Türk sermaye devletinin Kürt halkına yönelik kirli savaşı tırmandırmasına bahane olarak gösterdiği Ceylanpınar'daki polis cinayetine ilişkin davada, iddianamenin üzerlerine kurulduğu tutukluların olayla ilişkili olmadıkları ortaya serildi. Polis cinayetinin sorumluluğunun üzerlerine yıkılmaya çalışıldığı, tutuklu 7 kişiden DBP ilçe yöneticisi Ömer Kılıç ve öldürülen polislerin yanında bulunan evi kiralayan Lütfü Abir ile kardeşi Murat Abir tahliye edildi.
dihaber’in haberine göre, Urfa'nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015 tarihinde polis memurları Fayyaz Yumuşak ve Okan Uçar'ın öldürülmesi olayı ile alakalı Urfa 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren davanın 4'üncü duruşması dün görüldü.
“Dosya dayanağı kalmadı”
3 kişinin tahliye edilmesini değerlendiren davanın avukatı Eyyüp Sabri Tinaş, savcılığın hazırladığı iddianamelerin bir bir çürüdüğünü anlattı. 17 aylık tutukluluktan sonra 3 kişinin tahliye edildiğini söyleyen Tinaş, öldürülen polislerin dosyasındaki temel dayanağın bu şahısların o evi kasti olarak kiraladıkları yönünde olduğunu kaydetti. Kiralanan evin arka balkonundan geçip polislerin evinde bu suçu işlediklerine dair iddianame hazırlandığını söyleyen Tinaş, "İleri süreçte kalan 4 tutuklunun da tahliye edilmesini bekliyoruz. Çünkü tahliye edilen Lütfi Abir, Murat Abir ve Ömer Kılıç gibi tutuklu bulunan Sedat Aydın, Hasan Aydın, Hüseyin Aydın ve Naci Yılmaz'ında olayla ilgili bir ilişkilerinin olmadığı ortada" dedi.
2 polisin yanındaki polislerin ifadesi alındı
Ortada somut bir delil olmadan sadece iki telefon ihbarı üzerine 7 kişinin tutuklandığını hatırlatan Tinaş, şunları dile getirdi: "Baştan beri uydurma bir iddianame ile yargılandıkları ortada. Ortada hiçbir somut delil yok. Sadece iki ihbardan ibaret iddia mevcut. Bu iddialarda bizim ismimiz geçseydi biz içeride olacaktık. Gerek müvekkilim gerek diğer sanıklar haksız yere tutuklu bulunmakta." Dosyadaki en önemli delilin görgü tanığı bakkal dükkanı sahibi Şeyhmus Sağlam olduğunu belirten Tinaş, "Sağlam'ın olayın yaşandığı gece öldürülen polislerin yanında iki polisin daha olduğuna ve birlikte eve gittiklerine dair görgüye dayalı beyanı var. Her ne hikmetse gerek savcılık, gerekse ısrarlarımıza rağmen 17 ay geçtikten sonra iki polisin beyanı daha yeni alınıyor. Dünkü celsede, olay gecesi öldürülen polislerin yanında olan E.G., Ceylanpınar Asliye Ceza Mahkemesi'ne talimatla verdiği beyanında 'olay gecesi neredeydin' sorusuna, son derece lakayt bir şekilde 'olay gecesi ölen polislerin ailelerine taziyede bulundum' şeklinde olmuş. Bu olayda Şeyhmus Sağlam'ın verdiği ifade doğrultusunda şüpheli olarak ifadelerine baş vurulması gereken 2 polis olmasına rağmen, sadece iki ihbardan dolayı müvekkillerimiz tutuklandı" dedi.
“İhbarlar komplo”
Tüm iddiaların çürüdüğünü ifade eden Tinaş, "Barış sürecini bitiren bu olayın yürüdüğü tek nokta bu ihbarlar. Hiçbir hukuki delil yok. İhbardan bahsediliyor. Birinci ihbar, ilçenin PTT ankesörlü telefonundan yapılıyor. Diğerinin de Ceylanpınar FETÖ sorumlusunun kardeşi olan bir şahıs üzerine kayıtlı olduğu ortaya çıktı. Geçtiğimiz mahkemede, soyadı Bektaş olan kişi numaranın kendisine ait olmadığını ve bu numarayı hiç kullanmadığını ileri sürdü. Buradan anlaşılacağı üzere bu bir komplo. Bu komplo doğrultusunda 7 kişi yargılandı" şeklinde konuştu.
Olmadığı yerden 17 ay tutuklu kaldı
Tutukluların ağır işkence gördüğünü söyleyen Tinaş, "Özellikle Hasan ve Naci akıl almaz işkenceler gördü. Filistin askısına alındılar. Kendi mezarlarını kazmaları dayatıldı. Kafalarına silah dayatıldı. İşkence raporları olmasına rağmen savcılık takipsizlik verdi. Dün tahliye edilen Ömer Kılıç ise olayın yaşandığı gece Elazığ'da görüntülenmesine rağmen 17 ay tutuklu kaldı" dedi.