“Cizre Ambulans Davası”: Bu suçu işlemeye ant içtik!

Cizre’de vahşet bodrumlarında kalan yaralılara sağlık hizmeti götürdükleri için yargılanan sağlık çalışanları ilk duruşmalarında; “Hastaları tedavi etmek suç ise, biz bu suçu Hipokrat'tan beri her zaman işliyoruz” dediler.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 28 Eylül 2018
  • 18:31

Cizre'deki katliam saldırıları sırasında yaralananlara ambulansla yardım eden sağlıkçılar hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü.

Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada görevlerini yaptıklarını belirten sağlıkçılar “Sağlık ihtiyacı olanların yardımına koşmaya devam edeceğiz. Yaptığımız doğruydu ve yine olsa yine yaparız” dedilri.

14 sağlık çalışanının yargılandığı duruşmada kimlik tespitinin ardından iddianamenin özeti okundu.

İlk olarak savunma yapan Dr. İncilay Erdoğan, sokğa çıkma yasağına değinerek sağlık yardımına ihtiyacı olan insanlara yardım etmek için yola çıktıklarını belirtti.

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, aralarında sağlık çalışanlarının da olduğu birçok yaralının yaşamını yitirdiğini hatırlatan Erdoğan, yasakta yaşamını yitiren sivil ve sağlık çalışanlarının isimlerini sıraladı, “TTB ve SES sağlık çalışanları olarak bu süreci yakından takip ettik. Sadece takip etmedik, içinde yer aldık. Nerede olursa olsun takip de ederiz. Bizim için aslolan yaşam hakkının kendisidir” dedi.  

“Amacımız o sağlık koridorunu açmaktı”

Dönemin CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın Meclis kürsüsünden konuya ilişkin yaptığı çağrıya değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Hekimleri yollara döken bu çağrılar olmuştur. Görevimizi yerine getirmek, sağlık hakkının yerine getirilmesi için yola çıktık. Cizre'de de ambulanslar vardı ancak yaralılara ulaşmaları engelleniyordu.

“Tüm amacımız o sağlık koridorunu açmak ve insanları sağlık kurumlarına iletmekti. Hastaları tedavi etmek suç ise, biz bu suçu Hipokrat'tan beri her zaman işliyoruz. Bundan sonra da sağlık ihtiyacı olanların yardımına koşmaya, dertlerine derman olmaya devam edeceğiz. Biz bu ‘suç’u işlemek için ant içtik ve işlemeye devam edeceğiz.”

“Yaptığımız doğruydu, yine olsa yine yaparız”

Sanıklardan SES Genel Kadın Sekreteri Selma Atabey de, sağlık koridoru amaçlarını başaramamanın üzüntüsünü yaşadıklarını belirtti, “Yaptığımız doğruydu ve yine olsa yine yaparız. Bu kutlanması gereken bir şey iken, biz yargılanıyoruz” diye konuştu.

Sağlıkçı Yekta Yıldız ve Ercan Dönmez de suçlamaları reddetti.

“Mesleğimiz ve sağlık kuralları yargılanıyor”

Dr. Çağla Demir savunmasında şunları söyledi:

“Burada mesleğimiz ve uluslararası sağlık kuralları yargılanıyor. Cenevre Sözleşmesi görevini yerine getiren tıbbi personelin öldürülmesini veya engellenmesini yasaklar.

“Burada hekim olarak yaşam hakkını savunduğumuz için yargılanmamızı kabul etmiyorum. Yaptıklarımız doğruydu ve bundan sonra da insanların yaşam hakkı için mücadele etmeye devam edeceğim.”

Dr. Halis Yerlikaya da, yaptıklarının meslek etik ve değerlerine uygun olduğuna dikkat çekti.

“Yaralılara sağlık hizmeti götürmek istedik”

SES Batman eski Eşbaşkanı Mustafa Yurtsever de şunları söyledi:

“Ölüme karşı yaşamı savunan bir örgütün yöneticisi olarak Cizre'den yükselen bu sese kaygısız kalamazdık.

“Çağrı herhangi silahlı bir örgütten değil, çağrı Cizre'de mahsur kalanlar, legal alanda siyaset yaparak Meclis’te bulunan iki siyasi partinin milletvekillerinden geldi.

“Hatta dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da bu çağrılar üzerine açıklamalar yapmak zorunda kalmıştır. Yaşam hakkını savunduk ve orada yaralı insanlara sağlık hizmeti götürmek istedik. Bugün olsa yine yaparız.”

“Keşke onları kurtarabilseydik”

Dr. Nafiz Karahancı, en büyük pişmanlığının yardım talebinde bulunanların, yaralıların hayatını kurtaramamak olduğunu söyledi:

“Keşke onları kurtarabilseydik. Ankara'da üç defa bombalı saldırı yaşandı. Günlerce görevimiz başında kaldık. İddia ediyoruz ki 15 Temmuz gecesi de arkadaşlarımız ile beraber yine yaralılara yardımcı olanların başında geliyorduk.”

“Sivil araçlar geçti, ambulansa izin verilmedi”

Sanıklardan Dr. Ömer Faruk Erin de savunmasında şunları söyledi:

“İddianamede bizim ‘teröristleri’ kurtarmaya gittiğimiz gibi bir ifade var. Biz yola çıkarken ne yapmak istediğimiz ayrıntılı bir şekilde ilettik. İsimlerimizi gerekli kurumlara verdik.

“Yolda engellendiğimizde, sivil araçlar geçiyordu. Ambulansın geçişine izin verilmiyordu. Bir polis memuru bize, 'Hocam neden ambulansla gidiyorsunuz. Binin bir sivil araca daha ileriye gidebilirsiniz' demişti. Biz sağlıkçı olduğumuz için yasal yollarla olması gerektiği gibi farklı yollara başvurmadan gitmek istedik.”

TTB ve SES’i kastederek, “Bu iki örgütün üyesi olduğum için gururluyum” diyen Dr. Sadık Çayan Mahmutoğlu, “Çünkü SES ve TTB yaşam hakkını savunan kurumlardır. Cizre’de de, Erciş'te de, dünyanın başka yerinde de” dedi.

Mahkeme heyeti, savcının, idari soruşturma açlıp açılmadığı konusunda Bakanlığa soru sorulması talebini kabul etti.

Duruşma 26 Aralık’a ertelendi.