Duvarları soğuk fabrikalardan yükselen işçi elleri...
O ellere iyi bak;
Kızgın avuçlarında öfkeyle tutuşup büyüyeceğim...
İyi bak o ellere;
Tutuşturduğunda bir başka kızgın avucu,
Duyduğun çığlık değil, geleceğin türküsüdür.
Ulucanlar’da ölüme yatırılmış onurlu yüreklerden seslenişim,
Esenyurt'ta bir yiğidin göğsünde yankılandı hatırla...
Ve bak göğüsleri yırtılırcasına o türküyü,
Caddelerde söyleyerek gelenler var.
O sevinçli türküyüm ben duyuyor musun?
Ufukta gördüğün bayrak var ya o kızıl bayrak,
Devrime adanmış yarım asırlık çınarların emanetidir;
Yaşamı köleleştirilmiş milyonlar için direnenlerin...
Senin yani senin için dövüşenlerin...
El gibi yabancı gibi bakma öyle, sahiplen!
Sarıl bayrağına dalgalansın yukarıda, en yukarıda...
Alınterinden süzülen emeğin boşa değil!
İliğine kadar sömürene öfken boşa değil!
Bak koptu kopacak fırtına; başlat rüzgarı...
Sonrasında açacak güneşi görüyor musun?
O güzel yiğit alnında parlayan Ekim güneşini...
Tanıdın mı beni, bildin mi?
Ben senin özlemin, kavgan;
O şanlı devrimin kızıl çiçeği…
Ekin Güneş