Sermaye hükümeti AKP, rant projelerini hayata geçirmek için açık bir seferberlik başlatmış durumda. Bu yağma ve talan sürecinin önemli bir ayağını ise İstanbul’un kuzey ormanlarını tehdit eden 3. köprü, 3. havalimanı ve Kanal İstanbul projeleri oluşturuyor. Bu projelerle sermayenin rant hırsına açık bir şekilde doğa kurban edilmeye çalışılıyor, bununla birlikte de işçi ve emekçilerin barınma hakkına göz dikiliyor.
Sermaye ve onun temsilcisi AKP hükümeti gözü dönmüş bir şekilde rant uğruna pervasızca adımlar atarken rant projeleri de tepkilere konu olmaya başlamış durumda. Kuzey Ormanları Savunması 7-8 Eylül’de Riva’da bir kamp gerçekleştirdi. Kamp sonunda gerçekleştirilen basın açıklamasında rant projelerine tepki gösterilirken mücadele kararlılığı ifade edildi:
“Kuzey Ormanları Savunması olarak dün ve bugün Riva’da düzenlediğimiz kampı başarıyla sonuçlandırdık. İstanbul’un kuzey kesiminde yapımı düşünülen 3. köprü, 3. havaalanı, yeni şehirler, olimpiyat köyleri, Kanal İstanbul ve diğer farklı ölçeklerdeki projelerin orman ve su varlıklarımıza, yaban hayatına, biyolojik çeşitliliğimize ve genelinde bütüncül ve sağlıklı kent yaşamımıza yönelik yarattığı ve yaratacağı tahribata hala vakit varken dur demek için kentin kuzey kesiminde buluştuk... Biliyoruz ki doğa, üzerine beton veya asfalt dökülmedikçe kendini yeniden var edebilecektir! Bizlerin görevi doğaya omuz vermektir. Şimdi bu görevimizi daha iyi yerine getirmek için forumlarımızda, mahallelerimizde, kurumlarımızda, komşularımızla, dostlarımızla birlikte mücadeleyi örgütlemeye gidiyoruz. Hepimize kolay gelsin.”
Kuzey Ormanları Savunması’nın kuzey ormanlarının talanına karşı başlattığı mücadelenin yanında mahallelerde süren pek çok park forumunda da kentsel dönüşüm adı altında gerçekleştirilmek istenen rant projelerine karşı tepkiler ortaya konuyor ve barınma hakkına sahip çıkmak için çalışmalar gerçekleştiriliyor. Kuşkusuz ki bu rant projelerine karşı yükseltilecek mücadelede en büyük deneyimi Haziran Direnişi göstermiş durumda.
Rant projeleri ancak sokakta engellenebilir!
İçerisinde yaşadığımız sistem emperyalistlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin adına savaş çığırtkanlığı yapmakta, Kürt halkına, Alevilere yönelik baskı ve asimilasyon politikalarını hayata geçirmekte, işçileri, emekçileri kölelik koşullarına mahkum etmekte, gençliğin geleceğini 4+4+4 eğitim sistemi ile çalmakta ve daha bir dizi politika ile kendi sefil çıkarları uğruna her türlü zorbalığı göstermektedir. Kentsel alanların ve doğanın talanı da bu politikalardan bağımsız gerçekleşmemektedir. İşçiler, emekçiler, ezilenler, kadınlar, gençler için sömürü ve yıkım demek olan kapitalist sistem bir avuç asalak patronun daha çok kazanması uğruna yoksulların barınma hakkına göz dikmekte ve doğayı katletmektedir.
Rant uğruna gerçekleştirilen yağma ve talan projelerinin nasıl engelleneceğinin en iyi örneğini ise Haziran Direnişi göstermiştir. Sermaye hükümeti AKP, İstanbul’un merkezinde bulunan en önemli yeşil alanlardan birisi olan Gezi Parkı’nı Topçu Kışlası projesi ile ranta kurban etmek istemiştir. Bu proje karşısında başta Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası olmak üzere meslek odaları ve sivil toplum örgütlerinin yasal yollardan yaptığı itirazlar ve bilim insanlarının yaptığı açıklamalar Topçu Kışlası’nın yapılmasına engel olamamış, sermaye hükümeti temsilcileri tüm itirazları görmezden gelerek Topçu Kışlası’nın yapılması için adımlar atmaya başlamışlardır. Ancak bu noktada sermaye ve onun sözcülerinin hiç de beklemediği bir şey gerçekleşmiştir. Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesi bardağı taşıran son damla olmuş ve bu yağmaya karşı başlayan direniş, üç beş ağacı aşıp toplumsal bir direnişe dönüşmüş, Topçu Kışlası’nın yapılması da bu yolla engellenebilmiştir.
Gerçek çözüm sosyalizmde!
Nasıl ki Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nın yapılaması sokakta mücadele ederek, direnerek engellendiyse sırada olan diğer rant projeleri de sokakta verilecek mücadele ile engellenebilecektir. Bununla birlikte barınma hakkının, doğanın tehdit altında olmadığı bir yaşamın ancak sosyalizmle gerçek kılınacağı ise ortadadır. Çünkü kapitalist sistem var olduğu sürece kentsel alanları ve doğayı ranta açmak isteyecektir. Bu sebeple de rant projelerine karşı yükseltilecek mücadelede yağma ve talanın olmadığı insanca bir yaşamın ancak sosyalizmle elde edebileceği vurgusu yapılmalıdır. Yıkımların durdurulması, rant projelerinin iptal edilmesinin sağlanması gibi kısa erimli kazanımları küçümsemeden ve gözardı etmeden, fakat işçi ve emekçilere gerçek ve kalıcı bir çözümün ancak sosyalist bir düzenle elde edilebileceğini anlatmak, sınıf devrimcilerinin önünde bir görev olarak durmaktadır.