Sermaye hükümeti AKP’nin “demokrasi paketi” aldatmacasına tepkiler gelmeye devam ediyor. Sendikalar, siyasal örgütlülükler paketin içeriğine dikkat çekerken bir açıklama d Demokratik Çerkes Hareketi’nden geldi. DÇH, hazırladığı deklarasyon ile pakete dair eleştirilerini sunarken hakların verilmeyeceğini, mücadele ile kazanılacağını hatırlattı.
Demokratik Çerkes Hareketi’nin deklarasyonunu sunuyoruz.
Aslolan egemenlerin değil, halkların demokrasi paketidir!
“Demokratikleşme paketi” adı altında yapılan açıklamayı ve ardından paketin farklı kesimlerde yarattığı etkiyi DÇH olarak dikkatle takip ediyoruz.
Ekonomik ve siyasi krizin yükseldiği, toplumsal muhalefetin güçlendiği bu dönemde böyle bir paketin servis edilmesi elbette tesadüf olamaz. Bu nedenle, paketin içeriğinden hazırlayıcıların özel hesaplarına, alkışçılarından sessizce izleyenine kadar sürecin tüm detaylarına, arka planına girmek durumundayız.
Öncelikle belirtmeliyiz ki; bu çerçevede bir paket ile AKP’nin, ülke genelinde yükselen toplumsal muhalefetin önünü kesmek ve gün geçtikçe artan uluslar arası düzeydeki tepkileri yumuşatmak gibi öncelikli bir amacı olduğu aşikardır. Zira bu paket; sınırlarını AKP'nin belirlediği bir mecraya gündemi kanalize etmesi, ekonomik ve siyasi krizi göz boyama formülasyonlarıyla atlatmaya çalışması ve bu süreci seçimlere dönük yatırım olarak kullanması gibi klasik ‘AKP durumu’nu da gözler önüne seriyor.
Türk-İslamcı Neo-liberal düzeneğin şüpheli paketi !
Aralara olumlu öneriler serpiştirilerek ırkçı, gerici neo-liberal politikalarla AKP’nin ülkeyi dizayn etme hedefine hizmet eden bu paket, tıpkı referandum döneminde “Darbecilerle hesaplaşma” üzerinden yürüttüğü oyun gibi, nesnel durumu özel hesaplarına “usta”ca tahvil eden AKP’nin yeni bir oyunudur.
Bu paket, 5 milyon civarında nüfusuyla ve hayatın her alanında ülkeye koşulsuz katkısıyla bilinen biz Çerkesler’i yok sayan, inkar ve asimilasyoncu politikaların devamından yana olan bir pakettir.
Bu paket, defaten oyalanan, kandırılmaya çalışılan ve en ağırlıklı “risk faktörü” olarak görülen Kürt halkını ve taleplerini yok sayan bir pakettir. X, Q ve W gibi harflerin kullanımını yasalaştırarak bütünlüklü çözümleri başından savabileceğini sanan ve dolayısıyla sadece Kürt halkının değil, barış içerisinde yaşamak isteyen tüm halklarımızın aklıyla ve sabrıyla dalga geçen bir pakettir.
Bu paket, ilerici birikimiyle, barışçıl yaşam biçimiyle, kültürüyle ülkemize ve hayatımıza değer katan, her dönem sabrı ve direnci sınanan Alevilerin tarihsel acılarını görmezden gelen, Alevi taleplerini bir üniversitenin ismini Hacı Bektaş Veli olarak değiştirilmesine indirgeyerek hafife alan bir pakettir.
Bu paket, bugüne kadar her türden muhalefeti “sandık demokrasisi” ile karşılayarak boşa çıkarmaya çalışan AKP’nin seçim barajını değil düşürmek, “dar bölge” v.b. ayak oyunlarıyla daha da yükseltecek olması nedeniyle gerçek yüzünü gösteren hileli bir pakettir.
Bu paket, partilere farklı dil ve lehçelerde propaganda imkanı getirmekle, anadilleri yaşamsal bir ihtiyaç olarak değil, “siyasi partilerin propaganda alanı/aracı” olmakla sınırladığını gösteren bir pakettir.
Bu paket, fikirler yerine salt inançları esas alan bilim dışı zihniyetin ürünü bir pakettir.
Bu paket, anadilde eğitimi özel okullara ihale eden neo-liberal doymazlığın en çirkin haliyle yansımasıdır.
Bu paket, bir yandan mevcut sıkışmışlığını azaltmak için göz boyayan, diğer taraftan da kendi milliyetçi-muhafazakar tabanından gelebilecek tepkiyi, her dönem dolgu malzemesi olarak kullandıkları başörtüsü konusunda düzenlemeye giderek örtmeye, en az zayiatla atlatmaya çalışan sinsi bir pakettir.
Bu paket, dinsel inanışı sadece Sünni kesimle sınırlı algılayan, kılık kıyafet özgürlüğünü ve özelde İslamiyet’i salt “başörtüsü”ne indirgeyen, bu dar algıyla diline doladığı “başörtüsü” üzerinden istismar ve sömürü alanını korumaya çalışan, aynı zamanda kadınlara baskıyı içeren pek çok söylem ve uygulamayı görmezden de gelen bir pakettir.
Emek yoksa, demokrasi de yok !
Bu paket, kamu kurumlarında dini inanç düzenlemesi yaparken kamu emekçilerinden gasp edilen hakların kıyısından bile geçmeyen ucuz ve yetersiz bir aklın tezahürüdür.
Bu paket, ülkenin gerçek sorunlarının üzerini kapatmak için üretilen sahte gündemlerden biridir.
Zamlarla, hak gasplarıyla hayatı kabusa çevrilen emek cephesine dair pakette neredeyse tek bir ifade yok. Oysa, bir ülkede emek haklarını almadıkça, sömürünün başörtülü veya başörtüsüz yapılması, talanın Türkçe veya Kürtçe yapılması arasında hiçbir fark olmadığının tarihte sayısız örneği mevcuttur. Bu paket emek düşmanı bu haliyle özellikle şunu gösteriyor; neo-liberalizmin demokrasi anlayışı, göz boyamalarla emek sömürüsünün perdelenmesi ve emeğin yok sayılması üzerine kuruludur.
Gezi Parkı sürecinde 6 insanı öldüren, binlerce insanı yaralayan polisi “destan yazdılar” diyerek ödüllendiren, bir parti liderinin Alevi kimliğini mitinglerinde yuhalatan, Çerkeslerin faaliyetlerine katılan milletvekillerini dahi fişleyen, “Reyhanlı’da 52 Sünni yurttaş öldürüldü” diyebilecek kadar provakasyonu körükleyen, “paketi”ni açıklarken dahi kendisine muhalif basını salona aldırmayan ve daha önemlisi emek düşmanı olan birinden ve arkasındaki güçlerden demokrasi beklememiz mümkün değildir.
Bu paketin sonuçlarından alkışçılar
ve sessizce izleyenler de sorumludur!
Bu paketin gönüllü ortağı olan, paket açıklanır açıklanmaz “devrim", “evet evet”, “yetmez ama evet” diyerek, her zamanki gibi gücü elinde tutana çığırtkanlık yapmak üzere kendini kiralayanlar, toplumsal akla ipotek koymaya çalışanlar, tüm olası sonuçlar gibi yeni provakasyonlara da alkış tutacaklar ve üzerinde tepinecekleri yeni genç fidanların cesetlerini umursamayacaklardır.
Bu paketten dolayı, AKP ile dirsek temasında olan, yedeklenen, fonlanan ve dolgu malzemesi olmakla gurur duyan neo-liberalinden “yeni sağcı”sına kadar tüm alkışçı cenahın demokrasiden ne anladığını, iktidarla birlikte oturup kalkmaktan ibaret reflekslerini bir kez daha görmüş bulunmaktayız. Bırakınız haklarımızı, Çerkeslerin adını dahi anmaktan imtina eden bu paketi köşelerinden sessizce izleyenler, özel hesaplarını öncelikli görenler, en az hazırlayıcıları kadar bu paketin sonuçlarından sorumludurlar.
Halklarımıza, demokrasi güçlerine,
Emperyalizmin ve sermayenin çıkarları ile uyumlu bir yol haritası olan AKP ve onun paketi, Çerkesler için ve tüm halklar için bir seçenek değildir.. Hükümetin siyasi-ekonomik hedeflerine uyum göstermeyen herkesin kılıfına uydurularak kriminalize edildiği bu ideolojik tahakküm ikliminde, “Sünni/milliyetçi” zihin haritasının içine sıkışanların lütfedeceği “demokrasi”, en az sahipleri ve yancıları kadar eğreltidir.
Yok sayılanlar birleşmeli, bu gidişata izin vermemeliyiz. Halklar isterse bu oyunu bozar..
Ezbere biliyoruz, hak verilmez, alınır.. Çerkes soykırımının tescili, Abhazya’nın hukuken tanınması ve ambargonun kalkması, halklarımıza katleden Gürcistan’a askeri eğitim, para, teçhizat v.b. hibelere son verilmesi, Çeçen cinayetlerinin ivedilikle çözülmesi, Çerkes halk gerçekliğinin eşit teamüllerde yaşam alanlarına yansıtılması, anadillerimizin korunması ve kamusal eğitime tabi tutulması gibi taleplerimizden, emeğimizden ve kimliğimizden bir milim geri adım atmayız. Bu taleplerin sahibi halklarımız ve eşit yaşam özlemi duyan tüm Türkiye halkları, başta seçimler ve meydanlar olmak üzere hayatın her alanında bu paketin aktörlerine hak ettikleri yanıtı verecektir. Üzerimize düşeni yapacağız.
Halkların bütünlüklü taleplerini görmezden gelen, özlem ve umutlarımızı istismar etmeye çalışan, Çerkeslerin adını dahi anmaya imtina edenlerin “şüpheli paket”lerini sahiplerine aynen iade ediyor, bu süreci köşelerinden sessizce izleyen kişi ve kurumların demokrasi ve mücadele algısındaki sorunlu durumu halklarımızın ve demokratik kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Demokratik Çerkes Hareketi