Düşlerinde özgür dünya...

“Vurmayın, öldüm!” diyen Ali İsmaili de ona atılan son tekmeyi de unutmadık, unutturmayacağız! İnsanın insanca yaşayabileceği, özgür bir dünya için Haziran Direnişi ruhu ile mücadeleyi yükselteceğiz.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 10 Temmuz 2020
  • 09:28

Haziran Direnişi'nin ardından tam 7 yıl geçti. Haziran Direnişi'nde kaybettiğimiz 7 canımızın katilleri için başlatılan mahkemelerde göstermelik bir yargılama süreci gerçekleşti, katillerin çoğu ya cezasız bırakıldı ya da kısa sürede serbest kaldı. Katiller cezalandırılmadığı gibi adeta düzen yargısı tarafından ödüllendirildi, devlet tarafından korunup, kollandı.

Yıllardır tırmandırılan gericiliğe, baskıya, yasaklara ve ekonomik krize karşı toplum içerisinde biriken öfke Haziran Direnişi’ni mayalayan etkenlerdi. 2013 yılının Haziran’ında patlayan büyük halk hareketi ve günlerce süren militan eylemlilikler AKP iktidarına korku salmıştı. O günlerde polis azgınca saldırılar gerçekleştirmiş, yüzlerce kişi bu saldırılarda kalıcı yaralar almış, 7 canımızı ise ölümsüzlüğe uğurlamıştık.

Taksim Gezi Parkı’nda patlak veren direniş, yurdun dört bir yanına sıçramıştı. Milyonlar, taşan öfkeleri ile sokakları doldurdu, “Her yer Taksim, her yer direniş!” oldu. Ali İsmail Korkmaz da üniversite eğitimi için bulunduğu Eskişehir'den katılmıştı eylemlere. Henüz 19 yaşında, Anadolu Üniversitesi 1. sınıf öğrencisiydi. Düşlerinde özgür bir dünyanın hayali ile katılıyordu eylemlere.

Halkın dinmeyen öfkesi sonucu gittikçe büyüyen eylemliliklerden tir tir korkan T. Erdoğan, yaptığı her açıklamada ağzından kin, nefret, hakaret ve tehdit söylemleri çıkıyordu. “Yüzde elliyi zor tutuyoruz!” gibi tehditler eylemlilikleri bastıramıyor, yıllardır yaratılmak istenilen korku ve baskı düzenine karşı öfke daha da artıyordu. Devletin tehditlerini emir sayan gerici-faşist güruhlar kayıtsız kalmadı, ki eli palalı faşistler yurdun dört bir yanında sokaklara çıktı. Ali İsmail Korkmaz, eylemlere katıldığı günlerden birinde, bir ara sokakta, gerici-faşist esnaflar ve sivil polisler tarafından dövülerek katledildi. Ali İsmail, orada yaşamını yitirmedi. Yaşanan olayın ardından hastaneye gitti. “Gezi olaylarına karıştığı için” önce muayene bile edilmedi. Ardından geçirdiği beyin kanaması sonrası 38 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitirdi.

Ali İsmail’in katledilmesi üzerine göstermelik bir mahkeme kurdu düzen yargısı. “Kasten adam öldürmek” suçu ile müebbet hapisleri istenilen katillerin cezası “adam yaralamak” olarak değiştirildi. Daha 2. duruşmada biri polis olmak üzere iki katile “kasten yaralama sonucu ölüme neden olma” suçundan ceza verildi, ancak verilen cezalara “iyi hal” indirimleri uygulandı. 3 gerici-faşist esnaf ise henüz 33 ay tutuklu olmalarına rağmen “cezanın büyük bir kısmını yatmak” gerekçesi ile tahliye edildi. Yapılan her duruşmada katillerin cezası yavaş yavaş düşürüldü. Öyle ki 4 yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan katil polis Mevlüt Saldoğan, devlet tarafından başlatılan “Gezi Parkı Darbe Davası”na “mağdur” sıfatı ile dahil oldu!

Mayası katliamlar ile yoğrulmuş olan devlet, tarih boyunca sürdürdüğü geleneği ile acımasızca katletti gençlerimizi. Şimdi Ali İsmail'e, Berkin'e, Ahmet'e, Ethem'e, Medeni'ye, Abdullah'a, Mehmet'e ve daha adları yazmakla bitmeyecek nicelerimize sözümüz, düşledikleri dünya için dur durak bilmeden mücadeleyi büyüteceğiz. “Emri ben verdim” diyenlere, annelerimizi meydanlarda yuhalatanlara karşı sorulacak bir hesabımız var. “Vurmayın, öldüm!” diyen Ali İsmaili'de, ona atılan son tekmeyi de unutmadık, unutturmayacağız! İnsanın insanca yaşayabileceği, özgür bir dünya için Haziran Direnişi ruhu ile mücadeleyi yükselteceğiz.

M. Nevra