İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde deprem sürecinde göçmenlere yönelik ayrımcı ve ırkçı uygulamalara karşı tepki olarak “Depremin yarattığı yıkımı birlikte aşacağız, birlikte yaşamak istiyoruz” vurgusuyla basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda 6 Şubat depremi hatırlatılarak başlayan açıklamada yükseltilen ırkçılık üzerine şunlar söylendi:
“Elbette deprem yaratmış olduğu sonuçlar itibariyle dil, din, ırk, cinsiyet, yaş ayrımı yapmadı, bölgede 2 milyonu mülteci olmak üzere 15 milyon insanı etkiledi. Bu depremle; daha önce savaşı, yerinden edilmişliği, yurtsuzluğu ve eşitsizlikleri yaşayan mülteciler bir kez daha ölümün ve kıyımın ortasında kaldı. Enkaz altındaki bir göçmenin neden ses vermedikleri sorulduğunda ‘Türkçe bilmiyoruz. Arapça seslenirsek bizi kurtarmaktan vazgeçip giderler diye düşündük’ demesi, göçmenlerin yaşadığı ayrımcılığın, ötekileştirmenin nasıl ağır sonuçlar doğurduğuna dair acı bir örnektir.
Diğer depremzedeler gibi aileleri için endişelenen, yaralıları ve cenazeleri ile uğraşan, güvenli bir alan bulup temel ihtiyaçlarına erişmeye çalışan mülteciler, bu temel hak ve ihtiyaçlarına dahi eşit bir şekilde erişemiyor. Öte yandan da bazı siyasiler ve sosyal medya kullanıcıları tarafından kendilerine yöneltilen nefret dili ve ırkçı saldırılarla mücadele etmeye çalışıyorlar. Göçmenlere yönelik nefret söylemleri ne yazık ki hızlıca nefret saldırılarına ve işkencelere dönüşmektedir.”
Göçmenler ırkçı saldırılar nedeniyle göçmek istiyor
Açıklamada göçmenlerin deprem bölgesinden başka yerlere gitmek istemeleri üzerine şu ifadeler kullanıldı:
“Çadır bölgelerinde ırkçı saldırı tehdidi altında olan mülteciler güvenli bir yaşamı kurmak, deprem koşullarının üstesinden gelmek için afet bölgesi dışındaki illere gitmek istiyorlar. Ancak bu süreçte de çeşitli engellerle karşılaşıyor. Afetten etkilenen ve kayıtlı olduğu ilden ayrılmak isteyen mültecilere verilen 90 günlük yol izin belgesi olmadan hareket edebilme hakkının kapsamı ve sonrası belli değildir. Mültecilerin mahkûm edildiği bu belirsizlik, onların yaşamlarını yeniden kurmalarının, eğitim, sağlık ve istihdam gibi temel haklarına erişmelerinin önünde duran en büyük engeldir.”
Irkçı saldırıların önünü alacak tedbirler alınmalı
Yetkililere seslenen açıklamada, alınması gereken tedbirler şöyle sıralandı:
“*Bölgedeki Geri Gönderme Merkezleri ve kamplarda kalan göçmenlerin durumları hakkında yetkililer tarafından bir açıklama yapılmalıdır.
*Enkazdan sağ kurtulan göçmenler, barınma, sağlık, erzak tedariki, ulaşım gibi acil ve temel ihtiyaçlarına eşit bir şekilde erişebilmelidir.
*Yol izin belgesi 90 günle sınırlandırılamaz. Deprem öncesinde dahi göçmenlerin en temel haklarına erişimini engelleyen seyahat kısıtlaması uygulaması, süresiz bir şekilde ve tüm ülke çapında acilen kaldırılmalıdır.
*Göçmenlere yönelik ayrımcı, ırkçı uygulamalara geçit vermeyelim! Irkçılık nefret suçu sayılsın, ayrımcı politikalar ve söylemler üretenler hakkında hukuki işlem yapılsın.
*Depremin yarattığı yıkımı birlikte aşacağız, Birlikte yaşamak istiyoruz!”
Basın toplantısını Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi ortak düzenledi.