AKP-Erdoğan iktidarının dini duyguları istismar etmedeki ustalığı biliniyor. Gemisini rahat yürütebilmek için topluma sürekli bir şekilde dinsel gericiliği pompalayan bu iktidar, bu sayede ayakta kalmaya çalışıyor. Geleceğini teminat altına almak için de çocuklara ve gençliğe özel olarak eğiliyor.
İmam hatip ortaokullarının açılması, imam hatip liselerinin yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi, ilköğretim ve liselerde müfredatın dinci-gerici bir temelde düzenlenmesi gençliğe yönelik atılan adımlardan bazıları. Bununla yetinmeyen gerici iktidar, karanlığını küçük çocuklara kadar ulaştırıyor. 2013 yılından beri Diyanet İşleri Başkanlığı, daha okuma-yazma bilmeyen 4-6 yaş arası çocuklara Kuran kursu eğitimi veriyor. Bunun dışında Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın pek çok ortak protokolü bulunuyor. “Dört gün okula, bir gün camiye” projesi, yerel müftülüklerin eğitime müdahalesi vb. gibi protokoller-projeler giderek artıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yanı sıra istismarcılığı ayyuka çıkmış birçok gerici vakıf ve tarikatla da ortak iş yapılıyor. Tecavüzcü Ensar Vakfı ile yapılan protokolün ardından kökeni Milli Türk Talebe Birliği ve Akıncılar’a dayanan İnsan Vakfı’nın “Mescitsiz Okul Kalmasın” projesi de MEB’in onayı ve sponsorluğu ile sürüyor. Gerici vakıf bugüne kadar 15 okula mescit inşa ettiğini, yıl sonuna kadar bu sayıyı 40’a çıkarma hedefleri olduğunu açıkladı.
Eğitim kurumlarının adım adım gericilik yuvalarına dönüştürülmesinin son halkalarından biri de geçtiğimiz günlerde açıklandı.
Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirme planı yaparken, üniversiteler imamlar ve özel kreşlerde görevli personeller için sertifika programları başlattılar. Selçuk Üniversitesi “Okul Öncesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Sertifika Programı” adı altında, uzaktan eğitim modeli ile (videolarla) özel kreşlerde görevli personele ve Diyanet’in 4-6 yaş grubu Kuran kursu öğreticilerine sertifika verecek. Böylece bir Ortaçağ kurumu olan sıbyan mektepleri meşrulaştırılıyor, yasal statü kazandırılıyor ve bu mekteplerdeki görevliler, “sertifikalı eğitimciler” ilan ediliyor. AKP iktidarının oldukça ısrarlı olduğu “zorunlu okul öncesi eğitim”in içeriğinin ne olacağı ve eğitimi verecek olanların niteliği de ortaya çıkıyor. Bu gericiliğe dur diyemediğimiz koşullarda daha 4-5 yaşındaki çocuklarımızı imamların eline teslim etmemiz beklenecek.
Saltanatının bekasını toplumu koyu bir cehalete itmekte gören gerici sermaye iktidarı, itaatkâr bir nesil yaratmak istiyor. “Ağaç yaşken eğilir” mantığı ile okul öncesinden başlayarak her kademede Ortaçağ karanlığından beslenen fikirlerini empoze ediyor. Edilgen, duyarsız, biat eden bir kuşak yaratmak için her yolu deniyor.
Eğitim, medya vs. aracılığıyla toplumu kuşatma altına alıyor, baskı ve zorbalıkla ilkel ideolojisini dayatıyor. Bu da iktidarının devamı konusunda aslında ne kadar endişeli olduğunu gösteriyor. Çocuklarımızı korumak, geleceğimizi karartmamak için bu gericiliğin karşısında durmak yaşamsal bir önem taşıyor.
Y. Leyla