İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi düzenlediği basın toplantısında Mikail Ekinci’nin katledilmesine ilişkin inceleme ve tespit raporunu açıkladı.
Raporun açıklanmasında 1 Nisan’da Diyarbakır Çermik’te bulunan evi basılarak Mehmet Ekinci’nin katledildiği, ailesinin de kötü muameleye uğradığı belirtildi. Açıklamada iddialar üzerine yetkililerden istenen talep ve öneriler şöyle sıralandı:
“-Olayda yer alan tüm kolluk görevlileri hakkında etkin ve şeffaf bir biçimde, Mikail Ekinci’nin öldürülmesi nedeni ile kasten insan öldürme; Ekinci aile üyelerine yapılan işkence, kötü muamele, hürriyetten yoksun kılma, tehdit ve hakarete maruz bırakıldıkları gerekçesi ile adli ve idari soruşturmanın yapılması, soruşturma sonucunun bütün detaylarının kamuoyuyla paylaşılması,
-Şüphelilerin kolluk personeli olduğu göz önünde bulundurularak; benzer soruşturma ve kovuşturmalarda kolluğun suç delillerini karartma gerçekliğini deneyimlemiş ve fail kolluk görevlilerinin cezasız bırakıldığının bilincinde olan bir hak kurumu olarak şüphelilerin tutuklanmaları ve ilgili kolluk güçleri hakkında idari soruşturma başlatılarak, görevden el çektirilmeleri,
-Olay yeri bilgilerinin ve delillerinin (Olaya ilişkin drone kayıtları, kolluk personellerine ait telsiz görüşme kayıtları, zırhlı ve güvenlik araçlarına ait kamera görüntü kayıtları, olay yerinde bulunan mermi kovanları, görgü tanıklarının beyanları) tespit edilmesi, toplanılması ve muhafaza edilmesi,
-Yaşanan bu durumda kolluk kuvvetlerinin ‘devlet biziz’ mantığıyla hareket ettikleri ve etkin bir adli ve idari soruşturma yürütülmeyeceğine dair olan cezasızlık sisteminden vazgeçilmesi,
-Türkiye’nin ulusal ve taraf olduğu uluslararası yükümlüklerine tam ve eksiksiz olarak uyması, bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin açık tavsiyelerine uyularak kolluk güçlerine tanınan geniş yetkilerin sınırlandırılması için mevzuat düzenlemesinin yapılması,
-Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesinin (ve başka mevzuatta yer alan
aynı hükümlerin) ölümcül güç kullanımının sadece yaşamı korumak için mutlak suretle gerektiğinde son çare olarak kullanılmasına ilişkin ilgili uluslararası standartlarla uyumlu olmasının sağlanması önerilmektedir.”