Hak savunucularının davası: 8 tutukluya tahliye

İstanbul’da insan hakları savunucularının bugün görülmeye başlanan davasında, savcılık Veli Acu’nun tutukluluğunun devamını, dava kapsamında tutuklu bulunan 7 kişinin adli kontrol şartıyla tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti 8 kişinin de tahliyesine hükmetti.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 25 Ekim 2017
  • 19:19

İstanbul Büyükada’da insan hakları savunucuları, veri güvenliğine ilişkin açık toplantı yaparken polis baskınıyla gözaltına alınmıştı.

Toplantı bahanesiyle 8’i tutuklanan 11 insan hakları savunucusunun, “silahlı terör örgütüne yardım etmek” suçlamasıyla 5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava bugün İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı.

Kimlik tespitiyle saat 11.40 sıralarında başlayan dava iddianamenin okunmasıyla devam etti. SEGBİS sistemindeki sorun nedeniyle, Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye Temsilcisi Taner Kılıç’ın, hakkındaki konuşmaları duymadığı anlaşıldı. Hakkındaki bir başka dosyadan tutuklu bulunan Kılıç’ın avukatı, duruşmanın kayıt altına alınması ve Kılıç’ın dosyasının bu dava dosyasıyla birleştirilmemesi talebinde bulundu. Mahkeme başkanı “Dünyanın bütün uygar ülkelerinde kayıtlı mı duruşma yapılıyor avukat hanım!” diye ters cevap verdi. Mahkeme heyeti ancak birkaç saat sonra duruşmanın kayıt altına alınmasına karar verdi.

Tutukluluğu bu davadan olmayan Taner Kılıç’ın dışındaki tutukluların savunma yaptığı duruşmada, ilk olarak Yurttaşlık Derneği’nden Özlem Dalkıran, gizli toplantı yaptıkları iddiasını çürüttü. Toplantılarının konusu olan veri güvenliği üzerine beyanlarda bulunan Dalkıran kendisine yönelik suçlamaları reddetti.

İnsan hakları eğitimcisi Peter Steudtner çevirmen eşliğinde yaptığı savunmasında, ifadesinin polis tarafından tehditkâr bir şekilde alındığını ve haklarının ihlal edildiğini dile getirdi. “Suç unsuru” oluşturan bir faaliyetinin olmadığına dikkat çeken Steudtner, “etkin pişmanlık” hükümlerinden yararlanmak isteyip istemediği sorusuna, suçsuz olduğu için yararlanmak istemediğini belirtti.

Kadın Koalisyonu'ndan İlknur Üstün, kadın hakları alanında yaptığı çalışmalardan bahsetti. Bu çalışmalarının iddianamede yer almasına tepki gösteren Üstün, resmi kurumlarla çalıştığını değinerek faaliyetlerinin yasallığına işaret etti. Üstün, yaptığı çalışmalarda “dijital veri güvenliği”nin önemini ortaya koyarak kadın ve insan hakları alanında verdiği mücadelenin suçlandığına dikkat çekti. Bu faaliyetlerinin arkasında olduğunun altını çizen Üstün beraatini isteyerek konuşmasını noktaladı.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser “Stresle baş etme eğitimine gidip terör örgütüyle nasıl ilişkilendirildiğimi anlamıyorum” diyerek tepki gösterdiği iddianamedeki asılsız suçlamalara değindi. Uluslararası Af Örgütü’nün resmi açıklamalarının suç olarak dosyada olmasına değinen Eser, bu açıklamaların farklı bakanlıklar tarafından okunup yanıtlandığını belirtti. Toplantının “gizli olduğu” iddiasını da yalanlayan Eser, yaptıklarının suç olmadığını ve tümünün arkasında olduğunu söyleyerek “etkin pişmanlık”tan yararlanmak istemediğini vurguladı.

İnsan hakları eğitimcisi Ali Garawi, iddianamede kendisinde bulunan bil ‘dil haritası’ üzerinden ortaya atılan iddiaları çürüttü. Kendisine yönelik suçlamanın esasını üç gün önce öğrendiğini belirten Garawi, üyelikle suçlandığı örgütleri duymadığını ifade etti.

İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Günal Kurşun, iddianamedeki çarpıtmalara, eksikliklere, delil karartmalara ve yargılamadaki usulsüzlüğe dikkat çekerek suçlamaları reddetti.

Sonrasında Yurttaşlık Derneği'nden Av. Nalan Erkem, iddianamede hakkında “suç delili” olarak gösterilen iddiaları çürüttü. Erkem, avukatlık mesleğiyle ilgili faaliyetlerinin “suç” olmadığını ortaya koydu.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Yönetim Kurulu üyesi Veli Acu savunmasına, iddianamede adı geçen derneklerin hiçbirinin bir soruşturmaya konu edilmediğini, toplantıda kullandıkları ve polisin el koyduğu materyallerin iddianamede yer almadığını çünkü bu derneklerin de “delillerin” de suç teşkil etmediğini söyledi. Kendisine yönelik iddianamedeki suçlamaların asılsız olduğunu anlatan Acu tahliyesini talep etti.

Hak savunucularının beyanlarının sonrasında mütalaasını veren savcı, savunma yapan tutuklulardan Veli Acu haricindeki 7 kişinin adli kontrol şartıyla tahliyesini istedi. Sonrasında verilen aranın ardından duruşma avukatların savunmalarıyla devam etti.

Mahkeme heyeti, kararını açıklamadan önce 15 dakika ara verdi. Aranın devamında kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu 8 kişinin de tutuksuz yargılanmasına hükmetti. Özlem Dalkıran ve Veli Acu hakkında adli kontrol şartına karar verildi.

Avukatların talebini reddeden mahkeme heyeti, Taner Kılıç’ın davasının, bu dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verdi. Dava 22 Kasım 2017 tarihine ertelendi.