Ekonomik kriz derinleşirken yıkıcı etkileri inşaat sektörüne de yansıyor. AKP döneminde hızla büyüyen ve palazlanan inşaat sektörü, aynı hızla bir çöküşe doğru gidiyor.
Dövizdeki artış ve faizlerin yükselmesi ile belirginleşen krizin etkileri zincirleme şekilde ilerlerken, bir yandan konut satışlarında durgunluk yaşanıyor, diğer yandan inşaat maliyetlerindeki artış inşaat sektörünü felce doğru sürüklüyor.
Vakti zamanında sıcak para akarken, kredi sıkıntısı çekmezlerken işleri rahat olanlar şimdi sızlanmaya başlıyor, yüksek maliyetlerden dolayı inşaatlara başlayamıyor ya da sözleşmelerini iptal ediyorlar. Çimentoya yapılan zammın geri çekilmesi için İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) zamlara tepki göstermek amacıyla şantiyeleri durduracaklarını söylüyor. Sebep, Türkiye Çimento Mühtasilcileri Birliği’nin çimentoya %50 zam yapması. Birlik çimentoya ilkin %40 zam yapmış, hükümetin “enflasyonla mücadele” kampanyasına uyarak bunu geri çekmiş, ancak bir ay sonra bu son zammı gerçekleştirmişti.
“Ekonominin lokomotifi” olarak teşviklerle, ucuz kredilerle ödüllendirilen inşaat şirketleri, gelinen yerde, konkordato veya iflas başvurusunda bulunan şirketlerin dörtte üçünü oluşturuyor. Bu şekilde mağdur olan 60 bine yakın tüketicinin de buna karşı dava açmış olduğu belirtiliyor. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre inşaat güven endeksi yüzde 2,1 düşerek 55,4’e gerilemiş bulunuyor. Endekste 100’ün altındaki sonuçlar karamsarlığın göstergesi olarak ifade ediliyor.
Öte yandan Türkiye’de alım gücünün düşmesi ve faizlerin yüksekliği nedeniyle konut satışları durma noktasına gelmiştir ve bu durum AKP iktidarını yeni satış teknikleri bulmaya itmektedir. İlk olarak 250 bin dolarlık konut alana Türk vatandaşlığının verilmesi vaadinde bulunarak, sektörü canlandırmak istediler. Buna yanıt veren Iraklılar, İranlılar, Suudi Arabistanlılar ve Katarlılara 3 bin konutun üstünde satış yapıldı. Ancak uzmanlar yabancıya satışın toplam satışlardaki payının %3 civarında olduğunu ve bunun inşaat sektörünü kurtarmaya yetmeyeceğini belirtiyorlar. Bunu kendileri de anlamış olsa gerek ki konut satışlarını arttırmak için yeni arayışlara giriyorlar. Şimdiki hedef kitle ise Avrupa’daki Türkiyeli göçmenler!
Geçtiğimiz günlerde bu amaçla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı desteği ile Almanya’nın Düsseldorf kentinde Türkiye Gayrimenkul ve Yatırım Fuarı gerçekleştirildi. Bakanlığa bağlı TOKİ de destekleyici katılımcı olarak fuardaki yerini aldı.
Tam bir tüccar mantığıyla, seçilen kentin Hollanda, Belçika ve Fransa sınırına yakın olmasını bilerek tercih ettiklerini, böylece buralardaki göçmenlere de ulaşmak istediklerini söylüyorlar. Göçmenler, konsolosluktan mail ile fuara davet edildiler. Oldukça umutsuz durumda oldukları belli ki, fuarda Türkiye’den emlak alma sürecinde kolaylaştırılan prosedürler, kredi imkânları vb. anlatılarak müşteri çekmeye çalıştılar.
Bilindiği gibi AKP için bu sektör oldukça önemli bir yerde duruyor. Yandaş sermaye denilen kesim devasa zenginliklerini özel olarak inşaat üzerinden elde etti. Türkiye, inşaat alanında dünya ikincisi haline geldi. Ayrıca AKP siyasetinde dillere dolanan “büyük ve güçlü” Türkiye imajı açısından, inşaat sektörünün vesile olduğu hızlı büyüme oranlarıyla çokça övündüler. Yaratılan görece fazla istihdamla iç politikada ellerini güçlendirme imkânları buldular. Yol-köprü yapmanın AKP tabanında şimdiye dek karşılık bulduğu da ortadadır. Kuşkusuz bu büyümenin ardında iş “kazalarında” ölen yüzlerce inşaat işçisi, çevre katliamları ve kültürel dokunun tahribi vardır.
Gelinen yerde beton üzerine kurgulanan ekonomik büyüme hızla çöküşe doğru giderken, ellerindeki konutlar satılamamakta, büyük inşaat projeleri yarım kalmakta, bu sektörde çalışan pek çok işçi de işsizler kervanına katılmaktadır. 6 ayda 550 bin işçi işten çıkarılmıştır. AKP’nin ekonomi politikaları betona çarparken, faturayı yine işçiler ödemektedir.