AKP iktidarının ekonomik krizin çarşı ve pazarda yansımasını manipüle etmek ve doğrudan sorumlusu olduğu bu tabloyu seçim sürecinde kendi lehine çevirebilmek için başlattığı “tanzim satış” uygulaması kuyruk tartışmalarını bir kez daha gündeme getirdi. Zira AKP’nin açtığı ilk standlar enflasyon ve zamlarla pazardan alışveriş yapamayan yoksul emekçilerin oluşturduğu uzun kuyruklara sahne oldu.
Ancak oluşturulan kuyruklar salt bu sebze kuyruklarından ibaret olmadığı gibi, ekonomik krizi fırsata çeviren kapitalistlerin işsiz bıraktığı işçiler ise en ufak bir iş başvurusu için dahi kilometrelerce kuyruklar oluşturabilmekte.
AKP’nin dün başlattığı tanzim satış noktalarında emekçilere kilo sınırlaması getirilerek piyasadaki fiyatın altında satılan sebzeleri alabilmek için uzun kuyruklar oluşturan emekçiler saatlerce beklemek zorunda bırakıldı.
Keza sınırlı olan bu ürünleri almak da son derece sınırlı bir kesime “kısmet” oldu.
Öte yandan, yaklaşık iki yıldır gündemde olan ancak yerel seçim yatırımı için bekletilen TTK’ya işçi alımı için başvurular başlar başlamaz uzun kuyruklar oluştu. Öyle ki açlığın, yoksulluğun pençesine itilen işçiler işe alınacaklarının hiçbir garantisi olmamasına rağmen daha geceden başvuru kuyruğuna girdiler. Zonguldak’ta 1500 işçi alımı için kilometrelerce kuyruk oluşturan işçilerin başvurusu belirtilen süreye sığmadığı için başvuru süresi uzatıldı. 30 bin kişinin iş başvurusu yapması bekleniyor.
“Eski Türkiye’de kuyruklar vardı Yeni Türkiye’de yok” diyen AKP şefi Erdoğan’ın bu demagojik ve çarpıtma dolu açıklamalarının aksine dün olduğu gibi bugün de enflasyon, kriz, açlık, yoksulluk ve işsizlik çıkmazı içerisine itilen işçi ve emekçiler yedikleri sebzeyi bir kuruş daha ucuz alabilmek için saatlerce kuyruklarda bekletilirken, kapitalistlerin yarattığı krizin sonucu işsizlikle sefaleti derinleşen işçilerin oluşturduğu kuyruklar da geçmişten bugüne işçi ve emekçilerin yaşamında değişen bir şey olmadığını ortaya koyuyor.
Bugün yaşananın kendisi kapitalist sömürü düzeni ve onun uygulayıcılarının yarattığı yıkımın tablosudur. Bu tablonun değişebilmesi de ancak sömürü ve kölelikten beslenen bu sömürü düzenine ve temsilcilerine karşı mücadele ile mümkündür.