23 Ekim 2011’de meydana gelen, 400 kişinin yaşamını yitirdiği, bini aşkın kişinin yaralandığı depremin ardından 9 Kasım 2011’deki Van merkezli 5.6 şiddetindeki artçı depremde yıkılarak 24 kişiye mezar olan Bayram Otel ile ilgili davada Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 1 yıl önce verdiği ‘etkili ve caydırıcı ceza soruşturması yürütülmediği ve yaşam hakkının ihlal edildiği’ kararına rağmen, dönemin valisi ve AFAD yetkilileri hakkında ‘soruşturma izni verilmediği’ ortaya çıktı.
AYM, Bayram Otel’de yaşamını yitiren Selman Kerimoğlu’nun eşi ve çocuklarının 2 yıl sürdürdükleri hukuk mücadelesini 17 Eylül 2013’te haklı bulmuştu. 30 Ekim 2013’te Resmi Gazete’de yayımlanan AYM kararında, yaşam hakkını korunamadığı için dönemin Van Valisi Münir Karaloğlu (halen Bursa Valisi) ve AFAD yönetiminin soruşturulmasını istemişti. AYM’nin bu kararı, suç işleyen kamu görevlilerinin etkili şekilde yargılanmaları gerektiği yolunda verilmişti.
Kerimoğlu Ailesi’nin şikâyet dilekçesini işleme bile koymayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın etkili bir ceza soruşturmasını önlediği belirtildi. AYM, ‘ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla kararın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine’ de hükmetti. Bunun üzerine Başsavcılık, 19 Kasım 2013’te, “İlgililer hakkında gereğinin takdiri verilecek karar dayanağı belgeler ile gerekçeli raporun gönderilmesi” için Bayram Otel dosyasını İçişleri Bakanlığı’na gönderdi.
Bakanlıktan soruşturmaya engel
İçişleri Bakanlığı da ‘ön inceleme’ yaptırdı. ‘Ön incelemeyi’ yapan müfettişler, AYM kararlarının bağlayıcı ve kesin olduğuna dikkat çekerek, ‘soruşturma izni verilmesi gerekir’ şeklinde görüş verdi. Ancak 17 Mart 2014’te İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın imzası ile ‘delil’ ve ‘ortada cezai sorumluluğu gerektiren eylem bulunmadığı’ gerekçeleriyle Karaloğlu ile Van Afet ve Acil Durum Müdürü Cafer Giyik hakkında soruşturma izni çıkmadı.
Bakanlığın karşı görüşünde, yetkili idari mercilerin AYM’nin verdiği her ihlal kararı üzerine sürekli ‘soruşturma izni vermesinin’ zorunlu olmadığı savunuldu. Kararda, “Başka bir deyişle AYM’nin anılan kararlarının yerine getirilebilmesi için yetkili idari merci tarafından behemehal ‘soruşturma izni verilmesi yönünde karar alınması zorunlu olmadığı aksine kabulün Anayasa’nın 129/6’daki (Görev ve sorumlulukları, disiplin kovuşturulmasında güvence) fıkrasını işlevsiz hale getirileceği” ifade edildi.
Kerimoğlu Ailesi’nin şikâyetçi olduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın şikâyeti ‘somut bilgi ve belge olmadığı’ için işleme koymadığı ve soruşturma izni bile istemediği dayanak gösterildi. 4483 sayılı kanun kapsamındaki kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen suçlarla ilgili olarak yapılan tüm bu işlemlerin ‘etkili ve caydırıcı soruşturma’ olarak kabul edilmesi gerektiği belirtildi. AYM’nin ihlal kararının da ‘ön inceleme’ yapılmasıyla yerine getirildiği savunuldu.