biz işçilerin haklarına gelinceye kadardır. Onlardan özgürlük beklemek, hele de bugünkü kriz koşullarında çalışma ve yaşam koşullarımızı iyileştireceklerini düşünmek, bile bile aldanmaktır. Bizi kurtaracak olan ancak kendi mücadelemizdir. İşçi sınıfının bütün bir mücadele tarihinin ve onun ayrılmaz bir parçası olan 1 Mayıs’ın bize anlattığı budur.

Bu yüzden, eğer insanca çalışma ve yaşam koşullarına ulaşmak, baskı ve zorbalığa son vermek istiyorsak, yapmamız gereken 1 Mayıs’ta mücadele alanlarında yerimizi almaktır. Bu yalnızca kendimizin ve çocuklarımızın geleceğine karşı sorumluluğumuz değildir. Aynı zamanda bizden önce bu mücadeleyi yürüten, bugün her şeye rağmen sahip olduğumuz haklarımızı kazanmamızı sağlayan işçi önderlerine, onların mücadelelerine karşı da boynumuzun borcudur.

Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın mücadelemiz!

Emeğin Kurtuluşu