Muğla’nın Milas ilçesinden deprem bölgesine gelen ve gönüllü olarak çalışan uzman klinik psikolog Çağla Ataç’la konuştuk. Ataç “Depremzedelerin en çok insana ihtiyacı var” diye belirtti.
Kendisi de Muğla’daki orman yangınlarında afetzede olduğunu belirten Ataç şunları ifade etti:
“Buradaki insanların acılarını hem mesleğim sayesinde hem de bireysel olarak anlayabiliyorum. ’99 depreminde de Değirmendere’de hizmet vermiştim. Bu amaçla geldim. Her şeyden önce bir insan, sonra bir kadın ve sonrasında bir psikolog olarak burada gördüklerimi anlatmak istiyorum.
Mesleğim gereği travmalarla çalışmaya alışkınım. Farklı travmalara şahit olmuş biriyim. Önceki afetlerden farklı olarak burada gördüğüm çok farklı bir şey var ve çok önemsiyorum. Bu afette insanlara en büyük zararı insan kaynaklı travma olarak yaşadılar. Literatürde bilinir ki, insan elinden çıkan travma çok ağırdır. Mesela doğal afeti insanlar daha farklı algıyabilir, baş edebilir ama bir insanın yol açtığı tecavüz gibi, şiddet gibi bir travmayla başetmek çok daha zordur. Bu afette insanlar insanlardan kaynaklanan travmalara çok maruz kaldılar.
İhtiyacı olmadığı halde yardımları alanların, devleti yanlarında göremediklerini söylüyorlar, yardım ekiplerinin geldiklerinde onları terk ettiklerini bırakıp döndüklerini söylüyorlar. Buradaki insandan en büyük yıkımı insandan doğru gördüler. Geldiğimden beri çok yoğun görüşme yapıyorum. Konu dönüp dolaşıp insanların kötülüğüne ve yalnız bırakmasına geliyor. Depremzedelerin en çok insana ihtiyacı var. Sahaya indiğimde görüyorum ki karşılarında bir insan gördüklerinde bile kısmen iyileşiyorlar.”
“Psikososyal desteği süreklileştirmek çok önemli”
Depremzede kadınların arasında yanlarında erkek olmayanların durumuna dikkat çeken Ataç şöyle devam etti:
“Sahadaki ekiplerin çoğu erkeklerden oluştuğu için beni bir kadın olarak görmek bile onlara iyi geldi. Çünkü kadınca sağlık sorunları, sıhhi ihtiyaçları var. Bunları bir erkeğe söylemek zorunda kalmayı göğüsleyebilecek durumda değillerdi.
Artık her şeye hazırlıklı olalım. Yalnız kalma ihtimalimizi yangınlarda gördük, depremde gördük. Biz kendi kendine yetebilir olalım. Önceden hazırlığımız olsun. Şehirlerden çevre şehirlere doğru büyüyen halkalar halinde destek ağı oluşturalım, hazırlıklı olalım.
Psikolojik açıdan söylemek gerekirse bu bölge daha ne yaşadığının farkında değil. İnsanlar 1’incil ihtiyaçlarını karşılamanın peşinde. Sıhhi, barınma, gıda gibi. Psikolojik destek ihtiyacı zaman içinde artarak büyüyecek. Psikososyal desteği süreklileştirmek çok önemli.”
Kızıl Bayrak/ Antakya