Eylül ayı katliamlar ve direnişle birlikte anılmaktadır. Yakın tarihimizde yaşananlar bu ayın bir katliamlar ve direniş zamanı olduğunu göstermektedir. 6-7 Eylül olaylarından 12 Eylül askeri faşist cuntasına, oradan da bugüne kadar durum böyledir. Eylül ayı takvim yapraklarında kızıl karanfillerle işaretlidir.
Bu gerçek hapishane katliamları içinde geçerlidir. 21 Eylül 1995’te DHKP-C dava tutsağı Turan Kılıç, Uğur Sarıaslan ve Yusuf Bağ adlı devrimciler Buca Hapishanesi'nde katledilmişlerdir. 24 Eylül 1996 yılında ise katliam mahalli Diyarbakır zindanıdır. Diyarbakır E Tipi Hapishanesi'nde PKK dava tutsakları Ahmet Çelik, Kadri Gümüş, Cemal Çam, Edip Direkçi, M. Nimet Çakmak, E. Hakan Perişan, Rıdvan Bulut, Hakkı Tekin, Kadir Sevim, Mehmet Aslan demir çubuklarla ve işkence edilerek öldürüldüler. Katledilen tutsakların kafaları parçalanarak öldürülmesi sergilenen vahşetin boyutlarını göstermek için fazlasıyla yeterlidir.
26 Eylül 1999’da ise sermaye devletinin hedef seçtiği yer Ulucanlar hapishanesidir. Habip Gül (TKİP), Ümit Altıntaş (TKİP), İsmet Kavaklıoğlu (DHKP-C), Aziz Dönmez (DHKP-C), Ahmet Savran (DHKP-C), Halil Türker (TKP/ML), Abuzer Çat (MLKP), Zafer Kırbıyık (TİKB), Önder Gençaslan (TKP/ML), Mahir Emsalsiz (TKP/ML) hem ateşli silahlarla hem de Ulucanlar hamamında saatler süren işkenceler sonucu katledilmiştir.
Ulucanlar Katliamı’nda devlet bir kez daha katil yüzünü en vahşi yöntemiyle göstermiştir. Katliam hakkında sözde inceleme yapmak amacıyla milletvekillerinden oluşan komisyon üyelerinin bir kısmı görüntüleri yarıda bırakmak zorunda kalmışlar. Daha fazla izlemeye dayanamamışlardır.
Sermaye devletince gerçekleştirilen tüm diğer katliamlarda olduğu gibi bu zindan katliamlarında da emir verenler devletin en üst makamlarıdır. Bu katliamda rolü olan katiller de yine devletin en üst makamları tarafından korunmuşlardır ve korunmaya hala daha devam edilmektedir.