HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğu davasının duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’nde bulunan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün devam etti. Duruşma Demirtaş’ın savunmasında kaldığı yerden başladı.
Tutuklu olduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya katılan Demirtaş, ilk olarak hakkındaki 16 nolu fezlekeye dair beyanda bulundu. 2011 yılında Diyarbakır’daki eylem üzerinden “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve “toplantı gösteri yürüyüşü yasasını ihlal etmek” iddialarıyla fezlekenin 2015 Ekim ayında hazırlandığını aktaran Demirtaş, iddiaya konu eylemde ne yaptığının yine fezlekede yer almadığını savunarak “Eylem etkinlik bu, açıklama bu, faaliyet bu, bundan ibaret. Sonrasında hatırladığım aklımda kaldığı kadarıyla bizim bulunduğumuz belediye konuk evinin bahçesinde aynı zamanda kamuya açık bir parktır orası, onun dışında bulunan yerlerde valilik emriyle güvenlik güçleri birkaç kişiye müdahale etmiş, kalabalığı dağıtmış gazla copla bazı yerlerde işkenceye varan uygulamalarla o kalabalığı dağıtmıştır. Biz de orada oturma eylemini sürdürmüşüzdür. Bizim yaptığımız faaliyet bu” dedi.
“Cemaat AKP’nin beyniydi”
Diyarbakır’da o dönemki valinin, polisin aralarında olduğu devlet yetkililerini sıralayarak AKP-cemaat işbirliğine dikkat çeken Demirtaş, siyaset yapmalarının engellendiğini ifade etti. Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) “sivil itaatsizlik” eylemlerini hatırlatarak, bu eylemlere saldırılarda AKP’nin cemaatle ortaklığının altını çizdikten sonra Demirtaş, bugün de Erdoğan AKP’sinin aynı saldırganlık politikalarıyla kendilerini hedef aldığını söyleyen Demirtaş “Erdoğan siyasi basiretsizliği, öngörüsüzlüğü; siyasetten, tarihten, coğrafyadan anlamayan bir siyasetçi olması nedeniyle halen hatalı politikalar uygulamaya devam ediyor. Seçim kazanıyor olması Erdoğan'ın usta bir siyasetçi olduğunu değil, sadece usta bir demagog olduğunu gösteriyor. Ne dostunu tanıyor ne düşmanını. Bizi düşman olarak kodlamaya devam ediyor. Erdoğan'ın dostu kim? Putin. Dostu kim? Trump. Müjdat Gezen düşman. Metin Akpınar düşman. Peki yurttaş kim?” ifadelerini kullandı.
Demirtaş’ın savunması devam ederken duruşmayı izleyen HDP’li Hüsniye Kart “Mahkemenizi tanımıyorum. Leyla Güven’e selam. Tecrit kaldırılsın” diyerek eylem yaparken, polislerce salondan çıkartılarak gözaltına alındı. Sincan TEM Şube’ye götürülen Kart, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Kart hakkında “Kamu görevlilerine hakaret”, “Hükümeti aşağılama” suçlamasında bulunulduğu bildirildi.
“Erdoğan’a her istediklerini yaptırıyorlar”
Erdoğan’ın kukla haline geldiğini teşhir ederek savunmasını sürdüren Demirtaş “Okuyamıyor, anlayamıyor nasıl bir tuzağın içine çekildiğini. Adım adım, hissettirmeden, kaynayan sıcak bir kazanda kurbağa gibi, fark ettirmeden, Ruslarla, İranlılarla, Amerikalılarla; pışpışlayarak, zaman zaman tehdit ederek, zaman zaman gönül okşayarak, zaman zaman ‘sen aslansın kaplansın’ diyerek, gaz vererek her istediklerini yaptırıyorlar. Türkiye içinde ve Suriye başta olmak üzere bütün politikalarını bir bir hayata geçiriyorlar, Erdoğan da ‘ben başarılı oldum’ diyor” ifadelerini kullandı.
“Erdoğan’ın iktidarı kendi elinde değil artık. Destek almadan, ittifak, koalisyon kurmadan iktidarda kalamıyor. Kim onu bu noktaya getirdi? Yüzde 35’le 40'la tek başına iktidarda kalabilen bir güç şu anda yüzde 49 alsa bile iktidarda kalamıyor. Kimler onu bu tuzağa çekmiş görsün bakalım. Herkes Erdoğan’a dost gibi görünüp istediğini yaptırdı, istediğini elde etti” diyen Demirtaş, kendilerinin gerçekleri söyledikleri için saldırıya uğradıklarını, bu saldırılara boyun eğmediklerini, bundan sonra da eğmeyeceklerini ve direneceklerini vurgulayarak savunmasını sürdürdü.
“‘Muz cumhuriyeti’ne dönüştük”
Fezlekeye dair son olarak “Savcı bu fezlekede, ‘Şu delillere dayanarak dokunulmazlığının kaldırılmasını istiyorum’ dememiş. Ve bu, Meclise gelmiş. Biz nasıl bir ülkeye dönüştük ki, yargı ve meclis bu kadar seviyesiz olabiliyor? Muz cumhuriyeti işte” diyen Demirtaş, yaptığının terör faaliyeti olmadığını, konuşmasının haklı ve meşru olduğunu vurgulayarak, iddiaya konu eylemde yaşananların devletin abartması ve kumpası olduğunu ifade etti. “Ortada büyük bir terör var” gibi sunulan eylemden dolayı 4’ü çocuk 6 kişinin gözaltına alındığına değinen Demirtaş “En küçük bir şiddet yaşanmasın diye biz çaba gösterirken Diyarbakır Valiliği ve dönemin emniyet yetkilileri özellikle kentte şiddet görüntüsü oluşsun diye büyük bir çaba sarf etmişlerdir. Bence olay tutanakları da diğerleri de bunun bariz şekilde halka karşı işlenmiş bir suç, komplo ve kumpas olduğunu ortaya koyuyor” diyerek bu bölümü noktaladı.
Duruşmaya verilen aranın sonrasında Demirtaş, Pervin Buldan ile beraber suçlandıkları bir başka fezlekeye dair beyanda bulundu. Hakkındaki 17 ve 20 nolu fezlekelere dair de konuşan Demirtaş, siyasi iktidar ve yargının çürümüşlüğünü teşhir ettiği beyanlarında şunları söyledi:
“Biz teröre müdahil bir çevre değiliz, biz Kürt halkıyız. Bizimle birlikte hareket eden demokrasi için mücadele eden, aramızda bulunan Türk, Arap, Süryani Ermeni arkadaşlarımla birlikte bu ülkenin öz be öz yurttaşlarıyız. Sizin kadar bu ülkede hakkımız var, sahibiyiz. Cumhurbaşkanından daha az değildir bu ülkedeki yurttaşlık hakkımız. Kimse bizi düşman olarak tanımlayamaz. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Avrupa Parlamenterleriyle yaptığı bir görüşmede Avrupa parlamenterleri benim tutuklu olduğum hususunu dile getirince benimle ilgili ‘O düşmanımızdır’ lafını kullanmıştır. Çıksın inkar etsin bakalım Çavuşoğlu. Düşman demiştir Çavuşoğlu. Böyle bir Dışişleri Bakanının, böyle bir hükümetin, böyle bir zihniyetin yargı faaliyeti böyle olur işte. Düşman olur. Yurttaş hukuku diye bir şey yok.”
Davanın hukuksuzluğuna dikkat çeken Demirtaş, beyanlarında son olarak şunları söyledi:
“Kendimi aklamaya çalışmıyorum. Türkiye toplumuna karşı borçluyuz biz. Çocuklarımız var büyüyecek bu ülkede yaşamaya devam edecek Barış içinde yaşasın istiyorum çocuklarım. Sizin çocuklarınızla kardeş kardeş büyüsün, öbürünün çocuğu ile kardeş kardeş büyüsün. Öbür türlü içeride yatarız. Ne kadarsa bitin gitsin deriz. Ama yüreğimiz el vermiyor buna. Son saniyeye kadar burada avukatlarımla birlikte, partimle birlikte, arkadaşlarımla birlikte Türkiye toplumunu hukuka davet etmek olacak. iktidarı hukuka davet etmek olacak. Bu mücadeleyi sürdüreceğim. Bu fezlekelerde belirttiğim şekilde siyasi görüşümü kendimi ifade etmem terör faaliyeti olarak addedilmiş. Yasadışı gösterilmeye çalışılmış. Tümüyle hukuk dışıdır. Yapılanın kendisi suçtur. Bizim yaptığımız suç değildir. Aleni tek bir deliliniz yok, olamaz da. Ne yaptığımızı, ne yapmadığımızı neyin içinde olduğumuzu biliyoruz.”
Demirtaş’ın savunmasının ardından mahkeme heyeti duruşmayı yarın sabah saat 10.00’a erteledi.