Ulucanlar Katliamı’nın 17. yıldönümünde, katliamda şehit düşen 10 devrimci, TKİP Merkez Komite Üyesi Habip Gül’ün mezarı başında anıldı. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) tarafından yapılan anma, Habip Gül’ün ailesi ile birlikte mezar başına gerçekleştirildi.
Anmaya gelenler, mezar girişinde jandarma barikatı ile karşılaştı. Yapılan GBT’nin ardından mezara geçildi. “Ulucanlar’ı unutmadık, unutmayacağız. Kanla yazılan tarih silinmez” pankartının açıldığı anmada, Habip Gül ve Ulucanlar Direnişi’nde şehit düşen devrimciler şahsında tüm devrim şehitleri anısına saygı duruşu gerçekleştirdi.
“Onların bıraktığı bayrak kirlenmeden taşınacaktır”
Saygı duruşundan sonra ilk sözü BDSP temsilci aldı. Ulucanlar Katliamı’nın üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen baskıların, emperyalist savaşların halen sürdüğünü söyleyen BDSP temsilcisi, katliamın F tipine geçişte bir aşama olduğunu belirtti. Katliamın vahşetine rağmen görkemli bir direnişin de gerçekleştirdiğini hatırlatan temsilcisi, “İçeriyi teslim alamadan dışarıyı teslim alamayız” politikasını teşhir ederek sermaye devletinin öncelikle devrimcileri hedef aldığını ve Ulucanlar’da bir katliam yaptığını ancak sermaye devletinin istediğini alamadığını, büyük bir direnişle karşılaştığını söyledi.
BDSP temsilcisi, sermaye devletinin cezaevlerini ne amaçla kurduğunu ve kullandığını anlatarak, iki sınıfın her alanda bir kavga halinde olduğunu ifade etti ve hapishanelerde bu çatışmanın daha sıcak geçtiğine vurgu yaptı. Ulucanlar’daki saldırının, aynı zamanda işçi sınıfı ve öncülerini birbirinden ayırma çabası olduğunu belirtti. Sermaye devletinin katliamcı geleneğine değinerek, katliamlarla anılan bu toprakların tarihine 'devrimci iradenin teslim alınamayacağının' da kazındığını vurguladı.
BDSP temsilcisi, Habip Gül ve Ümit Altıntaş’ın hayatlarına değinerek “Onların hayatı bir komünist için ödev niteliği taşımaktadır, onların bıraktığı bayrak bizlerin elinde kirlenmeden taşınacaktır” dedi. Örgütlü ve partili yaşamın en önemli örneklerinden olan Ümit Altıntaş ve Habip Gül’ün açtığı yolda yürüyeceklerini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.
“Habip Gül gibi sınıf bilincimizle göğü kucaklayacağız”
Anma bir tekstil işçisinin konuşmasıyla sürdü. Fabrikalarda yaşanan sömürü koşullarından söz eden işçi, iş cinayetleri, BES, kıdem tazminatının gaspı, kiralık işçi büroları gibi sınıfa yönelik saldırıları hatırlattı ve saldırılara karşı örgütlenmenin önemin dikkat çekti. İşçi son olarak şunları ifade etti: “Tüm işçi ve emekçiler örgütlenip, birbirine omuz verirse ve kafalarını gömdükleri yerden gökyüzüne bakarlarsa, yıldızları göreceklerdir. O yıldızlara ulaşmak için örgütlenmek gerekir ve bizler de Habip Gül gibi sınıf bilincimizle göğü kucaklayacağız.”
Konuşmaların ardından Habip Gül’ün en sevdiği türkü olan Drama Köprüsü, sonrasında “Bize ölüm yok” ve “Çav Bella” marşları hep birlikte söylendi.
Anma boyunca “Yaşasın Ulucanlar Direnişimiz!”, “Ulucanlar şehitleri ölümsüzdür!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür”, “Yeni Ekimler için ileri!”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük!” sloganları atıldı.
Habip Gül’ün mezarı kızıl karanfillerle ve kır çiçekleri ile donatıldı. Aynı zamanda Gül'ün annesi ve abisinin de mezarlarına karanfiller ve çiçekler kondu.
Kızıl Bayrak / İzmir