Diyarbakır Sağlık Platformu, kentteki koronavirüs güncel verilerini Diyarbakır Tabip Odası’nda (DTO) yapılan basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Açıklamayı DTO Başkanı Elif Turan okudu.
Diyarbakır’da koronavirüs vaka sayısının her geçen gün arttığını, son bir hafta içerisinde her gün ortalama 300’ün üzerinde hastanın PCR testinin pozitif çıktığını belirten Turan, “İlimiz hastanelerinde halen 600 üzerinde hasta hastanelerde yatarak, 100’e yakın hasta ise yoğun bakım ünitelerinde tedavi görmektedir. Bu rakam, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre Türkiye genelinde pozitif olduğu ifade edilen tüm hastaların üçte birini oluşturmaktadır” dedi.
Sürü bağışıklığı yaklaşımı salgını kontrolden çıkardığını dile getiren Turan vaka sayısının test sayısının azaltılmasından kaynaklı azaldığını ama hastanelerin hastalara yetmediğini ifade etti.
Diyarbakır’da 296’nın üzerinde sağlık çalışanının Covid-19 testinin pozitif olduğunu belirten Turan tespit ve önerileri şöyle sıraladı:
“1)Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği ve salgını kontrol altına alabilen ülke örneklerinde de görüldüğü üzere temaslıların da taramasını içerecek şekilde, ivedilikle günlük yapılan test sayıları artırılmalıdır. Maske-fiziksel mesafe-hijyen ile önlem alınması önemlidir ancak yeterli değildir. Yakalanan vakaların tüm temaslılarına mutlaka test yapılması gerekmektedir, aksi halde yaşanan hasta artışın önüne geçilmesi mümkün olamayacaktır.
2)Testi pozitif saptanan kişilerin mutlak izolasyonlarını sağlayacak denetim mekanizmaları kurulmalı, bu kişi ve ailelerinin yaşamlarını idame ettirebilmeleri için gerekli sosyal ve ekonomik destek sağlanmalıdır.
3) Kentin test olanaklarının uygunsuz kullanımının önüne geçilmeli, testler temaslıları da içerecek şekilde yaygın olarak bilimsel ölçütlere uygun yapılmalıdır.
4) Testi pozitif saptanıp eve gönderilen hastaların takibi özenli bir biçimde yapılmalı, gerekli destek tedavilerin verildiğinden emin olunmalıdır. Salgın nedeniyle çalışamayanlar ile salgının özel olarak mağdur ettiği bütün yurttaşları gözeten bir sosyal devlet anlayışını benimsenmesinin tarihsel bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır.
5) Hastane dışında birbirine yakın çalışmak zorunda olan OSB gibi emekçilerin çalıştığı alanlarda tarama üniteleri kurulmalıdır.
6) Tüm vatandaşlara yeterli düzeyde maske ücretsiz olarak dağıtılmalıdır. Maskenin uygun biçimde kullanımı da dahil olmak üzere pandemiyi kontrol altına almak için halka yönelik gerekli bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.
7) Halk sağlığı yöneticilerinin liyakata göre değil itaate göre görevlendirilmesi ilimizdeki salgın ile mücadeledeki başarısızlıkta bir diğer etkendir. İlimizde oluşturulan İl Pandemi Kurulu’na ilimizdeki sağlık meslek örgütlerinin katılımı ivedilikle sağlanmalıdır. Süreç tümüyle şeffaf ve koordinasyon içerisinde yürütülmeli, il düzeyinde var olan koordinasyon masasına sağlık platformunun temsilcileri de alınmalıdır.
8) Tüm hastalıklarda olduğu gibi COVID-19 enfeksiyonu ile mücadelenin en iyi ve akılcı yolu hastalığın ortaya çıkmasına engel olmaktır. Hastalığı engellenmenin en iyi yolu kişisel hijyen kurallarına uyulması, ağız ve burnu kapatacak şekilde maske kullanımı, fiziksel mesafe kuralına uyulması ve kapalı mekanlarda bir araya gelişin engellenmesidir. Tüm uyarılara rağmen ilimizde de bunun öneminin yeterince anlaşılamadığı, günlük yaşam içerisinde bu kurallara dikkat edilmediği gözlemlenmektedir. Bu kuralların pandemiyi önlemedeki rolünü bir kez daha önemle hatırlatıyoruz. Ancak salgın ile mücadelede sadece bireysel önlemlerin yeterli olmadığını da tekrar vurgulamak istiyoruz.
9) Salgının erken döneminde anlaşılabilir nedenlerle, verili bilgilerle oluşturulan ilaç yaklaşımı (Plaquenil kullanımı gibi) gelinen aşamada güncellenmelidir. İlaçların hastane içi ve hastane dışı kullanımına ilişkin uygulamalar bilim insanlarının önerileri doğrultusunda güncellenmelidir. Geçen süreç içerisinde hastalara uygulanan ilaçların etkileriyle ilgili sonuçlar bilim dünyası ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
10) Başta COVID şüpheli veya pozitif hastalarla temas edenler olmak üzere ildeki tüm sağlık çalışanları hızlı bir şekilde taramadan geçirilmeli, test yapılmadan başka servis ve birimlerde görevlendirilmemelidir.
11) Hastalıkla en ön safta mücadele eden sağlıkçılar en büyük risk grubunu oluşturmaktadır. Bu süreçte hastalığın bulaş riski nedeniyle eve gitmek istemeyenlere otel, yurt ve misafirhanelerde kalabilme olanakları sağlanmalıdır.
12) Sağlık çalışanı sayısı ivedilikle artırılmalı ve çalışma yaşamı, vardiyalı olarak yeniden planlanmalıdır.
13) Bu süreçte hasta kişilerle karşılaşmamıza ve hastalığın yayılmasına neden olacak açık yada kapalı mekanlarda sosyal ve kültürel faaliyetlerin (ev ziyaretleri, düğün, nikâh, nişan, mevlit, piknik vb.) kısıtlanması-ertelenmesi, toplumsal hareketliliğin azaltılması kamu otoritesince sağlanmalıdır.
14) Epidemiyolojik verilere uygun filyasyon çalışmaları yapılmalıdır.
15) Toplu taşıma araçları, alışveriş merkezleri gibi yerler de fiziksel mesafe kurallarına (en az 2 metre uzaklık) uygun düzenlenmelidir.
16) Toplumsal kültürümüzün en önemlilerinden olan bayramlaşma bu bayramda da yapılmamalıdır. Teknolojik iletişim kanallarını (telefon, SMS, WhatsApp) kullanarak bayramlaşma sağlanması için yurttaşlara iletişim desteği verilmelidir.
17) Kurban kesme ve dağıtımında hijyen kurallarına uygun hareket edilmeli, toplu bir araya gelişler önlenerek yapılmalıdır.
18) İlimizde sağlık hizmetlerinin yetersizliği, sağlık emek gücündeki azlık, istikrarsızlık, ayrımcılık gibi sorunlarla birlikte salgınla mücadele edilmeye çalışılmaktadır. Salgın kontrolünde önemli bir yere sahip olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin yapboz tahtasına dönüştürülerek işlevsizleştirilmesi, salgın ile mücadeledeki başarısızlığın diğer bir nedenidir. Salgın yönetiminde en kritik rolü üstlenen birinci basamak sağlık hizmetlerine öncelik verilmeli ve mevcut yükü taşımakta zorlanan birinci basamak sağlık kurumlarında başta nitelikli kişisel koruyucu malzeme olmak üzere, yaşanan sıkıntılar giderilmelidir.
19) Her yıl eylül ile başlayan influenza (grip) mevsiminde bu yıl farklı olarak COVID-19 pandemisi ile influenza aynı zaman diliminde bir arada yaşanacaktır. İnfluenza aşısı çok yaygın yapılmalı ve kamusal bir sorumlulukla ücretsiz temini üstlenilmelidir. Yeterli aşı stoku erken olarak sağlanıp, başta sağlık çalışanlarına olmak üzere aşının mümkün olan en erken dönemde yapılması sağlanmalıdır.
20) İzolasyon süreci ve bitimi konusunda farklı uygulamalar ile karşılaşılmaktadır. Bu uygulamalara dayanak oluşturan Sağlık Bakanlığı algoritmasının güncellenmesi ve sadeleşmesi sağlanarak, mümkün olduğunca standart bir yaklaşım düzenlenmelidir.
21) Salgınla mücadele algılarla, ekonomik kaygılarla, iktidarlarının bekası için ötekileştirici ve ayrımcı politikalarla sermayenin çıkarına göre değil, bilimsel verilere uygun toplum katılımı sağlanarak yapılmalıdır.”