26 Eylül 1999’da Ulucanlar direnişinde şehit düşen TKİP Merkez Komite Üyesi Habip Gül’ün Aliağa-Helvacı Köyü’nde bulunan mezarı başında anmak için mezarlık girişinde toplanan BDSP'liler, Habip Gül'ün ailesinin de gelmesiyle birlikte buradan mezara yürüdü. Yürüyüşte “Ulucanlar'ı unutmadık, unutturmayacağız. Kanla yazılan tarih silinmez” pankartı ile BDSP flamaları taşındı.
Onu anmak bayrağı daha yukarı taşımaktan geçiyor!
Mezarbaşına gelindiğinde gelindiğinde, Habip Gül şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinde şehit düşenler için saygı duruşunda bulunuldu. Ardından BDSP adına konuşma yapıldı. Konuşmada, Habip Gül ve Ümit Altıntaş'ın devrimci ve partili kimlikleri anlatıldı. Kürt kökenli yoksul bir köylü ailenin çocuğu olduğu olarak fabrikada çalışan Gül'ün parti ile tanışması, partili kimlikle mücadele etmesi anlatıldı. Konuşmanın devamında, Ulucanlar Katliamının neden yapıldığına, devletin katliamla neyi hedeflediğine dair vurgular yapıldı. Ulucanlar'da yaşananın katliam olduğu gibi, bir direniş manifestosu olduğunun altı çizildi. “Kurşunların önüne siper olunan bir direniştir Ulucanlar. Siper yoldaşlığının bir örneğidir. Ölümü halaylarla karşılayan devrimcilerin bir direniş manifestosudur” sözleriyle Ulucanlar direnişi anlatıldı.
Gül'ün Kürt kökenli olmasına rağmen sınıf bilinçli ve partili bir işçi olduğuna vurgu yapılan konuşmada, ülkede son dönem yaşanan Kürt halkı başta olmak üzere devrimci ve ilerici kamuoyuna yönelik saldırılardan, operasyonlardan bahsedilerek, yaşanan saldırıların son bulması için “işçilerin birliği, halkların kardeşliği”nin hayata geçirilmesi gerektiği söylendi. Açıklamada son olarak şunlar ifade edildi: “Sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kuruluna kadar mücadele edeceğiz. ON’ların bıraktığı bayrağı asla yere düşürmeyeceğiz. Onu anmak yalnızca mezar başında anmak değil, Habip Gül'e gerçekten sahip çıkmak ve anmak onun bıraktığı bayrağı daha yukarı taşımaktan geçmektedir.”
Onlar gençliğe öğretmeye devam ediyor!
Anma genç bir komünistin konuşmasıyla devam etti. Konuşmada, Habip Gül'ün ve Ümit Altıntaş'ın gençliğe bıraktığı mirasa sahip çıktıklarını söylendi. Okulların sermayeye bırakılmayacağı, Ümit'in açtığı ve gösterdiği yolda yürüneceğini belirten genç komünist, Habip Gül'ü ise “biz metal fırtınasında gördük. Greif işçilerinin direnişinde gördük. Fabrikalarda baktığımız her işçinin yüzünde gördük. Mücadele eden her insanda yoldaşlarımızı görüyor ve onlardan aldığımız güçle mücadeleye devam ediyoruz” sözleriyle Habip ve Ümit'in bıraktığı mirası daha ileriye taşıyacaklarını vurgulayarak sözlerini bitirdi.
Adnan Yücel'in “Acıya kurşun işlemez” şiirinin okunması ve “Hoşgeldin ölüm”, “Drama köprüsü” adlı ezgilerin söylenmesinin ardından anma programı sonlandırıldı.
Gül'ün mezarı kızıl karanfillerle donatıldı. Aynı zamanda Gül'ün annesi ve abisinin de mezarlarına karanfiller kondu.
Anma boyunca “Yaşasın Ulucanlar direnişimiz!”, “Ulucanlar şehitleri ölümsüzdür!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Yeni Ekimler için ileri!”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük!” sloganları atıldı ve Ulucanlar’da şehit düşen devrimcilerin isimleri tek tek sayılarak “Yaşıyor!” diye haykırıldı.
Kızıl Bayrak / İzmir